Her şeye öfkeliyim en çok da çaresizliğimize!

Balyoz davasında hayatını kaybeden Murat Albay’ın eşi Sema Özenalp, yaşadıklarını anlatmaya bugün de devam ediyor...

Haberin Devamı

En çok neye öfkelisiniz?
-Her şeye öfkeliyim. Çaresizliğimize öfkeliyim. Nasıl böyle elimiz kolumuz bağlı kalabildi, insanlar nasıl bu kadar duyarsız olabildi... Koskoca kurumlar... Devlet diye bir şey yok mu, 3-5 kişiden mi ibaret ki... Biri değilse öbürü neden sessiz kaldı, niye biri “Arkadaşlar biz ne yapıyoruz ya!” diyemedi. Kendi kendime bir yemin ettim. Kızım küçük olduğu için, eşimin mahkemelerini takip edemedim. Ama söz veriyorum, bu kumpası kuranlar günün birinde mahkemeye çıktıklarında, orada mutlaka hazır olacağım. Ve her birine diyeceğim ki, “Acele etmeyin, sabredin! Adalet yerini bulacaktır!” Bakalım bir gün bile fazladan yatmak nasıl bir duyguymuş görsünler...



Her şeye öfkeliyim en çok da çaresizliğimize



KENDİME ACIMAYA BİLE FIRSATIM OLMADI


Kendinizi düşünmekten en son ne zaman vazgeçtiniz?
-Hiç başlamadım ki... Eşim tutuklandığında çocukların biri 5.5, diğeri 13.5 yaşındaydı. İstanbul’daki bir saatlik görüş için bile 3 günümüz gidiyordu. Kar, kış, yol, otobüsler... Her şeye değiyordu ama yetmiyordu. Dönüşte çocuklar, başlıyordu, “Ben fotoğraf çektirmek istiyordum! Sen araya girdin!”, “Ben de resim yapmıştım, sen daha çok oynadın, ben de resmimi vermeyi unuttum!” O kadar az görülen baba nasıl paylaşılsın! O 3 yıl, “Aman bir şeyleri unutmayalım, aman yaptığı resmi sakla, mutlaka yanımıza alalım”la geçti...
Bir de neşeli olmanız gerekiyor di mi?
-Evet, babanın aklı bizde kalmasın. Bizim iyi olduğumuzu düşünsün. Çocukların psikolojisi de anneye bağlı. Benim esprili, neşeli, bir şey yokmuş gibi davranmam gerekiyordu. Kayınvalidemle yaşıyoruz eşim tutuklandığından beri. Ben kendimi bırakırsam, o iyice perişan olur. Anlayacağınız hiç kendimi bırakamadım. Kendi kendime acımaya bile fırsatım olmadı. Kendime özel bir hayatım Murat gelinceye kadar olmayacaktı. Ama Murat gelince olacaktı. Artık böyle bir ihtimal de kalmadı!

Haberin Devamı


Duru’ya ‘Çıkıyorum kızım!’dediği gün öldü...



Her şeye öfkeliyim en çok da çaresizliğimize

Haberin Devamı


Sizin gözünüzün önünde oldu her şey. Nasıl oldu?
-Kızım top oynamak istedi, yakar top. Benim de belim incinmişti. Aslında oynayabilecek durumda değildim ama çok ısrar etti. Kıramadık. Ama Duru yakalayabilsin diye, o kadar naif oynuyorduk ki, sert gelmiyordu toplar. Eşim havadaki topu yakalamak istedi. Yakaladı, ama o sırada bir şeyler oldu, ayakları birbirine dolaştı ve oturur gibi yere düştü. Elinde topla oturdu. Sonra boş bir çuval gibi arkaya doğru düştü. O kadar kendinde değildi ki, kafası, iki kere yere top gibi çarptı...

BEYNİ KAN DOLMUŞ

Çok fena...
-Evet ama bir şey hissetmedi. O an, belki 10 saniye, gözleri açıktı, gökyüzüne bakıyordu. Bir an kendine geldi “Ahhh!” dedi. “Ne oldu, bir yerin acıyor mu?” dedim. “Hayır, sadece çok midem bulanıyor” dedi ve gözlerini kapattı. Ambulansa bindirdiğimizde zaten kolları yandan sarkmıştı...
Sizin aklınızdan neler geçiyor o sırada?
-İnsan konduramıyor, bana geçici bir şuur kaybıymış gibi geldi. “Bu akşam müşahede altında tutarlar, sonra da iyileşir!” dedim. Ama bir öğrendik ki, Murat zaten beyin kanaması geçiriyormuş. Düştüğü için beyin kanaması geçirmemiş, beyin kanaması geçirdiği için düşmüş. Biz hastaneye gittiğimizde bütün beyni kan doluymuş.

Haberin Devamı

BABA NE ZAMAN ÇIKIYORSUN

Peki beyin kanamasını neye bağlıyorlar?
-Muhtemelen yüksek tansiyon. Ama tam olarak bilmiyoruz. Zor günlerdi, gergin günlerdi... Başbakan “Orduya kumpas kuruldu” deyince umutlandık tabii. Nisan ayında bekliyorduk, bütün ümidimiz 23 Nisan’a yetişmesiydi. Çünkü kızını hiç okul kıyafetiyle görmedi. Hiç okula götüremedi. “Hiç değilse törene yetişsin!” dedik. Duru da sürekli soruyordu, “Baba ne zaman? Baba ne zaman? Kaç gece daha sensiz yatacağım?” Murat da artık evi arayamaz olmuştu. Arayınca Duru o kadar çok ağlıyordu ki. Sonunda, “Bana bir tarih ver” diye ısrar etmiş, Murat’ın da ağzından, “Tamam kızım, perşembe buradan çıkıyorum!” diye bir laf etmiş. Çıktı gerçekten. O gün öldü...

Haberin Devamı


OHA, 16 YIL VERMİŞLER!

Kızım, babasının öldüğü gün öğrendi Balyoz davasından tutuklu olduğunu. O zamana kadar “gizli görev”de zannediyordu, gerçeği söyleyip üzmek istemedik. Zaten 5 yaşındaydı, okuma yazma bilmiyordu. “Nasıl olsa bu işte bir hata var. Duru öğreninceye kadar biter gider!” diye düşündük. Böyle bir kumpasla karşılaşacağımız aklımızın ucundan bile geçmedi. Psikolog Murat’ı kaybettiğimizi söyleyince, yıkıldım. Ama mecburen bu haberi çocuklarla da paylaştım. Duru durdu, dinledi, “Ben içeri gidebilir miyim?” dedi. “Tabii” dedim. Bir süre sonra geldi. Meğer gazeteleri okumuş içeride, “Anne! Oha!” dedi, “16 yıl vermişler!” O an öğrendi 9 yaşındaki kızım babasının Balyoz davası sanıklarından biri olduğunu...

Yazarın Tüm Yazıları