Bu resmen sapkınlık ve sapıklık!

İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu üyelerinden Avukat Özen Baydoğan’la dün başlayan röportaj bugün de devam ediyor...

Haberin Devamı

Bu resmen sapkınlık ve sapıklık

Gören herkes dünkü “vahşet evi” görüntülerinden dehşete düştü. Bir ev içinde, hayvan cinayetleri işleniyor, bir sürü hayvan kesiliyor, parçalanıyor, donduruluyor... Şikâyet olduğu halde bu insanlar, ellerini kollarını sallayarak bu ülkede serbestçe dolaşabiliyorlar? Nasıl oluyor?


Çünkü kanunlarımız yetersiz! Hayvana yapılan işkenceyi ve öldürmeleri maalesef önemsemiyor. Oysa bu tür sapkın eylemlerin, önce hayvanlarla başladığı, sonra çocuklara, kadınlara ve diğer insanlara yöneldiği bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Bu sebeple diyoruz ki, hayvanlara yapılan bu tür sadistçe eylemler cezalandırmalı ki, bu adamlar ötesine geçemesin! Ama kanunlarımız yetersiz olduğu ve kimse umursamadığı için bu vahşetin sorumlularının ifadeleri bile alınmadı...

“Hayvana işkence yapmak” diye bir suç var mı?

Yok!

Ben sokaktaki sahipsiz bir köpeğin boğazını kessem nasıl bir ceza alıyorum?

Ceza meza almıyorsunuz! Şayet biri çıkıp, “Bu benim köpeğim!” derse ve kendi köpeği olduğunu ispat ederse, ancak o zaman, mala zarar vermekten yargılanıyorsunuz. O zaman da para cezasıyla yırtabiliyorsunuz...

Bu vahşeti gerçekleştirenler çete olabilir mi? Köpekleri çiftleştirip, üretiyor, sonra da dövüştürüyor, sahipsiz hayvanları da onlara yem yapıyor olabilirler mi?

Bizim de kanaatimiz o yönde. O kadar çok böyle ihbar geliyor ki. Bu işler genelde tek başına olmuyor. Üretenler de birbirinden haberdar. Çıkarları çatışana kadar kimse birbirini açık etmiyor. Ama çıkarlar çatışınca, böyle insanlık dışı görüntüler ortaya çıkıyor.

Hayvanseverler dört elden, “Hayvan hakları yasası yetersiz!” diye kıyamet koparıyor ama bir türlü bir adım ileri gidilemiyor. Neden? Siyasiler ve hukukçular arasında hayvansever yok mu?

Vardır tabii. Ama maalesef Türkiye’de herkes en çok kendisinin hayvanları sevdiği iddia ediyor. O yüzden bir türlü yol alamıyoruz!

Nasıl yani?

Mesela siz, “Hayvanlar kısırlaştırılmalı!” diyorsunuz, bir başkası çıkıp, “Hayır kısırlaştırılmamalı çünkü doğalarına aykırı!” diyor. Bir türlü ortak bir noktada buluşulamadığı için yol da alınamıyor. Tartışma burada da bitmiyor, “Çiftleştirileceklerse, uzman kurumlar tarafından yapılmalı!” diyenler de çıkıyor. Hayvanseverler kendi aralarında da bölünmüş durumda anlayacağınız.

Peki siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Ben kedimi düzenli olarak çiftleştirsem, yılda 94 kediye ulaşabiliyor. Bunların yarısı zaten telef oluyor. Doğalarına aykırı olmasına rağmen, bence de kısırlaştırılmalılar. Çünkü bu ülkede onların yaşamaları için uygun ortam yok. Sokakta şikâyet ediliyorlar, çok affedersiniz tuvaletlerini bile yapacakları toprak bırakmadığımız için, milletin saksısını kazıyorlar. O zaman ne oluyor? İnsanlar kızıyorlar, tekme atıyorlar, kediler de yaralanıyor. Aşırı çoğaldıklarında da şartlar yüzünden telef olup gidiyorlar.

Model alınabilecek bir ülke yok mu hayvan hakları konusunda?

Gerçi bütün bu olumsuzluklara rağmen, bizde Allah’tan uyutma yok! Bazı ülkelerde o da var. Eğer bir sokak hayvanı, 15 gün içinde sahiplenilmezse, uyutulan ülkeler var. Biz böyle olsun istemiyoruz, barınaklara tıkılsınlar da istemiyoruz. Özgürce ve güvenli bir bizimde bizimle yaşamalarından yanayız. Bizler oldum olası sokağımızda hayvanlarla doğmuş büyümüşüz. Onların da birer canlı olduğunu anlamamız gerekiyor. Ekolojik olarak faydaları da var. İstanbul’daki kedileri toplasak, belki İstanbul’u fareler basacak. Doğal döngü içinde, birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor.

Haberin Devamı

‘Cahiller hayvanlara tecavüz eder okumuşlar etmez!’ diye bir şey yok

Haberin Devamı

Farkındalık yaratmaya çalıştığımız bir başka konu da “hayvan tecavüzleri”. Sadece Türkiye’nin ücra köşelerinde yaşanmıyor. Sadece cahil ve yalnız erkeklerin teşebbüs ettiği bir eylem de değil. Burnumuzun dibinde yaşanmakta! Sayısı ise tahmin edilenin çok üstünde. Bugüne kadar kimleri görmedik ki! Evli, aile babası bir memur, arabasının içinde eylem esnasında yakalanan bir mühendis, özel mekân kamerasına takılmış bir tecavüz ve yine başka bir vakada bir akademisyen... Liste uzayıp gidiyor ve bunlar sadece ortaya çıkanlar. Peki tecavüze kimler uğruyor? Sadece eşekler değil. Listede keçiler, köpekler, kediler, hatta ördekler var!

Vahim olan ise ülkemizde hayvan tecavüzüne ısrarla “cinsel ihtiyaç” olarak bakılıyor. Oysa ki, “hayvana tecavüz”, sapıklık ve sapkınlık. Üstelik “Fakirler yapar, zenginler yapmaz! Cahiller yapar, okumuşlar yapmaz!” diye bir şey de yok. Örnekleriyle sabit. Zengin bir işadamı da, evli çocuklu bir profesör de hayvanlara tecavüz ederken yakalanabiliyor.

Türkiye, çocuk pornosunda, dünya sıralamasında 5. sırada yer alıyor. Ve “hayvan tecavüzü” ile “çocuk tecavüzleri” arasında inkâr edilemeyecek bir bağ olduğu bilimsel gerçek.

Haberin Devamı

Barınaklara gidip deney için köpek bakan tıp öğrencileri var

Bu arada sokak hayvanlarının “deney hayvanı” olarak kullanılmasının önünü açan yeni bir yönetmelik var. Komisyonumuz, Danıştay’a yürütmenin durdurulması talepli iptal davası açtı. Ancak dava ne zaman sona erecek bilmiyoruz.
Barınaklara gidip, deney için köpek bakan tıp fakültesi öğrencileri var. Barınak müdürü hayvansever ise, vermeden geri gönderiyor. Ama sevmeyen oraya sürülmüş bir memur ise sonucunu düşünmek bile istemiyoruz.

Meclis’te bekleyen ‘Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören tasarı da, bu yönetmeliği destekler mahiyette. Tasarıda ülkemizdeki bütün sahipsiz hayvanların toplanması var. Sonrasını siz düşünün; deneye mi satılır, Hayırsız Ada’ya mı sürülür, Çin’e mi gönderilir...

Gerçi çok fazla baskı üzerine tasarıda son bir değişiklik yapıldı. “Hayvanlar geri getirilecek!” dendi. Ama okul, park, hastane ve ibadethane olmayan bir yere. Lütfen söyleyin, bu ülkede, içinde okul, park, hastane veya ibadethane olmayan bir yer mi var? Diyelim ki bir sokak buldunuz, hayvan, mobil bir canlıdır, gezer. Ve emin olun bir arka sokakta bu sayılanlardan bir tanesi muhakkak olacaktır. Yani sizin “Geri geldi” diye sevindiğiniz hayvanlar, tekrar toplanacak, bir daha geri getirilmemek üzere...

BARINAKLARDA ÖLÜM KOL GEZİYOR

Yapmaya çalıştıkları şu; maddelerin içine sanki hayvanları koruyormuş gibi cümleler koyup, hayvanseverleri kandırmaya çalışıyorlar. “Zaten işlemesi mümkün olmayacak düzenlemeler sayesinde, biz sonrasında nasıl olsa istediğimizi yaparız!” diyorlar.
İşte sırf bu nedenle; yasa Meclis’te dahi beklerken, yetkililerin zihniyeti bilindiğinden, belediyeler hızla hayvan öldürmeye devam ediyor. Barınaklarda ölüm kol geziyor...

Bu resmen sapkınlık ve sapıklık

Hayvan Hakları Komisyonu üyeleri bir arada.

Yazarın Tüm Yazıları