Ah Destina Peri

HEPİMİZİN içini oydu...

Haberin Devamı

Ankara Kızılay’daki terör saldırısında hayatını kaybedenlerin öyküsü...


Okudukça, dinledikçe tarifsiz bir üzüntü, ağırlık, hatta suçluluk duydum.


Evet, suçluluk.


Çünkü bizim yerimize onlar öldü...


Sadece o an, orada oldukları için...


Ben o sırada kızımla birlikteydim, kahkahalar atıyorduk ana-kız...


İşte tam o sırada Destina Peri’nin, kızımdan birkaç yaş büyük bir genç kızın bedeni, o patlamada paramparça oldu.

 

Ah Destina Peri


Sadece otobüs durağında beklediği için...


Onun da sırt çantası var mıydı? Elinde kitaplar var mıydı? Kocaman hayalleri var mıydı?


Buna yürek mi dayanır...

Haberin Devamı


Destina Peri’nin hikâyesine katılarak ağlamaya başladım.


Allah’ım ne zaman bitecek bu kâbus?


Annesi Hacer Parlak’la birlikte Ankara’da yaşayan Destina Peri, evine gitmek için otobüs beklerken öldü.


Babasını hiç tanımamış, annesi ona hamileyken ölmüş. Belli ki annesi onun her şeyi olmuş. Dünyanın en güzel ismini vermiş, özene bezene büyütmüş. Ve
bir aşağılık bomba onu, bu gencecik kızı bu dünyadan kazıyor.


Bu nasıl kader olur ya!


Nasıl bir ülkede yaşıyoruz biz ya!


Onun bir yakınının sosyal medyada, “İktidarınız batsın! Her şeyiniz batsın! Hiçbiri bu genç kızın hayatı etmez!” diye kameralara konuşması var ya, bitirdi beni…


Yine de umudum var, cılız da olsa var, hep birlikte aşacağız, bu kâbus günler sona erecek. İnşallah erecek. Ama Destina Peri’nin ve diğer çocukların annelerinin acısı dinmeyecek.


Tüm bunlar yaşanırken birileri çıkıp, “Terörle, savaşla yaşamaya alışmamız lazım!” demiyorlar mı, çıldırmamak işten değil!

 

 

 Türk tipi kadın hakları

 

ÇOK acayip değil mi?

Böyle nur topu gibi yepyeni, tartışılacak bir kavramımız oldu:

Türk tipi kadın hakları.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8 Mart münasebetiyle yaptığı konuşmalarda dile getirdi. Önce inanamadım, dalga mı geçiyor diye. Yoo, hayır geçmiyor, gerçekten Türk tipi kadın haklarından söz ediyor. Dünyada görülmemiş bir şeyden! İşin fenası, söylediklerine inanıyor. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü’yü yakaladım, sordum...

 

 

Haberin Devamı

Nedir bu “Türk tipi hakları”?

- Çocuk doğuran, aile olmanın getirdiği tüm yükümlülükleri taşıyan, yaşlılarına bakan, sosyal devletin yapması gereken tüm sorumlulukları üstlenerek arıza çıkarmayan bir hak modeli...

 

Bu kadar mı?

- Yoo, tabii ki değil. Verilenle yetinen, geceleri sokağa çıkmayan, şiddet, taciz ve tecavüzün sorumlusunun kendi hal ve hareketleri olduğuna inanan... Karar mekanizmalarında görev almak adına ancak görevlendirildiğinde talepkâr olan... Ve görevlerini inançlar silsilesinde yerine getiren... En büyük vasfının da annelik olduğuna inandırılmış bir hak modeli...

 

Peki bu tanımı nasıl algılıyorsunuz?

- Cumhuriyet değerlerini ve en önemlisi laiklik tanımını kapsamayan ve seçme-seçilme hakkıyla birey olma hakkını kazanmış kadınların ikincilleştirilmesi olarak algılıyorum...

 

Haberin Devamı

Sizce Cumhurbaşkanı neden böyle bir ihtiyaç hissediyor?

- Çünkü bugüne kadar ede edilen kazanımlar, biat etmeyi gündeme getirmiyor. Biz de bas bas, “Kız çocukları eğitimden uzaklaştırdıkça, sorgulama bilinci gelişmiyor!” diyoruz. Bu yüzden mücadelemizde “12 yıl kesintisiz eğitim!”in altını çiziyoruz. Aileleri, çocuklarını erken yaşta evlendirmemeleri için bilinçlendiriyoruz. Şiddetle mücadele edenlere yeni kapılar açıyoruz, “Başka çare var, boşanabilirsin!” diyoruz. Kanuni yolları gösteriyoruz. “İstihdamda yer alarak, kendi düşünü gerçekleştirebilirsin!” diyoruz. “İnancın bu konuya engel değil!” diye de ekliyoruz. Bunları söylediğimiz için de toplum dönüşüyor! Ne var ki tüm bunlar, 1950’lerden beri siyasetin ana malzemesi olan din ve kadın konusunun avuçlardan kaymasına sebep oluyor. Bilinçlenen her kadın, onlar için bir oy kaybı! O yüzden de kadının gelişmesi, dönüşmesi istenmiyor...

 

 

Haberin Devamı

Neden kadın cinayetleri son yıllarda arttı?

 

Çünkü kadınlar, “Kader değilmiş, kendime yeni bir yol çizebilirim!” dedi. Sivil toplum örgütlerinin, medeni yasayı anlatması, kapı kapı vatandaş bilincini aşılamasıyla oldu bunlar. İşte tam da bu noktada, kadın kimliğiyle var olmayı görebiliyoruz. Büyük bir başkaldırı var... Neye? Haksızlıklara, köleliğe, mağduriyetlere, cinsel kullanımlara... Hepsine “Hayır” diyor kadınlar. “Kimse benim adıma karar veremez!” diyor, hem de memleketin her köşesinden. Ama ne var ki iktidar, kadın kimliğimizi karartmak istiyor. “Sizler, dinin gerektirdiği vecibelerle yürümek zorundasınız!” demeye getiriyor. Çünkü kadınların başkaldırısı planlarını bozuyor. Biz de itiraz ediyoruz...

 

 

Haberin Devamı

Eşi ölmüş kadına maaş bağlanırken


Boşanmış kadına bağlanmıyor!

 

Türk tipi kadın hakları, Türk tipi başkanlık sistemi gibi bir şey mi?

- Aynen! Gece yatıp, “Sabah aklıma geldi şunu da yapalım” uygulamalarıyla oluşan yeni bir model. Eşi ölmüş kadına maaş bağlanırken, boşanmış kadına bağlanmıyor. Bu örnekten yola çıkalım, “Toplumun aile çemberi içinde varsan, bizdensin! Karşı çıktıysan destek yok...” Durum aynen bu. Demokrasi, kurumsallaşma, eşit birey hakkı hepsi dondurucuda anlayacağınız!

 

 

AMAÇ KAZANILMIŞ

KADIN HAKLARINI UNUTTURMAK

 

“Aileyi öldürüyorlar” diyor Cumhurbaşkanı. Kadını, kariyer peşinde koşmasın diye eve mi tıkmak istiyor?

- Evet çünkü kadın, kariyer peşinde koşarken devletten kreş istiyor. Yaşlı bakım merkezi istiyor. Cinsiyete duyarlı bütçeleme, yerel yönetimlerde Avrupa kadın-erkek eşitlik şartını imzalamış belediyeler istiyor. Gece saatlerinde çalışan otobüsler, yanan sokak lambaları, eğitimde eşitlik istiyor. “Karar mekanizmalarında ben de varım!” diyor. Çocuk yetiştirilmesinde ebeveyn sorumluluğunu dillendiriyor. Bakın, bu da taleplerin sadece bazıları... E haliyle, kadının bu haklı istekleri yaşama dahil olunca, erkek hâkimiyeti sarsılıyor!

 

Bu yeni arayışla amaç, kadının kazanılmış haklarını geriye almak mı?

- Bize göre evet! Amaç ve hedef, hafızada kayıtlı bilgileri yok etmek ve yeni bir hafıza oluşturmak...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları