O adama güvenme... Güvenme!

Bir dizi seyrediyorum, seyrettiğim diğer 50 kadarının yanında...

Haberin Devamı

Bunun tadı farklı diğerlerinden... Duygu yüklü, vurmacalı kırmacalı değil. Son zamanlarda çok moda olan Amerikan dizilerine benzemiyor. Bilim kurgu, fantastik değil. Aşk konulu.
Seyredeniniz vardır. Seyretmeyenleriniz için ön bilgi. Öncelikle adı “The Affair”... (Affair ilişki, yani kaçamak ilişki, ukalalıktan yazmadım bu açıklamayı da, neticede herkes İngilizce bilmek zorunda değil!)
Bilirsiniz ki Amerika’da ve hatta diğer ülkelerde aldatılma olduğunda ortalık birbirine girer, büyük olay kopar. Bizdeki gibi vah vah, Nişantaşı’nda iki salata, üç beş dedikodu, “ah şekerim çok üzüldüm”le geçmez... Bir kere aldatan adamın mal varlığı büyük tehlikeye girer ve çocuk ya da çocukların velayetleri çok önemli konu olur.
The Affair’ın kısaca konusu şu:
Adam dört çocuklu, zengin bir hatunla evli, fazlasıyla da mutlu...
Ama kayınpederinin yazlık evine gittiğinde, bir lokantada gördüğü garson kıza abayı yakıyor. O derken, bu derken aşk başlıyor. Adam yuvasını yıkıyor. Ha bu arada, garson kız da evli! O da yuvasını yıkıyor; sonrasında ne aşk ne aşk...
Kayboluyorlar aşkın içinde, o gizemde... O heyecanda, o delilikte...
Eee ama sonra her şey sıradanlaşmaya başlıyor bir şekilde... Tam olmasa bile, evlilik bebek falan... Ve erkeğin gözü kaçıyor yine dışarıdakilere...
Uzun yani... İzleyin derim...
Peki, ben niye yazdım bunları?
Çünkü geçen akşam bir kız arkadaşımla yemek yerken, yediğimiz yemek koptu bir telefonla:
“Aaaa, yapma ya... Pislik adam! Ay o nasıl dayanacak? Aman aman evi falan terk etmesin asla, yanlış karar! Ay tabii insan nasıl üzülmez, nasıl bitmez... Ay arayayım mı? Ha açmıyor mu telefonlarını?”
Bir saat sürdü neredeyse konuşma... El ayak işaret ettim artık, ne oldu anlat yoksa ben gidiyorum anlamında...
Kapattı telefonu, “ay halden anla” dedi. “Filanca büyük aşkla evlenmişti ya, kocasını yakalamış. Ne büyük aşktı, kocası onun için karısını bıraktı be. İki çocuğunu bıraktı...”
“Pek şaşırmış halin yok Ayşe?”
Ne şaşıracağım... Ee dedim, aldatan adam aldatır!
Daha doğrusu, karısını başka aşka yelken açarak terk eden, evliliğini bu yüzden bitiren adam aldatır yine.
Her yeni ilişki uzadıkça tadı bozulmaya yüz tutmuş turşu gibi olur. Her yeni kadın kendini artık birinci kadın yerine koyar, beklentileri artar. Paylaştıkları zamanlar çoğaldıkça, istekler arttıkça adam başlar daralmaya...
Eskiden ikinci olan, şimdiki birinci kadın, adama sınırlar koymaya başlar.
Adamın arkadaşları “Ulan boşandın ama eskiden daha özgürdün!” diye sokarlar lafları.
Adam başlar bazen özlemeye eski evini, hatta karısını. Bir sıkıntı bir sıkıntı... Yalana kaçar, yeni sevgiliye ya da evlenmiş olduğu ikinciye.
Başlar “işim var geliyorum”lar...
Çünkü onu da başlar aldatmaya.
Zaten aldatmanın tadını alınca, bitmez bu lezzet yaşadıkça.
Kadın saf olmasın. Zaten değiller!

Yazarın Tüm Yazıları