Ne yaptın Selahattin Başkan!?

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Meclis’te gazetecilere bir ‘son durum’ müjdesi vermiş.

Haberin Devamı

“HDP barajı aşmanın tam sınırında” imiş, “AK Parti de tek başına iktidarı kaybetmenin tam sınırında”.
Bu ikisini üst üste koyduğumuzda çıkan sonuç şudur:
Selahattin Demirtaş, siyasette ustalaşmanın tam sınırında. Ha geçti ha geçecek derken eyvah, baltayı taşa vurmasın mı!
Seçmene verdiği mesajın yarısı siyaseten ne kadar doğruysa, diğer yarısı da siyaseten o kadar yanlış çünkü. Gerçeklere uygunluk açısından tartalım derseniz, hiç girmeyelim bile. Gene en az yarısı çöpe...


* * *


HDP’nin en iyi, AK Parti’nin en kötü oyu aldığı anket senaryoları henüz tek başına iktidardan olmaya ramak kaldığını doğrulamıyor.
Ama olasılık mı, olasılık. Her seçim iktidar için bir risktir, muhalefet için de bir fırsat.
Mesele, seçmen çoğunluğunun kazancını bunların hangisinde gördüğü; riskte mi, fırsatta mı?
Risk, tek başına iktidardan olmak...
Fırsat ise bir koalisyon hükümeti dönemine girmek...
‘AK Parti tek başına iktidarı kaybetmenin eşiğine geldi’ dediğinizde... Seçmene işte o risk karşılığında bu fırsatı pazarlamış oluyorsunuz.
Tek başına iktidarı verecek, karşılığında koalisyonu alacak. Girer mi bu takasa?
Seçmeni kızıştırmak için veriyor ‘tam sınırdayız’ mesajlarını Selahattin Başkan. Kızıştırdı diyelim; aşka, şevke, gayrete getirdi...
Neye omuz vermeye çağırmış oluyor ha gayret? Ne çağırması, hatta eteklerini tutuşturmuş, alarma geçirmiş oluyor...
Tek başına iktidarı uçurumun kenarından aşağı yuvarlamaya mı omuz verecek seçmen?
AK Parti’nin başkanlık planlarını bozsun diye, HDP’yi son bir gayret Meclis kapısının eşiğinden içeri itmeye mi?
Bu ikisi aynı yere çıkmıyor. Tam hangisinin sınırındayız, ona göre telaşa kapılacak da seçmen. Ama ‘Yamalı bohça koalisyonları geri geliyor’ diye telaşa kapılırsa Selahattin Başkan’a yarar mı, bilemem.


* * *

Haberin Devamı


AK Parti, ‘Tek başına iktidar tehlikede ey ahali’ çanları çalsa anlarım. Koalisyon lafını duydu mu, öcü narası duymuş gibi sandığa koşacak bir kısım kafası karışık seçmen var aramızda. Tek başına iktidarın devamından yana ama AK Parti’ye de kızgın bir seçmen kitlesi. Sandığa gitmekle gitmemek arasında gidip gelen bir kitle...
HDP, tam da o kitleden emanet oy almayacak mıydı? Kararsızların aklını çelmeye oynamayacak, tepki oylarına talip olmayacak mıydı?
Bu değil miydi yoksa strateji, ben mi yanlış anladım.
HDP ancak, “Erdoğan’ın başkanlık hesabını bozacak tek şey, HDP’nin barajı aşmasıdır” rüzgârını tutturursa barajı aşabilecekti.
“Barajı aşarsak tek başına iktidar devri bitecek, memlekete koalisyon keşmekeşi gelecek” havası estirirse değil.
‘Başkanlık hesabını bozmak’la ‘istikrarı bozmak’ arasındaki farkı kaçırmış gibi Selahattin Başkan.
İlki, birinci önceliği Erdoğan’ın başkanlığını engellemek olan seçmeni HDP’ye çeker.
Fakat ikincisi tam aksi. Sandığa gitme heyecanını bile kaybetmiş bir seçmeni, koalisyonların eline kalmamak için koşa koşa AK Parti’ye oy vermeye motive etmez mi?
Selahattin Başkan, tam ikna etme sınırına getirmişken sınırları karıştırınca, kararsız seçmeni ürkütüp ters tarafa kaçırtmasın şimdi.

Yazarın Tüm Yazıları