MHP’nin bir acayip planı

Haberin Devamı

HATIRLAYIN; AK Parti’yi CHP’yle koalisyon arayışına iten baş amil, Devlet Bahçeli’nin bizzat kendisiydi. ‘Karşıt görüşlü insanlar birbirleriyle selamı sabahı kesti, rastlaşmamak için artık kaldırım dahi değiştirmeye başladılar, vaziyet kötü, durum düşündüğümüzden çok daha vahim’ mealli uyarılar yapan oydu.
Türk siyasetinin en tehlikeli hastalığına ‘cepheleşme’ teşhisini koymuş, acele tarafından hal çaresine bakılmasını istemiş ve reçeteyi bir kalemde yazıp AK Parti ile CHP’nin önüne bırakmıştı: Toplumsal yarılmanın biricik ilacı, bu ikisinin iktidarı paylaşmak üzere yan yana gelmesiydi. Kutuplaşma dediğimiz habis illete hayat suyu gibi iyi gelecek şifalı iksir buydu...


* * *


Sonuna dek reçetesine sahip çıktı Devlet Bey, teşhisinin arkasında durdu, önerdiği tedavi yönteminde ısrar etti.
İktidara ortak olma şansı CHP’den daha yüksekti halbuki. Çünkü AK Parti, CHP’den çok MHP’yle koalisyon fikrine yatkındı.
Ayağına gelen fırsatı altın tepside rakip partiye sunarak kafaları allak bullak etmişti Devlet Bey. Kendi partisine çıkan hükümet ortaklığı biletini elleriyle CHP’ye uzatmış, hayretten hayrete gark etmişti milleti.
Acaba neydi bulduğu sihirli formülün sırrı?


* * *

Haberin Devamı


Eşyanın tabiatına, siyasetin doğasına, particiliğin fıtratına aykırıydı izlediği strateji.
Önceleri Devlet Bey’in yaptığı şeye anlam vermekte epey zorlandı siyaset kamuoyu, uzmanlar bile uzun süre bocaladı.
Sonra genel eğilim, hayra yormaya döndü. Ülkenin selameti, milletin birliği ve dirliği için kendi meşrebince fedakârlık yapıyor olmalıydı. Yoksa iktidar sorumluluğundan kaçıyor değil...
Sağ seçmenin verdiği yetkiyi tepiyor, sol bir partiye göstere göstere ikram ediyor, rolünü oynamaktan çekiniyor, üstüne düşeni yerine getirmekte aciz kalıyor, yüzde 16’lık oyun altında eziliyor hiç değil...
Türkiye’nin bu dönemde bir AK Parti-CHP eşleşmesine ihtiyaç duyduğu analizi, saygı bile görüyordu artık.


* * *


Tezi genel kabule mazhar olmuş, kanaatini paylaşanların sayısı günden güne çoğalmış, analizi yaygınlaşmış ve benimsenmiş, fedakârlığı giderek takdir edilir olmuştu.
MHP’li seçeneği kafadan öldürerek, bütün girişimleri anında geri püskürterek, en ufak bir umut vermeyerek, en küçük bir ışık sızıntısına bile kapı aralamayarak AK Parti ile CHP’yi birbirine mecbur ve mahkûm etmişti.
Ya AK Parti ile CHP istemeye istemeye bir koalisyon yapacaktı ya da Türkiye ‘Yallah kasımda erken seçime’ gidecekti.
İki parti istikşafi görüşmelere başladı. Birbirlerini yokladılar, 35 saat süren peşrevler çektiler. Onlar ısınma turları atarken tabanları da AK-CHP denemesine psikolojik olarak hazırlandı.
Zıt kutuplar arasında bir yumuşama, bir nebze yakınlaşma peydah olduysa bunda en büyük pay, en ciddi katkı hiç kuşkusuz Devlet Bey’e aitti. Eseriyle övünebilirdi...
Tek çıkış yolu, tek bir kaçar bırakmamıştı AK Parti’yle CHP’ye... Tabiri caizse kapıyı üstlerine kilitlemiş, anahtarı da cebine atıp olay mahallinden hızla voltasını almış, uzaklaşabildiği kadar uzaklaşmıştı. Koalisyon kurmayı başarırlarsa, bu başarının bir mimarı da resmen Devlet Bahçeli olacaktı.


* * *

Haberin Devamı


Tam da Devlet Bey’in oyuna girmemek için rolleri yeniden dağıtmasının sırrı çözülmek üzereydi. En akıl sır erdiremeyen bile künhüne vardı varacaktı. ‘Helal olsun’lar bravo seslerine karışacaktı. Devlet Bey, yine yapmış olacaktı devlet adamlığını, siyasi büyüklüğünü...
Fakat dün MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın el bozmasın mı! Daha final aşamasına gelmiş AK Parti-CHP flörtünün başarısızlıkla sonuçlanmasını bile beklemeden erken seçime kapı açtı. AK Parti’nin kuracağı bir azınlık hükümetine seçim şartıyla destek vereceklerini açıkladı.
Yüklenen bütün o anlamları bir kalemde boşa çıkardı.
Bu saatten sonra ‘Toplumsal yarılmanın reçetesi’ filan gibi tumturaklı lafları unutun. AK Parti ile CHP’yi bağlasanız bir arada durmazlar.
Devlet Bey’i sonunda anladığını zannedenler, meğer yanlış anlamış. Gizli planı hâlâ çözülmeyi bekliyor. Acaba nedir MHP’nin kapıları önce bağlayıp sonra serbest bırakma sürprizinin esrarı?
NOT: Sayın Yalçın’ın Reuters’e yaptığı açıklamayı daha sonra düzelttiğini öğrendiğimde bu yazı yazılmıştı. Sözlerinin çarpıtılarak yansıtıldığını söyledi. Azınlık hükümetine hiçbir koşulda destek vermeyeceklermiş. Beyan esastır, ne diyorsa o. Ancak muamma henüz sürdüğüne göre, bu yazıyı yine de tutun siz bir köşede.

Yazarın Tüm Yazıları