IŞİD kimin ikna gücü?

CHARLIE Hebdo’dan sonra İslam’la değil terörizmle savaştıklarını söylemişti Hollande.

Haberin Devamı

Paris’teki ilk saldırıya tepkisinde en çok dikkat ettiği şey, bu ikisini özenle birbirinden ayırmaktı. 

Fransızlara, canlarını yakan düşmanın Müslümanlar değil teröristler olduğu mesajını sıcağı sıcağına vermişti.
Kritik bir andı ve saldırının amacına ulaşmaması için Müslüman’la terörist arasındaki hassas ayrımı algılatması gerekiyordu, ki başarmıştı.
İkinci Paris katliamının en bariz etkisi işte bu tavır üzerinde oldu, Fransa Cumhurbaşkanı ağız değiştirdi.

 

* * *


Hollande şimdi yine “Terörle savaştayız” diyor. Fakat bu kez düşman tanımındaki vurgu tamamen farklı. “Gerçek düşmanımız Esad değil IŞİD’dir” diyor artık.
Müslüman’la terörist ayrımından ziyade Esad’la IŞİD arasındaki ayrıma dikkat çekiyor.
Anti-Esad’çı bir çizgiden Esad’çı bir çizgiye kayma işaretleri var söyleminde.
Esad’ın kalacağı çözüm formüllerine şiddetle karşı çıkanların başında geliyordu halbuki Hollande. Esad konusunda pazarlığa kapalıydı.
Ancak son katliamın ardından Esad’la yaşamaya alışma belirtileri gösteriyor.

 

* * *

Haberin Devamı


Caminin yolunu bilmeyen, abdestten namazdan bihaber barmen, eroinman ve esrarkeşler infaz ediyor emri...
Suriye’de planlanıyor, Belçika’da organize ediliyor, Paris’te uygulanıyor...
Cumhurbaşkanı Hollande, “Bunu söylemek acı ama Fransız vatandaşlarını yine Fransız vatandaşlarının öldürdüğü bir durumla karşı karşıyayız” diyor...
Ve böyle bir katliamdan sonra hâlâ meseleye temelde bir ‘cihatçı’ sorunu olarak bakılabiliyor.
Hâlâ çözüm aramak için dini radikalizmin teorik kökenlerine, Selefiliğin kitapta yeri olup olmadığı gibi teolojik ve tarihsel derinliklere inilmeye çalışılabiliyor.
Hâlâ sırf ‘müstehcenliğin ve küfrün başkenti’ olduğu için Paris’in seçildiğine inanılabiliyor.
Hâlâ ‘İslam’a aykırı yaşam biçimi’nden dolayı, Hıristiyan Batı medeniyetinin ‘mütedeyyin IŞİD’çiler’ tarafından hedef alındığı... Onun değerlerine ve sembollerine saldırmak amacıyla, ‘dinine diyanetine aşırı bağlı gençler’ motive edilerek eğlence mekânlarının vurulduğu üzerinde uzun uzadıya durulabiliyor.
Hâlâ salt göçmenlerin entegrasyonuyla ilgili bir konu gibi ele alınabiliyor.
Hâlâ ‘Müslümanların İslam adına işlediği ama tüm Müslümanlara mal edilmemesi gereken bir vahşet’ analizleriyle yetinilebiliyor...

 

* * *

Haberin Devamı


Ha, yeni bir boyut olarak bir de güya terörü ‘mülteci’lerle ilişkilendirmeme hassasiyetiyle yaklaşılıyor.
Kıyıya vuran cansız çocuk bedenlerinden sonra Avrupa’nın vicdanı uyanır gibi olmuştu. Sanki nihayet parmaklarını kımıldatmak için harekete geçeceklerdi, sanki insani ve ahlaki ödevlerini sonunda hatırlamaya başlamışlardı...
Fakat Paris katliamından sonra, en duyarlıları bile ‘mültecilerle teröristleri birbirine karıştırmamak lazım’ hattına geri çekildi.
Başlama noktasına daha yeni gelmişken çok ileri bir tavır almış edasındalar.
En hayati tartışmaları, ola ola şu: Esad’dan ve IŞİD’den canını kurtarmak için kaçan sığınmacıların yüzde kaçı ağır psikopattır, acaba içlerine ne kadar barbar katil karışmıştır?
‘Bunlardan nasıl korunabiliriz’ aşamasını geçip sadede gelen yok. IŞİD’in Fransa üzerindeki caydırıcı etkisinin hem de kendi aleyhine neden Esad’a çalıştığı bahsine gelen yok.

 

* * *

Haberin Devamı


Hollande, bugün yarın Obama ve Putin’le görüşecek. Anti-Esad cephesinden Esad yanlısı cepheye geçişi, ağız değişikliğiyle kalmayıp politika değişikliğine de dönüşebilir.
Eğer Fransa saf değiştirir de Rusya ve İran tarafına geçerse, Esad ve müttefiklerinin yapamadığını bir katliamla IŞİD yapmış olacak...
‘Esad giderse IŞİD canavarı gelir’ korkutması Batı’da sökmüyordu. IŞİD’in yüksek ikna gücü sayesinde önemli bir Esad karşıtına bu fikri kabul ettirmiş, Fransa’yı kafalayıp yanlarına almış olacaklar...
IŞİD’i yanlış değerlendirmenin, Rakka’yla Musul arasında dehşet saçan coğrafi bir bela zannetmenin şokunu yaşıyor ‘uygar’ âlem.
Mülteci akınına da gafil yakalandılar, ‘IŞİD aklı’nın alttan alta Avrupa banliyölerinde kurduğu seyyar ‘Peşaver’lere de. İçlerine taşınmadan sorunu tam anlayamadılar.
Şimdi de çözümü, Esad’ın kalmasına indirgeme eğilimindeler. Bir ölümcül yanılgıdan başka bir ölümcül yanılgıya...
Sebebi ortadan kaldırmadan sonuçtan kurtulacaklar, nafile.

Yazarın Tüm Yazıları