Hakan Fidan’la kim uğraşıyor?

SAAT ve ısı farkı yüzünden allak bullak olduğum yetmezmiş gibi, New York’ta ilk sabaha Hakan Fidan çalkantılarıyla uyandım.

Haberin Devamı

Sabah gözlerimi açar açmaz gördüğüm iki şeyden biri, cep telefonuma gelen şöyle bir mesajdı: “Nedir bu Hakan Fidan’la alıp veremediğin...”
İkincisi de, USA Today gazetesinin manşetindeki haber. Eski CIA Direktörü General Petraeus’un ortalığa saçılan kara defterleri, seks hayatı ve FBI’yı yanıltan yalanları hakkındaydı. Biyografisini kaleme alan metresine gizli ajanların isimleri, Başkan’la görüşmelerine ait hassas notlar ve savaş planları gibi çok mahrem bilgiler aktardığını yazıyordu.
Yasak aşk ilişkisi ortaya çıktığında istifa etmek zorunda kalmıştı Petraeus. Ama devletin askeri ve istihbari sırlarını yatağına da taşıdığı anlaşılınca asıl kıyamet koptu. Soruşturmaya uğradı. Ulusal bir kahramanken gözden düştü. Gazete, adli sürecin son detaylarını veriyordu...
Hakan Fidan da bir istihbarat teşkilatının eski şefi. Fakat ne güvenlik kurumlarını aldattığı ne yalan söylediği ne metres tuttuğu ne devlet sırlarını kara defterlerine not ettiği ve ne de bunları deşifre ettiği için tartışılıyor.
Erdoğan’ın güvenini kötüye kullandığı, görevine ihanet ettiği ya da ayağa düşürdüğü için değil... Erdoğan kalmasını istediği halde MİT’in başından ayrıldığı için gündemde.
Kafa karışıklığı da buradan geliyor. Affedilmeyecek bir cürmü olmadığına göre, mutlaka birileri uğraşıyordur ki uzuyor mesele. Aldığım mesajdan bu çıkıyor.

* * *

Haberin Devamı

O gün Hürriyet’in sürmanşetinde, Erdoğan’ın, Hakan Fidan’a hâlâ kırgın olduğunu söylediği röportajı yer alıyordu. Uçakta bir grup gazeteciyle yaptığımız ortak söyleşiden alınmıştı.
Hakan Fidan kısmı, sadece Hürriyet’te büyütüldüğü için de imzama bakıp altında şahsi bir garez arıyordu mesajı gönderen.
Ne o soruyu ben sormuştum ne o cevabı ben vermiştim ne de onu başlığa ben çekmiştim oysa.
Önce başka bir arkadaşımızın aklına gelmişti o soru. Birinci sayfaya o kısmı taşımak da Hürriyet’in editoryal tercihiydi. Ki her ikisinde de bir garabet ya da özel bir kasıt yoktu. Sadece gazetecilik refleksi vardı...

* * *

Fakat nasıl anlatacaksınız? MİT Müsteşarlığı’ndan milletvekili adaylığı için istifa ettiği haberi, benim CNNTürk’teki yayınıma denk geldi. Bülent Arınç konuktu, yorumunu sorduğumda da veryansın etti, yanlış bulduğunu söyledi...
Sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine rağmen MİT’in başından ayrıldığı için istifasını doğru bulmadığını açıkladı. Latin Amerika seyahatinin başıydı ve yine ben oradaydım. Yansımaları, haliyle benim üstümden oldu...
Tam artık gündemden düştü sanılıyorken Fidan meselesi şimdi tekrar açıldı ve Erdoğan, kırgınlığının devam ettiğini belirtti. Benim de katıldığım bir söyleşi olunca... Kapanmasına, geçip gitmesine izin vermemek için kasten deşen benmişim gibi göründü demek.
Bütün bunları izleyen biri, Hakan Fidan’a taktığım gibi bir sonuca ulaşmış ki aramızdaki meselenin ne olduğunu soruyor.

* * *

Haberin Devamı

Hakan Fidan’ın kişisel bir meselesi var, bu doğru. Ama benle değil Cumhurbaşkanı’yla.
Sorunun derinliği ‘kırgınlık’la ifade ediliyor çünkü. Sözünü dinlemediği için, Erdoğan’ın kendisine gönül koyduğu anlaşılıyor. Kişisel boyutu da, eni boyu da bu...
Sonuçta, General Petraeus gibi bir kadını etkileyip tavlamak için özel konumunu kötüye kullanmış değil ki... Cumhurbaşkanı’yla arasındaki bir mesele. Onu da dışarıdan kimse kanırtamaz, ben dahil, merak buyurulmasın.

Yazarın Tüm Yazıları