Gelenlerin gidenleri aratma ihtimali

SEÇİM kabinesini saymazsak, iki AK Parti hükümeti arasında el değiştiren bakanlıkları çıkardım.

Haberin Devamı

Ve halefleri seleflerle, yenileri eskilerle karşılaştırdım.

Buyursunlar; gelenlerle gidenlerin mukayeseli üstünlükleri, avantajları ve dezavantajları nedir bakalım.



* * *



Başbakan Yardımcısı TUĞRUL TÜRKEŞ:
Numan Kurtulmuş’un eski görev sahasını devraldı. En büyük dezavantajı siyasi köken farkı. Kurtulmuş, Milli Görüş hareketinden geliyor. O ise Milliyetçi Hareket Partisi’nden. Karakteristik farklılıklar arz eden iki ayrı gelenek, iki ayrı çizgi bunlar. Doku uyuşmazlığı riski var.
Bu tür komplikasyonlar yaşanmadığı sürece geldiği yeri dolduracaktır. Aksini düşünmek için elde herhangi bir sebep yok.
Ayrıca Kurtulmuş gibi o da geçmişte liderlik iddiası taşımış bir isim. Kurtulmuş, Erbakan Hoca’nın veliahtıydı. O ise babası Türkeş’in veliahtlığına oynadı. İkisi de ilk yuvalarında siyasi mirası üstlenmek için kavga verdi, ayrılıp parti kurdular, genel başkanlık deneyiminden geçtiler.
Tecrübe birikimleri bu açıdan benzeştirilebilir. O da selefi gibi, misafirlik psikolojisini bir an önce üstünden atıp yeni yuvasını benimseme, sahiplenme ve aidiyet duyguları geliştirmede zorlanmazsa bünyeye çabuk uyum sağlayacaktır.
Kurtulmuş’taki intibak becerisini gösterebilirse bu, sonrakileri tetikleyecek ilk başarısı olacak. E hani son siyasi pozisyonuna ısınma ve alışma konusunda fena iş çıkarmadığı da aşikâr.



* * *

Haberin Devamı



Başbakan Yardımcısı NUMAN KURTULMUŞ:
Bülent Arınç gibi bir ‘kurucu babalar’ halkasının, bir siyaset ve hitabet devinin boşluğunu doldurma göreviyle karşı karşıya...
Fakat omuzlarına yüklenen bu ağır yükü taşıyacak altyapıya, donanım ve hazırlığa sahip görünüyor. Daha geçiş döneminden başlayarak hükümet sözcülüğüne kendi dil ve üslubunu katmaya başladı.
Yine de bir eksikliği, bir zorluğu var. Şiire istidadı konusunda henüz bir ipucu bile vermedi.
Unutmayalım ki Bülent Arınç’ın yokluğu, devasa bir yokluktur. Onu aratmayacaksa en azından ‘Ne kendi etti rahat/ne âleme verdi huzur/yıkıldı gitti bu cihandan/dayansın ehli kubur’a benzer birkaç anonim hiciv dörtlüğü tutmalı ezberinde...
Ya da ne bileyim, hiç değilse Ümit Yaşar şiiri çalışmalı biraz. Gerektiğinde kullanacağı ‘Milyon Kere Ayten’ kıratında bari bir cevabı hazırda bulundurmalı. Attığı taşı doksandan gediğine oturtabilmeli.
Dozunda muziplik, ayarında ironi ve iğneleyici nükte, siyasi hitabete renk katan şeylerdir. Bunları tamamladığı takdirde konuşma adabı, üslup inceliği, davranış nezaketi, rafinelik, kalender duruş, vicdan kalitesi ve kalibresi dallarında zaten Arınç’ı aratmayacaktır.



* * *

Haberin Devamı



Başbakan Yardımcısı MEHMET ŞİMŞEK:
En büyük dezavantajı, yerine geldiği ismin Ali Babacan olması. Çıta yüksekte...
Fakat o kadar şanslı ki en büyük dezavantajı, aynı zamanda en büyük avantajı. Babacan’la aynı ekipten, aynı ekolden.
Maliye Bakanı olarak yeterince uzun bir süre birlikte senkronize çalıştılar. Para politikalarında aynı dili konuşuyorlar, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına bakışta frekansları tutuyor, faiz tartışmalarında bir dalga boyunda düşünüyorlar.
Babacan, tarzıyla içe ve dışa güven veren bir isimdi. Az ve öz konuşurdu, ketum bir siyasetçiydi. Boşboğazlık etmezdi. Polemiğe girmezdi. İşi sıkı tutar, zoru görünce geri basmaz, doğrusunda sebat eder, rahatlık zamanı bile gevşekliğe prim vermezdi. En önemli artıları bunlardı. Başarısında da ciddi rol oynadı bu kişisel özellikler.
Ekonomi yönetiminde yalnızca selefinin kararlılığını koruması ve sürekliliği sağlaması bile ona keyfiyetli ölçekte başarı getirmeye yetecektir.
Bulunduğu yerde her ne kadar yeniyse de eskiyi temsil ediyor. Zorluğu, aynı zamanda kolaylığı. Kolaylığı da aynı zamanda zorluğu. Hepimizin selameti için işi gücü rast gitsin.
NOT: Tamamı bir güne sığmadı, kalanı yarına.

Yazarın Tüm Yazıları