Erdoğan tarafsızlığını ne gün kaybetti?

BİR grup AK Parti milletvekilini Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kabul edip fotoğraf çektirdiği gün mü?

Haberin Devamı

Kırşehir’de teşekkür mitingine çıkıp yeni anayasa için oy istediği gün mü?
Yoksa... MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın adaylığı konusunda kanaatinin sorulduğunu ama kararın Başbakan Davutoğlu’na ait olduğunu açıkladığı gün mü?


* * *


Muhalefet kâh o günü, kâh bugünü kara gün ilan ediyor. Erdoğan, tarafsızlık yeminini bozmuş. Ve bu ilk kez oluyormuş.
Pardon ama ne gün tarafsızdı ki Erdoğan, şimdi kaybetsin... Hem tarafsız cumhurbaşkanı modelimiz kim?
ATATÜRK mü? Yapmayın, devlet komple tek parti devletiydi, CHP’den başka taraf mı vardı Çankaya’nın akşam sofralarına oturtulacak?
İNÖNÜ mü, hani CHP’nin ebedi şefi? Zamanında parti devleti olmaktan çıkmış mıydı Cumhuriyet, emin misiniz?
Bakınız KENAN EVREN bir nebze köşkteki tarafsızlık ikonumuz olabilir, haklısınız. Bir sağdan bir soldan asarak cumhurbaşkanlığının tarafsızlığına ayrı bir hassasiyet gösterdiğini ağzıyla ikrar etmişti. Fakat 83 seçimlerinde Özal’ın ANAP’ına karşı Turgut Sunalp’in MDP’sini tuttuğunu unutmadınız herhalde. TRT’den seslenip askerin partisine oy istemişti alenen...
ÖZAL mı dediniz? Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez ANAP’tan elini eteğini derhal çektiğini ve bir daha arkasına dönüp bakmadığını herkes bilir. İnanmazsanız, ne çektiklerini bir de Yıldırım Akbulut’a, Mesut Yılmaz’a ve diğerlerine filan sorun ha...
Yok o kişi DEMİREL’di diyorsanız başka. Haza tarafsız cumhurbaşkanıydı. Bunu da en iyi Tansu Çiller bilir. Şapkasını kaptığı gibi DYP’nin kapısını çarparak Köşk’e çıktığı gün partiyle alakasını bitirdi. DYP teşkilatları ve ileri gelenleriyle arasına mesafe koydu. Köşk’teyken heyet üstüne parti heyeti ağırlamadı, DYP heyetlerinden birini uğurladı, öbürünü öyle aldı. Gayet de resmi tuttu 40 yıllık eski dava arkadaşlarıyla ilişkilerini. Partisinin iç işlerine, seçildikten sonra bir daha hiç karışmadı ‘binaenaleyh’, Çiller’i falan çekiştirmedi, yerseniz...
Geldik AHMET NECDET SEZER’e. O başlı başına özel bir vakaydı. Çoğu gün vaktini, CHP büyüklerinden Hasan Fehmi Güneş ahbabıyla geçirdiği söylenirdi. Partinin ekâbir takımından değişik misafirleri de gelir giderdi ama tarafsızlığına halel getireceğinden olsa gerek kalabalık heyetlerle pek yüz göz olmazdı. İşte bundan rahatsızlık duyan DSP’nin Rahşan Ecevit’i, bir keresinde patlayıp Sezer’in atamalar dahil bütün icraatlarında bir CHP’li gibi davrandığını söyleyiverdi. Onu da çekemeyen çıktı velhasıl...
Sabık reis-i cumhurların sonuncusu ABDULLAH GÜL’ün ise AK Parti teşkilatları, Meclis grubu ve kabinesinden düzenli ziyaretçileri olurdu. Ama bu biraz da niyetle ilgili olduğundan tarafsızlığına asla aykırı düşmezdi.
Dostça ziyaretlerdi nihayet, geçmiş hukuka dayalıydı hepsi ve medeni münasebetler çerçevesinde cereyan ederlerdi. Siyasetle, bilhassa parti siyasetiyle filan ne şeysi olabilirdi ki, hayret doğrusu yani...


* * *

Haberin Devamı


Gelmiş geçmişler, şekil şartlarına uydu. Dışa karşı zevahiri kurtarmaya baktılar hep. Yemin lafta...
Bu şekle göre, ilk kez Tayyip Erdoğan’la bozuldu tarafsızlık yemini. İlk kez o, zevahir mevahir takmadan içeride neyse dışarıda da o.
AK Partililerle Saray’da kapalı kapılar ardında buluşsa tarafsızlığı gitmeyecek, Anayasa çiğnenmeyecek halbuki... Fakat o tutup bir de resim çektirdi, bir de bunu dışarıya servis ettirdi...
Bir de doğrudan halkoyuyla seçildi ki geçmiş örneklere nazaran yine bir ilk, hangisi böyleydi?...
Başka her yönden eleştirilse bile en azından bir konuda hakkı teslim edilmeli. ‘Miş gibi’ tiyatrosu yapmadı, tarafsızmış gibi’...
“Başkanlığa geçelim, olmazsa yarı başkanlık yapalım, o da olmazsa bari partili cumhurbaşkanlığı olsun, mevcut düzen dürüstlüğe dayanmıyor, riyakârlığa zorluyor” diye yıllardır bağırdı...
Sesini her yükselttiğinde haksız olsa bile bakın bunda yerden göğe haklıydı.
Tarafsızlık, bir büyük yalan. Olmayan bir şeyi kaybedemezsin.
Erdoğan ne yapsaydı, bu yalanı sürdürse miydi? Bu ikiyüzlülük, bu sahtekârlık düzenini?

Yazarın Tüm Yazıları