Bırakın don lastiğini de...

KAPIMIZA dayanan en büyük tehlike hangisi?

Haberin Devamı

FETÖ mü... Gündemden eksilmeyen yeni darbe girişimi şayiaları mı...

 

PKK terörü mü...

 

Irak’tan İran marifetiyle ayağımızın kesilmesi mi... Musul harekâtından dışlanmak istenmemiz mi...

 

ABD’nin altımızı oymasından kuşkulanmamız... Stratejik müttefikimizi PYD’ye destekten vazgeçiremeyişimiz mi...

 

IŞİD melaneti mi...

 

AB’nin gına getiren ikiyüzlü politikaları mı...

 

Kredi derecelendirme kuruluşlarının notumuzu kırmak için sıraya girmesi mi... Doların coşması mı...

 

Haberin Devamı

Aralarında bir öncelik sıralaması yapacak olursak en başa hangisini yazardınız?

 

***

 

Dün Hürriyet’te okudunuz, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Fikret Bilâ’ya bir çıkış yolu göstermiş.

 

‘İç hat manevrası’ yapmayı öneriyor.

 

Bir askeri strateji...

 

Birden fazla düşmanın saldırısı altındaysanız, en büyüğüne odaklanırsınız diyor.

 

Diğerlerini kontrol altında tutar, aralarındaki çelişkilerden yararlanarak birbiriyle vuruşturur, bir biçimde oyalar, baskılarsınız.

 

Ve gözünüzü en büyüğüne dikersiniz.

 

Gücünüzü bölmeden, dağıtmadan doğruca en büyük düşmanı bertaraf etmeye yönelirsiniz.

 

Kâğıt üstünde parlak bir strateji. Fakat gerçek hayatta nasıl çalışacak?

 

***

 

Haberin Devamı

Birden fazla cephede savaşıyoruz. Ve düşman ele avuca gelmiyor.

 

Aralarında bir öncelik hiyerarşisi nasıl kuracaksınız?

 

PKK ile PYD düşman da...

 

PYD’yle aramızda hâlâ bir tercih yapmaya yanaşmayan ABD, dost mu düşmandan yana mı?

 

FETÖ apaçık düşman da...

 

FETÖ’nün başını Türkiye’ye iade etmeyen ABD, hangi tarafta?

 

IŞİD düşman da...

 

Musul’u IŞİD’den alacak koalisyonda bizi istemeyen Irak ve İran dost mu sayılacak, düşman mı?

 

Esad düşman da...

 

Baş müttefiki Rusya hem dost, hem düşman mı?

 

Durum karmaşık.

 

Birden fazla düşman ve ayrı ayrı çıkar hesabı olan birden fazla dost var.

 

IŞİD tartışmasız ortak düşman mesela.

 

Ama IŞİD’le nasıl savaşılacağı konusunda bile aynı cephe içinde çıkar çatışmaları, çelişkiler, sürtüşmeler giderilemiyor.

 

***

 

Haberin Devamı

Hadi şimdi siz söyleyin, savaşacağımız en büyük düşman kim?

 

İç hat manevrası alalım almasına da...

 

Bir cephede müttefikimiz olanla öbür cephede karşı karşıya gelebiliyoruz.

 

Çetrefilli, girift dengeler üzerinde yürüyor savaşlarımız.

 

Üstüne ekonomik saldırıları koyun... Moody’s’ten sonra reyting kurumu Fitch’in de kredi notumuzu aşağı çekmeye hazırlandığı değerlendirmelerini... Doları, yatırım yapılabilir ülke sınırının altına düşürüleceğimiz beklentisinin coşturduğunu...

 

Üstüne kördüğüme dönüşen iç siyasi ihtilaflarımızı koyun...

 

Üstüne bir de çözemediğimiz sistem sorunumuzu... Başkanlık mı, parlamenter sistem mi gerilimini...

 

İktidar-muhalefet karşıtlıklarının yanına, muhalefet partilerinin kendi aralarındaki ağız dalaşlarını, siyasi çekişmeleri de koyun...

 

Haberin Devamı

Her biri kavi, her biri çetin mücadele gerektiren cepheler...

 

Hangisinden başlamalı, en öne hangisini almalıyız?

 

***

 

Bence ‘iç hat manevrası’ndan önce, ‘iç bütünlüğümüzü konsolide etme manevrası’na ihtiyacımız var.

 

Sahadaki diğer güçler arasındaki çelişkilere oynayalım elbette.

 

Fakat bence, daha önce iç çelişkilerimizi gidermeye bakmamız lazım.

 

ABD, Rusya ve İran gibi oyuncuları birbirlerine karşı kullanalım elbette, karşımızda birleşmelerini engelleyelim.

 

Fakat bence içeride birbirimize yakınlaşmaya, enerjimizi birleştirmeye ihtiyacımız daha acil.

 

Kısacası, siyasi eyyamcılıkla günü kurtarma devri değil.

 

Bence CHP ile MHP’nin don lastiği muhabbetini bırakıp ciddi manevralara dönmesi şart.

Yazarın Tüm Yazıları