Başkanlık paketinden o sürpriz çıkarsa

AK Parti, üniter bir başkanlık sistemi istiyor.

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Erdoğan defalarca altını çizdi...

Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, ne olur ne olmaz diye önceki gün bir kez daha söyledi.

Teklif, üniter başkanlık şeklinde olacak. Federe bir başkanlık modelinde değil.

Fakat üniter yapı içinde de aşırı merkezileşmeyi önlemek mümkün.

AK Parti, bunu çalışmıştı.

Dönemin başbakanı Erdoğan, buna inanıyordu.

Başbakanlık müsteşarlığına Ömer Dinçer’i, en çok bunun için getirmişti.

Arkasında Erdoğan’ın, başında Dinçer’in yer aldığı o çalışma arşivde duruyor.

Ellerinin altında hatırı sayılır bir birikim var.

Hazır Anayasa’ya el atılmışken o dosya raftan indirilip devlet sil baştan yapılandırılsa...

Kamu yönetimi reformu, AK Parti’nin en büyük hayaliydi.

İlk Bakanlar Kurulu’nun iki ana gündem maddesinden biri...

Devlet küçültülecek, yerinden yönetim güçlendirilecekti.

Ankara’da toplanan abur cubur yetkiler, yerel yönetimlere devredilerek paylaşılacaktı.

Amaç, gücün aşırı merkezileşmesinden dolayı hantallaşan devleti hızlandırmaktı.

Federasyonla, eyalet sistemiyle alakası yoktu.

Üniter yapı korunarak yapılacak bir şeydi.

Ama bölünme paranoyası yüzünden yapılamadı.

Asker homurdandı, muhalefet ayağa kalktı.

Topluma bölünme korkusu pompalandı.

AK Parti de frene bastı.

Ömer Dinçer “Türkiye’de değişim yapmak neden bu kadar zor” adlı kitabında, arka planını yazıyor.

Bugün iktidara otoriterleşme eleştirisi getirenler, o gün iktidarın tek elde toplanmasını canları pahasına savunuyordu.

Güç ve yetkilerin dağılmasını, ‘federasyon öneriyorlar, dağılıp parçalanacağız’ diye gösteriyor, yaygarayı basıyorlardı.

Adam akıllı tartıştırmadılar bile, gargaraya getirdiler, doğmadan boğdular reformu.

Herhalde Erdoğan’ın üniter yapıyı koruma konusundaki kararlılığı onları ikna etmiştir.

Herhalde Erdoğan’ın ‘tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak’ sloganı federasyon korkularını yenmiştir sonunda.

CHP ile MHP, herhalde Erdoğan’ın üniter devlet hassasiyetini kendilerinkinden aşağı bulmuyordur artık.

Şimdi önümüzde bir fırsat var.

Başkanlık teklifi madem ki Meclis’e gelecek... Tam gelse...

Tamam, üniter başkanlık olsa... Ondan taviz vermese...

Ama gücün ve yetkilerin aşırı merkezileşmesine de bir çözüm içerse...

Bürokrasiyi küçültse, obezleşmiş devleti diyete soksa, AK Parti’nin kamu yönetimi reformunu hayata geçirse...

Paketten böyle bir sürpriz çıksa... Devlet baştan ayağa elden geçirilse...

Üniter yapı daha da perçinlenip sağlamlaşmaz mı?

Başkanlığın cazibesini de katbekat artırmaz mı?


HANİ BAHÇELİ 'HAVET'ÇİYDİ
YOK, başkanlığa Meclis’te ‘evet’, referandumda ‘hayır’ diyecekmiş...

Yok, sadece referanduma götürmeye destek verecek, aslında başkanlığa karşı kampanya yürütecekmiş...

Söylemiştim, ‘havet’in maliyeti ağır, göze almaz diye...

Meclis’te ‘evet’, sokakta ‘hayır’ demek tutarsızlıktır, izahı yoktur. MHP’yi, seçmenin gözünde bitirir diye...

‘Doğrudur, parlamenter sistemi savunuyordum ama fikrim değişti, mevcut şartlarda başkanlıktan yanayım’ demek bile daha temiz, daha düşük maliyetli olur demiştim.

Dediğim çıktı işte.

Bahçeli, dünkü grup konuşmasında noktayı koydu.

Meclis’te ‘evet’, referandumda ‘hayır’ demeyecek.

Birinde ne derse diğerinde de oyunun rengi aynı olacak.

Bir belirsizlik daha halloldu.

Geriye son bir belirsizlik kaldı. Peki ne diyecek?

İddiamın arkasındayım, bence o kısmı da kafasında net, zamana oynuyor.

Yazarın Tüm Yazıları