AKM’yi hangimiz yıkacak?

Haberin Devamı

YIKARDIN yıkamazdın açmazından kurtuluyoruz çok şükür. Yeni soru şu; sen mi ben mi, ilk kazmayı kim vuracak?
Oyuncu Fırat Tanış’tan geldi hem de açılım.
Geçen hafta Cumhuriyet gazetesine konuştu. Tepkileri görmek için bekledim. Ne lince uğradı ne de ağzından çıkanlardan ürküp geri aldı sözlerini.
Demek ki artık oturup AKM’yi nasıl yıkacağımızı olgun olgun tartışabiliriz. İnsanlık için bir ehemmiyeti olmayabilir ama Türkiye için inanın büyük bir ilerleme.
Hatta bir adım daha ileri gidip tiyatroların özelleştirilmesini, aylıkçı memur sanatçıların devletten bağımsızlaştırılmasını, elitist sanat anlayışımızın Haso’larla, Memo’larla barıştırılmasını da ele alabiliriz.
Sağ olsun Fırat Tanış, bir dokunuşla açtı tüm tıkalı damarları.


* * *


Yalınkat, sağlam vuruşları var Fırat Tanış’ın. Aşağıya sıralıyorum.
VARAN 1: “Evvela ‘Ya dindarsın ya da devrimci’ algısı artık kalkmalı. Elit, kendini sırça köşkünde ayrıcalıklı gören sanatçılar eleştiriliyor ya, aslında eleştirenler haklı. Bugün, sanki 90 yıldır heykel sanatına takla attırmışız gibi Melih Gökçek’in ‘Robocop’ heykeli için ‘Böyle heykel mi olur?’ diyoruz. Peki nasıl olur?...”
VARAN 2: “Van Devlet Tiyatrosu’nda Othello’yu izleyen Ayşe Teyze’nin aklında erkek terörü kalıyor mu kalmıyor mu, biz buna bakalım. Bu işler sözcüklerin sonundaki “r” harfini vurgulamakla olmuyor; önce, sokaktaki insana benzeyeceksin. Ben Konya Devlet Tiyatrosu’nda yıllarca çalışıp da Mevlânâ’ya gitmemiş insanlar biliyorum. İlk önce kendi içinde kolonici halinden çıkıp, insana değmek, insana karışmak gerekiyor...”
VARAN 3: “Sanat yüksek, uç bir şey değil. Tiyatro dünyasından biri bir makale kalem almış, ‘Sanat öyle ha deyince yapılmaz’ yazıyor. Bir dakika! Sanat neden ‘Ha’ deyince yapılmıyor arkadaş. Eline sazını alan, dertlerini hafifletmek için iki tıngırdatamayacak mı? Bunu sanattan mı saymıyorsun? Bunların hepsi şunu gösteriyor: Olası bir değişim gerekiyorsa birilerinin özeleştiri getirmeye ihtiyacı varsa bu ‘Karşı taraf’tan değil ‘Bizim taraf’tan yapılmalı...”
VARAN 4: “Kültür bakanlığı, kültür merkezi olur mu ya? Bu mantıklı mı? Kültür, merkezi bir şey mi? AKM’yi onarmak için harcanan çabayı anlamıyorum. AKM’nin yıkılması gerek, ama bunu yıkması gerekenler onlar değil biziz. Bırakın, AKM’yi biz yıkalım. (Elbette kastım, temsili bir yıkımdır.) Devlet Opera Balesi’ni, Devlet Tiyatroları’nı, AKM’den ya da herhangi bir kültür merkezi binasından sokağa çıkaralım, insanlara karıştıralım...”
VARAN 5: “Devlet Tiyatroları’nda sansür var diyorlar. Hoş geldin kardeşim! Yahu, devlette sansür var! Orada nasıl olmasın, ayıkamıyorsunuz ki... Sanatçıların devletle olan ilişkisini mümkün olduğunca koparalım. 657’ye tabii olmayalım, hayata tabii olalım. 657’ye tabi olunca böyle oluyor...”


* * *

Haberin Devamı


30 Mayıs 2013’te, Gezi yalazının tutuştuğu günlerde şöyle yazmıştım Radikal’de:
“Nedir o biçimsiz beton yığını öyle, yakışıyor mu Taksim Meydanı gibi bir vitrine?
Kimliksiz, kişiliksiz bir mimari faciası.
Ne kültüre benziyor, ne sanata. Merkez kısmı tutuyor sadece. O da yerle bir edilsin daha iyi...
İş makineleri hazır Gezi Parkı’na kadar gelmişken Atatürk Kültür Merkezi’ni de aradan çıkarsa fena mı olur?”
2 yıl sonra benzer sözleri Fırat Tanış’tan duymak sadece hoşuma gitmedi, ümitlendirdi de beni.
Sanat kurumlarının özelleştirilmesi konusunda da görüşlerimiz örtüşüyor.
‘Bize yeni bir kültür inkılabı lazım, fakat karşı-devrimcilik yapmak için değil, Cumhuriyet’in kültür devrimini tamama erdirmek için’ diye 2012’den beri söyleniyorum.
Nihayet ‘Sanatçılarımızı devletin 80 yıllık kadro-bordro kuvözünden çıkarma vakti geldi evet’ diyen bir aksi seda işitiyorum.
Sanatı ve sanatçıyı himaye edecek bir orta sınıfımız oluştu. Artık topluma emanet edebilirler kendilerini.
Toplumsal talep, özel sanat kurumlarını yaşatabilecek düzeye erişti, kültür ve sanatta bir arz-talep piyasası kuruldu. Yeter ki toplamak istediği kalabalıkların değerleriyle kavga edeceğine, aşağı görüp horlayacağına onların takdirlerine de hitap edebilsin sanat.
Devletin kültür, sanat kurumları vasıtasıyla toplumu çağdaşlaştırma modası geride kaldı.
Özgür sanat, devletin maaşlı memur sanatçıları tarafından icra edilemez.
Sanatı özgür kılmak için devletle göbek bağını kesmek, sanatçıyı özgürleştirmek için de ekonomik bağımsızlık kazandırmak şart.
Söylediklerine harfiyen katılıyorum, ağzına sağlık Fırat Tanış.

Yazarın Tüm Yazıları