Yunanistan’ın Selahattin Demirtaş’ı iktidara yürüyor

YUNANİSTAN’da bugün seçim var.

Haberin Devamı

Yunanistan’ın Selahattin Demirtaş’ı iktidara yürüyor

Seçimin favorisi “Syriza” adlı radikal sol hareket.
Bu hareket, Yunanistan’da ne kadar radikal sol grup varsa hepsini bünyesinde toplamış durumda.
Anketlere göre...
“Syriza” yüzde 30 civarında alacak.

*

Hareketin lideri 1976 doğumlu genç bir adam.
Adı: Alexis Tsipras...
Özellikleri şunlar:
-Biraz bizim Selahattin Demirtaş’ı andırıyor. Hem tip olarak, hem de duruş olarak.
-Temiz yüzlü, efendi, çalışkan, kendine güvenen, çok genç yaştan beri bir ideal uğuruna çırpınmış biri.
-Asıl işi inşaat mühendisliği...
-Radikal solcu.
-Çabuk sinirlenmiyor... Soğukkanlılığını muhafaza etmesini biliyor... Ama iyi laf sokuyor.
-Mesajları sert. Muhalefeti etkili.
-Bir devrimci eylem olarak gülümsemeyi de, gülümsetmeyi de biliyor.
-Şiddetli gösterilerde ateşli nutuklar atıyor.
-Teklifsiz... Yanına gidip rahatlıkla “N’aber Alexis, pek görüşemiyoruz son zamanlarda” denilebilir.
-Evrensel... ÖDP’nin Genel Başkanı Alper Taş’ı miting ve yürüyüşlerine davet edecek kadar evrensel.
-Kravat takmayı sevmiyor.
-Motosiklet kullanmaya bayılıyor. Bu açıdan bisiklet sever Ufuk Uras’ı da inceden andırmıyor değil.
-‘Gezi’ciler gibi şaka yapıyor.
-Avrupa Birliği ve NATO konusundaki radikal görüşlerini bir parça yumuşatsa da... Avrupa’nın egemenlerinin korkulu rüyası...
-Pek şiir okumuyor ama miting meydanlarını iyi coşturuyor.

*

Haberin Devamı

Bizdeki versiyonu olan Selahattin Demirtaş, son yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde herkesin takdir ettiği bir başarıya imza atmıştı.
Demirtaş’ın Yunanistan şubesi ise...
Bugünkü seçimden göz kamaştıran bir zaferle çıkacak gibi.

Haberin Devamı

Kral Abdullah ile kadın hakları


IMF Başkanı Christine Hanım, Suudi Arabistan’ın müteveffa kralı Abdullah’ı “kadın hakları savunucusu” ilan etmiş.

*

“Kral Abdullah” ile “kadın hakları”nı hiç çekinmeden bir araya getirebilen şahıstan, şunları da bir araya getirmesini beklemek hakkımızdır:
-“Hitler” ile “dünya barışı”...
-“Körfez Şeyhleri” ile “Ebuzer gibi yaşamak”...
-“Ariel Şaron” ile “insancıllığın zirvesi”.
-“Bush” ile “zekânın büyük patlaması”...
-“Kuzey Kore Lideri” ile “demokrasinin güçlü savunuculuğu”.
-“Sisi” ile “halkoyunun önemi”.

*

Neyse... Neyse... Lafı uzatmayalım.
Devamını siz getirirsiniz nasıl olsa...



Şu dükkânlar iş yapar

-Sadece hakkı verilerek yapılmış sebze yemeklerine yer veren küçük restoran.
-İçinde bin türlü böreğin yer aldığı “Simit Sarayı” türü bir “Börek Sarayı”.
-“Hediye seçmek” sorununu ortadan kaldıran ve her keseye hitap eden geliştirilmiş bir hediye dükkânı...
-Birkaç tesettür mağazasına mahkûm edilmiş tesettürlü kadınlar için şehirli, şık ve tarz tesettür kıyafetleri satan küçük butikler.
-Az ve ender bulunan meyvelerin satıldığı küçük ama iddialı manav...
-Dünyanın
dört bir yanından getirilmiş gofretleri satan janjanlı bir gofretçi dükkânı.
-Sadece leblebi satan ve adı da “Leblebici Horhor” olan eski tip bakkaliye formatında bir dükkân.
-İçinde sadece Oğuz Atay, Sabahattin Ali, Ahmet Hamdi Tanpınar, Peyami Safa, Refik Halit, Orhan Kemal kitapları satılan bir kitapçı.

*

Haberin Devamı

Yasal uyarı:
Yukarıdaki önerileri yazan şahıs, ticaretten zerre kadar çakmamaktadır.

Gösterimden kalkmadan ‘Whiplash’ı kaçırmayın

BUGÜN pazar.
Bugün mutlaka “Whiplash” adlı filmin gösterimde olduğu bir sinema salonu bulun ve kendinizi koltuğa bırakın.
Az sonra bir başyapıtla karşılaşacaksınız.

*

“Whiplash” öyle bir film ki...
-“Yeter artık, bıktık, hep aynı şeyler, hep aynı tarz” diyenlere ilaç gibi geliyor.
-Abartılı hiçbir unsura yer vermeden izleyenleri gerginliğin zirvesine ulaştırıyor.
-Bir caz öğretmeni, yeniyetme bir bateri öğrencisi ve bir caz korosuyla da “süper bir gerilim” filmine imza atılabileceğini kanıtlıyor.
-Sadece germiyor... O duygudan bu duyguya hızlı ve ani geçişlerle insanı soluksuz bırakıyor.
-Film boyunca izleyiciye en az sekiz kere ters köşe yaptırıyor.
-Hırs, başarı, azim, disiplin, iyi, mükemmel... Bunlar üzerine derin düşüncelere sevk ediyor.
-Kusursuz bir senaryo ve muhteşem oyunculuklarla göz dolduruyor.

*

Haberin Devamı

Kısacası demem o ki...
1985 doğumlu genç bir yönetmenin elinden çıkma bu ilk filmi mutlaka izleyin.
İzledikten sonra bana teşekkür etme ihtiyacı duyacağınızdan adım gibi eminim.
Çekinmeyin!
Gönderin teşekkür mesajlarınızı mail adresime.
(Kısa yazın ama.)


CHP bir şaka ama ona ne kadar gülebiliriz


ŞU işe bakın:
Dört eski bakan için Yüce Divan oylaması yapılıyor.
AK Parti’den 50’yi aşkın fire çıkıyor.
Fakat içi karışan parti CHP oluyor.
CHP’den bir milletvekili istifa ediyor.

*

“Amerika Büyük Bir Şaka, Sevgili Frank, Ama Ona Ne Kadar Gülebiliriz?” adlı bir kitabı vardı Enis Batur’un...
Enis Batur’a şöyle seslenmek isterim:
Asıl kocaman bir şaka olan CHP’dir sevgili Enis Batur, ama ona ne kadar gülebiliriz?

Yazarın Tüm Yazıları