Yeni Şafak’ta var bir tetikçi

YENİ Şafak gazetesinde yazan Cem Küçük diye biri var.

Haberin Devamı

*

Bu şahıs, 28 Şubat döneminde generallerin yaptığının bin beterini yapıyor.
-Tehdit bunda.
-Şantaj bunda.
-Hedef gösterme bunda.
-“Ben devlet adına konuşuyorum” havası basmak bunda.
-Her türlü manipülasyon bunda.
-Gazetecilere gözdağı vermek bunda...
-Tetikçilik bunda.
-Fişleme bunda.

*

Yeni dönemin bu “tetikçibaşısı”na göre...
-Ben bir gazeteci olarak Hüseyin Gülerce ile röportaj yapınca... Devlete biat etmiş oluyorum.
-Ben bir gazeteci olarak Ekrem Dumanlı ile röportaj yapınca... Devlete biat etmekten vazgeçmiş oluyorum.
Biz gazetecilik yapmaya çalıştıkça...
Bu adam şantajının dozunu arttırmakta...

*

Haberin Devamı

Önce diyor ki:
Ahmet Hakan bu yıl tasfiye edilecek.
Sonra süreyi uzatıyor:
Ahmet Hakan 2015’te tasfiye edilecek.

*

Ama sadece “tasfiye” diyor.
Tasfiye işleminin nasıl, hangi yolla gerçekleşeceğini yazmıyor?
-Kafamıza mı sıktıracak?
-Gözaltında mı kaybettirecek?
-Bir arabanın altında mı kalacağız?
-Evimize uyuşturucu mu koyacak?
-Devlet gücüyle bizi işten mi attıracak?
Belli değil.

*

Bir fikir yok yazdıklarında.
Sadece ve sadece tehdit var, şantaj var, tetikçilik var, hedef gösterme var.

*

Bu şahıs...
-Ben Cemaat’i eleştirince... Bana devlet adına “aferin” çekiyor.
-Ben Hükümeti eleştirince... Bana yine devlet adına “tehdit” çekiyor.

*

Görmezden geldikçe, “ciddiye almayalım” dedikçe, “değmez” dedikçe...
Daha da çığırından çıkıyor.
“Dayamışım sırtımı devleti yönetenlere/Herkesleri tehdit ederim, hedef gösteririm” edasıyla...
Hukukun asgarisinin bulunduğu herhangi bir devlette bile yapılmaması gereken ne varsa yapmaya devam ediyor.

*

Haberin Devamı

Buradan devletimizi idare edenlere soruyorum...
Başbakan’a, Bakanlara, Genelkurmay Başkanı’na, MİT’e, Emniyet’e soruyorum:
-Bu Cem Küçük denilen şahıs, sizin gizli görevliniz midir?
-Bu şahıs, sırtını size mi dayamıştır?
-Siz bu şahsa “köşe yazarı” görünümünde “gizli görev” mi verdiniz?
-Siz bu şahsa “devlete biat edenler” ve “devlete biat etmeyenler” diye fişleme yapma vazifesi mi verdiniz?
-Bu şahıs sizin adınıza mı şantaj yapmaktadır?
-Bu şahıs sağa sola tehditler savurma cüretini sizden mi almaktadır?
-Bu şahıs sizin adınıza mı konuşmaktadır?
-Yoksa sizin adınıza konuşuyormuş pozlarına mı girmektedir?

*

Devletimizi yönetenler bu soruya cevap vermelidir.
Eğer suskun kalınırsa ve bir cevap verilmezse...
Bu Cem Küçük denilen “Susurlukçu bozuntusu” adam, bir süre sonra devlet adına tehditler, şantajlar savurmayı bırakıp devlet adına cinayetler işlemeye bile cüret edebilir. Devletimiz için en büyük tehlike de işte bu olur.

Haberin Devamı

İmam hatip ve özgüven


BU
konuda üç şey söyleyeceğim:

*

-BİR: Geçmişte imam hatiplilere ayrımcılıklar yapıldığını düşünen bir insan, bunu bir eziklik olarak yaşamaya devam etmemeli, bunu aşmalı ve özgüven sahibi olmalı. Geçmişte yaşadığı acı tecrübe ona sadece ve sadece “her türlü ayrımcılığa karşı çıkma” fikrini aşılamalı... Mesela “imam hatipli” olmak, bir ayrıcalık konusu haline getirilmemeli.

*

-İKİ: Sürekli olarak “Bize ölü yıkayıcı diyordunuz, ne oldu? Bakın... İmam hatipli cumhurbaşkanı oldu, imam hatipli başbakan oldu” demek, güvensiz bir ruh haline işaret eder. Hep bir kendini ispat çabası... Hep bir didişme hali... Hep bir aşılamamış kompleks durumu.

*

Haberin Devamı

-ÜÇ: Bütün bunlardan ne çıkar? Ayrımcılık çıkar... Ama karşı ayrımcılık... Geçmişte ayrımcılık yapanlara karşı ayrımcılık çıkar. İmam hatiplere karşı ayrımcılıktan, imam hatipler dışında kalanlara yapılan ayrımcılığa savrulma çıkar. İmam hatiplere yapılan ayrımcılık nasıl kimseyi durduramadıysa... Bu ayrımcılık da kimseyi durduramaz. Yani bu türden bir ayrımcılıkla açılan alanları korumak mümkün değildir.

Müslüman’ın Müslüman’a Müslümanlık propagandası



ESKİDEN...
“Türk’ün Türk’e Türklük propagandası”
vardı.

*

Ne deniliyordu?
-Türk milleti çalışkandır.
-Türk milleti zekidir.
-Yeryüzündeki bütün medeniyetleri Türkler kurmuştur.
-Türk öndedir, Türk ileridir.

*

Haberin Devamı

Bu abartılı özgüven propagandasının anlaşılır tarafları vardı.
Düşünün: Birinci Dünya Savaşı kaybedilmiş, yenilgi üstüne yenilgi gelmiş, ardından da yeni bir ulus inşası söz konusu olmuş.

*

Bu açıdan...
O dönem için abartılı özgüven pompalaması anlaşılır bir şey.
Ama bununla yol alınamaz.
Bununla yol alınmaya kalkıldığında elde sadece “kof bir övünmecilik” kalır.
Nitekim öyle de olmuştur.
O propagandadan elimizde sadece “kof bir övünmecilik” kalmıştır.

*

Şimdi bu maceranın bir benzeri Müslümanlık üzerinden yaşanıyor.
Müslüman âleminin içine düştüğü duruma baktığımızda...
Müslümanlık adına abartılı bir özgüven pompalamasına girişmenin çok anlaşılır tarafları var.
Ama bununla da yol alınamaz.
Çünkü içi boş bir özgüven inşasına girişmenin sonucu büyük bir hayal kırıklığı olacaktır.

*

Yapılması gereken şey, gerçekten özgüvenli olmaktır.
Gerçekten özgüvenli olmak ise...
-Kendi kendini övmekten kaçınmakla mümkün olur.
-Kendini övmeye hiç ihtiyaç duymamakla mümkün olur.
-Kendi propagandanı yapmaya tenezzül etmemekle mümkün olur.
-Mesnetsiz iddialarla ortaya çıkmamakla mümkün olur.

*

Kısacası işin sırrı şu üç kelimededir:
Bırak başkaları övsün.

Yazarın Tüm Yazıları