Türkiye hiç bu denli bölünmemişti

Haberin Devamı

Türkiye hiç bu denli bölünmemişti

TÜRKİYE nereye gidiyor? Kaygı verici bir yere mi?
GENCO ERKAL:
Evet...


*


Hangi açıdan kaygı verici?
GENCO ERKAL:
İnanılmaz bir bölünme içindeyiz. Türkiye’nin hiç bu kadar bıçakla kesilmiş gibi bölündüğünü hatırlamıyorum. İnanılmaz bir bölünme. İktidardakiler bundan besleniyor ve devamlı olarak bir tarafı itiyor. Kendi taraftarlarını bir arada tutmak için devamlı bir saldırı halinde.


*


Bir sanatçı olarak bu durum sizi nasıl etkiliyor?
GENCO ERKAL:
Moral sıfır. Sabah gazeteyi alıp okuduğum zaman “Hay Allah, böyle bir ülkede mi yaşayacaktık” diyorum. Moralim çok bozuk.


*


Bu iktidarın yükselişinde ‘din’ teması belirleyici bir rol oynadı. Bu mudur sizi rahatsız eden?
GENCO ERKAL:
Benim metafizik dünya ile bir ilgim yok. Buna rağmen beni rahatsız eden din değil. Din rahatsız etmez. Niye etsin? Beni rahatsız eden dinin kullanılması. Dinin bir takım pisliklerin örtüsü olarak kullanılması.

Haberin Devamı


‘Kürt’ sözcüğü geçtiği için sansürlenen oyun

GENCO Erkal bir sansür öyküsünü anlatıyor:


*


-12 Eylül dönemiydi. Sansürün korkunç boyutlarda olduğu bir dönem.
-Yaşar Kemal’in “Ağrı Dağı Efsanesi”ni oynamak istiyoruz.
-Oyunda dönemin yönetimini rahatsız edici bir unsur yok.
-Sadece birkaç yerde “Kürt Beyleri” sözü geçiyor.
-Sansür kurulu, oyun metnini inceleyip “Kürt Beyleri” sözünün üstünü kırmızıyla çizdiler.
-“Kürt Beyleri sözü bu oyunda geçemez” dediler.

Genco Erkal’ın hususiyetleri



Türkiye hiç bu denli bölünmemişti

-ÇOK kibar biri.
-İçten ama mesafeli.
-Yıllarca tanışık olsak da hep “Ahmet Bey” diye hitap edecekmiş gibi... En azından böyle bir izlenim veriyor.
-İşine odaklanmışlardan.
-Ağzında şeker varmış gibi konuşuyor.
-Ses tonunu işittiğiniz anda... Aklınıza hemen bir Nâzım Hikmet şiiri geliveriyor.
-İnsanda saygı uyandırıyor.
-“Sahnede devleşiyor” diye bir klişe vardır ya... İşte bu klişe ona pek uyuyor.
-Ama sahne dışında da bir dev o... En azından karşısında bıraktığı etki böyle.
-Politikaya meraklı.
-Şöyle bir şey telkin ediyor duruşu ve tavrıyla: Benimle uzun, upuzun politik münakaşalar yapın, pişman olmazsınız.
-Tiyatrocular için şöyle bir önyargı vardır: Hep ağlıyorlar, hep ağlaşıyorlar, hep “seyircisiz kaldık anne” diye yakınıyorlar.
-Genco Erkal ağlamayan, ağlaşmayan ve yakınmayanlardan.
-Hatta git gide seyircisinin daha da gençleştiğini düşünüyor ve bundan mutluluk duyuyor.
-Geçmişi hayırla yad ediyor. Hele 1960 ile 1970 arasındaki “politik tiyatronun altın çağ”ını unutamıyor.
-Ama geçmişe takılıp kalmış bir tiyatrocu değil Genco Erkal... Gözü hep gelecekte.
-Yaşı yok. Yaşsızlardan.

Haberin Devamı

Tiyatro öldü mü?


Türkiye hiç bu denli bölünmemişti

“TİYATRO öldü diyenler var” dedim Genco Erkal’a...
“Biliyorum” dedi.
Ardından da ekledi:
“Siz de böyle diyenlerdensiniz.”
Hafiften mahcup oldum.
Kem küm ettim.
Ama yine de sordum:
“Öldü mü gerçekten?”
Cevap verdi:


*


-Bu bir görüş, bir yaklaşım.
-Ama ben kökten tiyatrocuyum, hayatımı tiyatroya vakfettim... Bu görüşe katılmam mümkün değil.
-Ben öyle görmüyorum.
-Tiyatro insandan insana bir iletişimdir. Araya elektronik ya da mekanik aygıt girmeden yapılan bir iletişim...
-Bu bambaşka bir iletişim.
-İnsanlığın doğuşuyla birlikte var olmuştur tiyatro...
-Ve hep var olacaktır.

Birçok tiyatrocu sansüre razı oluyor


Türkiye hiç bu denli bölünmemişti


“BELEDİYELERİN sunduğu imkânlardan yararlanmak için sansüre razı olan tiyatrocular var”
diyor Genco Erkal.
Ve ekliyor:


*

Haberin Devamı


“Birçok tiyatrocu arkadaş, sırf belediyelerden para almak için belediyelerin istedikleri şartlara uyuyorlar. Oyun metnini değiştiriyorlar, kostümleri değiştiriyorlar, bazı sahneleri çıkarıyorlar... Rahatsız etmeyecek şekle getiriyorlar.”

Gezi’ye destek verdiğimiz için yardımı kestiler


Türkiye hiç bu denli bölünmemişti


“KESİLEN devlet yardımı” meselesi var. İşte Genco Erkal’ın bu konuda anlattıkları:


*


-Bir yıldır yardım almıyoruz. 16 tiyatroya verilen yardımı kestiler. Sırf Gezi’ye verilen destekten dolayı.
-Politik oyunlar oynamayan tiyatrolara da yaptılar bunu.
-Mesela o gece bir tweet atmışlar tiyatrodan. “Biz bu gece oynamıyoruz, hep beraber Gezi’ye gideceğiz” diye... Halbuki seyirci yokmuş, on beş-yirmi kişi gelmiş. Bari erkeklik bizde kalsın diye “Gezi’ye gidiyoruz, oyunu iptal ettik” demişler. Bunların da parasını kestiler.
-Yardım almadan olmaz mı? Tabii ki olur. Yeter ki seyirci gelsin, salon dolsun. Biz kendi kendimize yeteriz, ayakta dururuz.

Haberin Devamı

Bizim türbanlı izleyicilerimiz de var

GENCO Erkal’ın oyunlarını kimler izliyor” diye sordum. İşte cevap:


*


-Bizi hep aynı dünya görüşüne sahip insanlar izlemiyor.
-Mesela türbanlı hanımlar da geliyor. Merak ediyorlar herhalde.
-Ama ne kadarı yandaştır, bilmiyorum.
-Onların da bizim tarafa daha yakın olduklarını düşünüyorum.


Genç oyuncuları pek beğeniyorum

GENÇ oyuncular hakkında ne düşünüyorsunuz?
GENCO ERKAL: Pek beğeniyorum.


*


İzler misiniz gençleri?
GENCO ERKAL:
Beyoğlu’nun arka sokaklarındaki küçük tiyatrolarına giderim. Tiyatrolarına destek oluyorum. Yeni salon açılacağı zaman beni çağırıyorlar, gidip açılışlarını yapıyorum. Para almadan oyun oynuyorum.


*

Haberin Devamı


Hangi yönlerini daha çok beğeniyorsunuz?
GENCO ERKAL:
Oyunculuk yeteneklerini beğeniyorum. Çok iyiler. Ancak bizde yönetmenlik ve metin yazarlığı zayıf.

Genco Erkal ve sinema

GENCO Erkal sinemada da çok büyük bir oyuncu.
Şu ana kadar rol aldığı filmler şunlar:
-Hakkâri’de Bir Mevsim
-At
-Faize Hücum
-Camdan Kalp
-Pazar/Bir Ticaret Masalı.
-Prensesin Uykusu


*


“Sinemaya mesafeli misiniz? Neden bu kadar az filmde rol aldınız?” diye sordum.
İşte Genco Erkal’ın cevabı:


*


“Tiyatroda bütün ipler, dizginler benim elimde. Oyunu ben seçiyorum. Her şeyini ben yapıyorum. Ama sinema öyle değil. Sinemada bir yönetmen olacak, bir yapımcı olacak, rolü onlar belirleyecekler, yönetmeni gözüm tutacak, senaryoyu beğeneceğim... Zor iş yani. İçime sinmesi gerekir. Yoksa sinemaya bayılırım.”

Tiyatroyla devrim yapılmaz

“TİYATROYU fazla abartmayalım” diyen bir tiyatrocu Genco Erkal...
İşte bu konuda söyledikleri:


*


-Gençliğimizde tiyatronun her şeyi halledeceğini düşünüyorduk. Tiyatroyla devrim yapabileceğimizi düşünüyorduk.
-Şimdi dönüp baktığımda bu yaklaşımımıza hayret ediyorum.
-Tiyatronun gücü nedir? Türkiye’deki tiyatrocu sayısı kaçtır? Bir milyon bile değildir.
-Artık şöyle düşünüyorum: Tiyatro insanları güzel şeyler düşünmeye yönlendirebilir, aydınlanmalarına katkıda bulunabilir, kafalarda bazı soru işaretleri uyandırabilir.
-Yani çok abartmamak lazım.

Genco Erkal’ın dört favori yazarı

1. NÂZIM HİKMET:
Şiirlerinden oyunlar yaptı. Yıllarca sahneledi. “Nâzım Hikmet şiirlerini en güzel okuyan sanatçı” unvanı onda.


*


2. BERTOLT BRECHT:
Kafkas Tebeşir Dairesi, Bay Puntila ile Uşağı Matti, Arturo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi... Sahneye koyduğu Brecht oyunlarından sadece üçü...
3. AZİZ NESİN:
Yazarın öykü, şiir, masal ve taşlamalarından “Nereye Gidiyoruz” adlı tek kişilik bir oyunu sahneledi. Bu oyun büyük ilgi gördü.


*


4. GOGOL:
Genco Erkal’ın Bir Delinin Hatıra Defteri’ni döne döne yeniden sahnelemesi Gogol’e duyduğu hayranlığın bir tezahürü.


Dört ayrı versiyonla ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’

-BİRİNCİ VERSİYON: Genco Erkal 1965 yılında bu oyunu sahneye koymuş. Meddah geleneğini saymazsak Türkiye’de oynanan ilk tek kişilik oyun bu... Gogol’ün kitabından uyarlanan oyunun bu versiyonunda daha çok psikolojik öğeler ağır basmış. Genco Erkal, oyunu sahneye koymadan önce akıl hastanelerinde gözlemler yapmış.


*


-İKİNCİ VERSİYON: Yıl: 1968... Solun yükselişte olduğu bir dönem... Genco Erkal, “Bir Delinin Hatıra Defteri”ni yeniden sahneye koymuş. Ama bu kez Brecht’çi bir yorumla... Ezilmişlik, yoksulluk öne çıkmış... Dokuzuncu dereceden memurun, bürokrasi çarkları arasında ezilmesi işlenmiş.


*


-ÜÇÜNCÜ VERSİYON: Yıl: 1993... Genco Erkal, 1993’teki yoruma “tiyatrocu yorumu” diyor. Oyunun kahramanını bir tiyatrocu olarak kurgulamış. Kendi dünyasını yaratan bir tiyatrocu... Sahiden mi delirdiği, yoksa bir delirme oyunu mu yaptığı belli olmayan bir tiyatrocu...


*


-DÖRDÜNCÜ VERSİYON: Ve yıl 2014... Genco Erkal, 50 yıl sonra Harbiye’deki Kenter Tiyatrosu’nda aynı oyunu yeniden sahneye koydu. Bu kez ilk üç versiyonun bir karışımı olarak yorumluyor... Son versiyon için şunu söyleyebiliriz: Hem oyun hem de oyuncu en olgun haliyle karşınızda.

Yazarın Tüm Yazıları