Sultanahmet patlaması serbest çağrışımları

İNSANIN ilk aklına gelenin “eyvah, turizm” olması ne feci bir şey...

Haberin Devamı

İnsanlıktan çıkmışız vallahi.


*


-Yayın yasağı getirme konusunda epeyce ustalaştık. Dünyanın en hızlı ve en dinamik yayın yasağı getiren ülkesiyiz.


*


-Fransa’da meydana gelen kanlı olayların ardından bizim Cumhurbaşkanı, Fransa’ya dönüp “Bu saldırıları önceden haber alıp niye önlemediniz, sizin istihbarat çalışmıyor mu?” demişti. Şimdi Fransızlar, dönüp bizim Cumhurbaşkanımıza aynı şeyi söyleseler ne olacak?


*


-“Bir canlı bomba daha varmış” şeklinde bir tevatürün anında tüm İstanbul’a yayılması kaç puan? Hatta annemin ta Silivri’den arayıp “Aman kalabalık yerlerden uzak dur” demesi kaç puan? Yoksa yayın yasakları bu tür fısıltılara kulak kabartılmasına mı yol açıyor?


*


-Söz konusu Fransa’daki saldırılar olduğunda kanlı görüntülerin yayınlanmaması konusunda süper duyarlı olan Avrupa medyasının, söz konusu Sultanahmet olduğunda sıfır duyarlılık göstermesi... Mide bulandırıcı değil mi?


*

Haberin Devamı


-Dönüp dolaşıp hep aynı cümleyi kuruyoruz: Biz bu Suriye işine bu denli dalmayacaktık arkadaş.


*


-Olayları Türkiye medyasından değil de İngiliz’in, Fransız’ın, Alman’ın medyasından takip etmek... Aynı 12 Eylül gibi... Acayip değil mi?


*


-Ne çok düşmanımız var! Ne çok ülkeyle papaz olduk! Ne çok paravan ve kiralık örgütün ateş hattına girdik! Ne çok çözümsüzlüğün tam odak noktasındayız! Ödediğimiz bedel, biraz da bunların bedeli değil mi?

 


Yeni anayasa gelecek, dertler bitecek mi?

 

-EN tepedekiler bile “Bu anayasa bize dar geliyor” diye uymazsa...
-Bir numara bile fiili durumdan söz ederse...
-Mevcut anayasada öngörülen özgürlükler bile kimse tarafından dikkate alınmazsa...
-Mevcut anayasada var olan “Basın hürdür, sansür edilemez” cümlesi, sadece lafta kalmışsa...
-Mevcut anayasada var olan “Yargı tarafsız ve bağımsızdır, kuvvetler ayrılığı vardır” cümleleri, kimse tarafından dikkate alınmazsa...
Siz bu ülkeye...
Dünyanın en şahane, en mükemmel, en harika anayasasını getirseniz ne olacak ki?

 

 

Haberin Devamı

Bu CHP’liye dikkat: Engin Altay

 

 

ENGİN Altay... Partinin tam göbeğinde... Grup Başkan Vekili...
Müthiş özeleştiriler yapıyor.


*


-“Dinsiz parti algısını biraz da biz besledik” diyor. Örnek olarak başörtüsü karşısında geçmişte sergiledikleri tavrı gösteriyor.
-“Darbeci parti algısını biraz da biz besledik” diyor. Örnek olarak 12 Mart’a, 12 Eylül’e şiddetle itiraz ederken 27 Mayıs ve 28 Şubat karşısında aynı tavrı koymamalarını gösteriyor.
-“Devletçi parti gibi olduk” diyor. Ardından da ekliyor: “60 küsur yıldır iktidar olmadığımız halde devletin sahibi bizmiş gibi davrandık” diyor.
-Ardından da ekliyor: “Cumhuriyet’i hepimiz kurduk. Cumhuriyet’i kuran partiyiz diye hava atmayı bırakmalıyız”
-Ve en sonunda haykırıyor: “Bu Kurultay bir fırsattır. Bütün bunları tartışmalıyız... Bir çıkış yolu bulmalıyız.”


*

Haberin Devamı


Parti yönetiminin tam göbeğinde yer alıp da bu denli açıksözlü, bu denli çarpıcı, bu denli doğrudan, bu denli cesur açıklamalara ilk kez rastlıyorum.
Ve bundan böyle Engin Altay’a dikkat kesilelim diyorum.

 

Sultanahmet patlaması serbest çağrışımları

 


İskoçya kaçamağında okuduğum kitaplar

 

 

-DÖN KARDEŞİM: Gazeteci Mustafa Mutlu’nun bu kitabını epeydir okumak istiyordum. Okuyunca karar verdim: Mustafa Mutlu çok naif, çok kendinden emin, çok kırılgan biri. (Kaynak Yayınları)


*


-NASİPSE ADAYIZ: Ercan Kesal’dan sosyal demokrat bir partiden İstanbul’un bir ilçesinin belediye başkanlığına aday adayı olan bir adamın romanı... Öyle eğlenceli, öyle manidar, öyle trajik, öyle yerli, öyle tanıdık bir roman ki bu... Mıh gibi çakılıyor beyninize... Su gibi akıp gitmesi, olağanüstü ironisi falan ise cabası. (İletişim Yayınları)


*

Haberin Devamı


-AKLIMDAN BAŞKA SİLAHIM YOK Kİ: Meşhur YÖK başkanlarından Kemal Gürüz’ün anıları... Daha doğrusu içinde özeleştirilerin de yer aldığı bir müdafaaname... Bazı satırlarına itiraz ederek okudum... İlginç bir kitap. (Ka Kitap)


*


-BİR DİZİ FİLM: Hidayet Karaca... Samanyolu televizyonunun genel müdürü... Bir yılı aşkındır tutuklu... Silivri’de... Ben kitabı “Hapisteki bir Cemaatçi, kendisini nasıl ayakta tutabiliyor” sorusuna cevap bulmak için okudum. Kitabı bitirdiğimde aradığım cevabı kısmen de olsa bulabildim. (Ufuk Yayınları)


*


-IŞİD’İN ELİNDE 40 GÜN: Gazeteci Bünyamin Aygün, IŞİD’in eline esir düşmüştü. 40 günlük esaretin çok çarpıcı belgeseli bu kitap... Aygün, öyle etkileyici anlatmış ki esareti... Kitap bitince insan kendisini 40 gün IŞİD’in elinde kalmış gibi hissediyor. (Doğan Kitap)

 


*******

Haberin Devamı


Bu hafta yok ama haftaya çarşamba bu köşede olacak.

Yazarın Tüm Yazıları