Polemikçilik açısından Erdoğan ile Davutoğlu

KİM ne derse desin...

Haberin Devamı

Polemikçilik açısından...
Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu’ndan en az 40 kat üstündür.

*

Alın size küçük bir örnek.

*

Erdoğan ta 5 yıl önce CHP’nin önüne “Dersim” adlı bir bomba bıraktı.
O bomba, CHP’nin içinde hâlâ belirli aralıklarla patlıyor.
O kadar işe yaradı ki bu “Dersim” meselesi, Erdoğan’dan sonra Ahmet Davutoğlu bile ekmeğini yedi, yiyor.

*

Neden böyle oldu?
Çünkü Erdoğan Dersim meselesinin, CHP’nin “yumuşak karnı” olduğunu fark etmişti.
O nedenle...
“Ben özür diliyorum, hadi sen de özür dile” diyerek Kemal Kılıçdaroğlu’nu sıkıştırdı.
Meydan okudu.
Rest çekti.
Ve golü attı.
CHP, hâlâ bu golü çıkaramıyor.

*

Gelelim Başbakan Davutoğlu’na...

*

Erdoğan’ın meydan okumasına özenen Davutoğlu, “Dersim” üzerinden MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi sıkıştırmak istedi.
Dedi ki:
“Ey Bahçeli...
Sen Dersim konusundaki görüşlerini Dersim’de söyleyebilir misin? Dersim’e gidebilir misin?”

*

Devlet Bahçeli bu resti hemen gördü.
“Gidiyorum Tunceli’ye” dedi.
Gitti de...
Polis eşliğinde de olsa, bindirilmiş kıtalarla da olsa, Dersimlilerin tepki gösterileriyle karşılaşmış olsa da, sırtını Valilik binasına vermiş de olsa...
Gitti ve görüşlerini açıkladı.
Yani Davutoğlu’nun meydan okumasına bir karşılık vermiş oldu.

*

Sonuçta akılda kalan şudur:
Davutoğlu “Gidemezsin” dedi.
Bahçeli “Aha da gittim” diye karşılık vermiş oldu.

*

Polemik yapmak, rest çekmek, meydan okumak...
Beğenin ya da beğenmeyin...
Bunlar Tayyip Erdoğan’ın iyi yaptığı işlerdir.
Ahmet Davutoğlu ise bu alanın süper acemisidir.

*

Başbakan Ahmet Davutoğlu, başkalarının ustalık alanlarına özenip onları taklit ederek başarısız olmak yerine...
Kendi özgün alanlarını oluşturup o alanlarda şampiyon olmayı denemelidir.

Haberin Devamı

Birikmiş CD’leri ne yapmalı

BİR zamanların teyp kasetlerine dönen evdeki birikmiş CD’ler için “Ne yapmalıyım, bilmem ki” diye sormuştum.
Yağmur gibi yağdı cevaplar.

*

Gelen cevapların bazılarını kısaltarak aktarıyorum.
Dağıt bence... (İsa Oflas)
Harddisklere kaydet... (Süha Nizamoğlu)
Sen bana CD gönder, ben sana kitap... (Hüseyin Yılmaz)
Kutularını çıkar, az yer kaplamalarını sağla ve sakla. (Evren Kar)
Ben saklıyorum, sen de sakla. (Arzu Aykut)
Sakın atma. Emekli olup bir Ege kasabasına yerleştiğinde lazım olur. (Binnur Okumuş)
Biz İzmit’te CD’leri kargaları korkutmak için çınar ağaçlarına asıyoruz. Sen de öyle yap. (Nurettin Kolaylı)
Plaklardan sonra en iyi kayıt medyası CD’lerdir. Ama sen buna rağmen elden çıkarmak istersen kamyonla dayanırım evinin kapısına. (Gökhan Cengiz)
İçeriklerine göre arşiv meraklılarına dağıtabilirsin. (Semiha Senem Çelik)
At gitsin Ahmet Hakan, at gitsin. Evde fazladan her eşya müzelik olmuş demektir. (Günseli Tuba Kabakçı)
Manevi değeri olanları sakla, geri kalanını at. (Hüsnü Engür)
Ben de ne yapacağımı bilmiyorum. Parlak bir öneri gelirse bana da iletir misin? (Didem Büyükdağ)
İyi bir CD dolabı yaptırıp içine yerleştir. (Anıl Ergin)
Tutma o CD’leri evinde. Maazallah bir polis baskınında kumpasa kurban gidersin. (Görkem Türkel)
Ben Michael Jackson ile Madonna’nın masmavi kasetlerini bile atmadım. Sen de atma. (James Watt)
Hepsini topla bir yere ve ateşe ver. Hep böyle efendilikle nereye kadar? (Edebiyat Blog)

*

Yağmur gibi yağan bunlar ve benzeri önerilerin ardından... “En iyisi bırakayım da dağınık kalsın” dedim.

Haberin Devamı

Buna da darbe derler mi acaba?


YÜZDE
10 seçim barajı, 12 Eylül rejiminin getirdiği antidemokratik bir uygulamadır.

*

AK Parti iktidarı, darbecilerin geliştirdiği bu antidemokratik uygulamayı değiştirmedi, özenle korudu.

*

Ve bu uygulama şimdi Anayasa Mahkemesi’nin gündeminde.
Anayasa Mahkemesi, bu uygulamayı ortadan kaldırabilir.

*

Böyle bir gelişme olursa...
İktidar ne der acaba?

*

Darbecilerin getirdiği antidemokratik uygulamanın ortadan kaldırılmasına da...
“Bu bir darbe girişimidir” der mi acaba?

Bir halifemiz olsaydı

BİR halifemiz olsaydı...
Çok zengin ama çok zengin olmasına rağmen...
“Semboller önemlidir” diyerek...
Milyon dolarlık zırhlı bir araca binmek yerine... Ancak orta alt sınıfların bindiği uyduruk bir otomobile mi binerdi?

*

Yoksa...
Uçaklar, saraylar, debdebeler, şatafatlar içinde mi yaşardı?

*

Bu soruya “tabii ki debdebe, tabii ki saray, tabii ki şatafat, tabii ki uçaklar, tabii ki zırhlı özel araçlar” diye yanıt verebiliyorum.
Ne acı değil mi?

Haberin Devamı



Ağaçları kesen CHP’li belediyeyi kim eleştiremez

KENDİ partisinin belediyesi ağacı acımadan kestiğinde arazi olanlar eleştiremez.

*

Ağaç kesme olayına sadece ve sadece “hep bizim parti kesmiyor, aha sizin parti de kesiyor” perspektifinden yaklaşanlar eleştiremez.

*

İktidarlarının kısa ve yakın tarihleri, acımasızca kesilmiş ağaçların içli iniltileriyle dolu olanlar eleştiremez.

*

Kendi kestikleri ağaçları görmezden gelip başkasının kestiği ağaçlar üzerinden lügat paralayanlar eleştiremez.

*

Yırca’da katledilen zeytin ağaçlarıyla ilgili tek bir kelime etmeyip Yalova’da kesilen ağaçlarla ilgili nutuklar derleyenler eleştiremez.

*

Derdi kesilen ağaçlar olmayanlar, kesilen ağaçlara zerre kadar içi yanmayanlar, olayı sadece karşı çıktığı partiye gol atma imkânı olarak görenler eleştiremez.

Yazarın Tüm Yazıları