O gözlük parasını al da başına çal

ÖNCEKİ gün evime PTT aracılığıyla bir zarf geldi.

Haberin Devamı

Açtım baktım:

 

Zarfın içinde 500 lira.

 


*

 


Bana saldırmaları için parayla tutulmuş heriflerden birinin avukatı göndermiş parayı.

 


Dört kişi üzerime çullanarak saldırdıklarında gözlüğümü de kırmışlardı ya...

 


O gözlüğün parasıymış bu.


*


Mahkemede, “Biz o kadar da alçak değiliz Hâkim Beyciğim... Öyle ki adamın kırılan gözlüğünün parasını bile kendisine ödedik” diyerek yaltaklanmak için gönderiyorlar bu parayı.

 


Sırf bu maksatla...

 

Haberin Devamı


Kiralandıkları paranın 500 liracığına kıymışlar yani.

 


*

 


Tabii anında parayı verdim avukatım Aslı’ya...

 


Ve şöyle dedim:

 


“Lütfen şunu gayet hukuki bir yolla muhataplarının kafasına kafasına çarpar mısın?”

 

 

 

Fuat Avni’nin çaptan düşüşü

 

 

EPEYDİR sesi soluğu çıkmıyordu.

 


Nihayet kafayı çıkardı.

 


*

 


Fakat o da ne?

 


Bilgi akışı kesilmiş olacak ki... Sade suya tirit bilgileri, müthiş bir sırrı açıklıyormuş gibi yazmış.

 


“Erdoğan ile Davutoğlu arasında müthiş çekişme var” gibi Ankara’da çocukların bile çoktan eskittiği bir konuya dalmış.

 

Haberin Devamı


İmla kuralları gitmiş, üslup kaymış, şanzıman dağılmış.

 


*

 


Kısacası...

 


Bir çaptan düşüş ki...

 


Öyle böyle değil.

 

 


Adamın gözü neden hep başkasının gazetesinde?

 

 


BENİM gazetemde yazıp çizen herhangi biri, her Allah’ın günü...

 


Başkasının gazetesinin kulislerini...

 


Başkasının gazetesinde alınan maaşları...

 


Başkasının gazetesinde atılan başlıkları...

 


Başkasının gazetesinde yazılan yazıları...

 


Konu etse...

 


Anında “Hop” derim.

 


*

 


Ardından da şunları sorarım:

 


Senin gözün niye hep başkasının gazetesinde ki?

 


Sen niye hep başkasının gazetesini yazıyorsun ki?

 


Başkasının gazetesi, senin yazdığı gazeteyi zerre kadar takmazken...

 

Sen niye başkasının gazetesini hayattaki tek meselen haline getiriyorsun ki?

 

Haberin Devamı


Doğruyu söyle, yoksa sen başkasının gazetesine âşık falan mısın ki?

 

O gözlük parasını al da başına çal
 

 

PYD, PKK’nın kazdığı hendeğe düştü

 


ŞÖYLE düşünün:

 


PKK, Türkiye’de çatışmalı süreci başlatmasaydı.

 


Hendek, barikat işine soyunmasaydı.

 


“Bir momentum yakaladık” diye Türkiye’nin bazı kentlerini Suriye’ye çevirme ham hayalinin peşinden koşmasaydı.

 


Ne olurdu?

 


*

 


Cevap veriyorum:

 


PYD bugün Cenevre’de başaktörlerden biri olurdu.

 


Türkiye, bugünkü kadar “PYD olmaz, olmamalı” diye bastıramazdı.

 


PYD’nin Batılı müttefikleri, PYD’yi savunma konusunda bu kadar zorlanmazdı.

 


*

 


Sonuç şudur:

 


İşlevini, kazanımlarını, konjonktürel önemini abarttıkça abartan PKK, öyle şuursuz ve acemi bir siyaset izledi ki...

 

Haberin Devamı


Suriye’de bir biçimde kucağında bulduğu meşruiyeti, kendi eliyle çok fena örselemiş oldu.

 

 


Selin Sayek Böke’yi parlatma emri

 

 

AYDIN Doğan, Kemal Kılıçdaroğlu’nu çizmiş.

 


Ve bize demiş ki:

 


“Selin Sayek Böke parlatılacak.”

 


Biz de başlamışız parlatmaya.

 


*

 


Bu sefil palavrayı sıkanlar için üç ihtimal söz konusu:

 


BİR: Ya söylediklerine inanacak kadar aptallar.

 


İKİ: Ya inanmadıkları halde alçakça iftira atıyorlar.

 


ÜÇ: Ya da kendileri hep talimatla parlatmaya alışmış oldukları için başkalarının da kendileri gibi yaptıklarını sanıyorlar.

 

 


*

 


Palavrayı sıkanlar!

 


Bu üç ihtimalden birini seçebilirsiniz.

 

 


Tecavüzcüye bahane üreten de tecavüzcüdür

 

 

“NE işi varmış genç kızın o saatte dışarıda” diyenin...

 

Haberin Devamı


“Ama kadın da öyle giyinmeseymiş” diyenin...

 


“Öyle gülerse böyle olur” diyenin...

 


“O saatte eğlencede ne işi olur bir kadının” diyenin...

 


“Gecenin bir yarısı tek başına sokaklarda” diyenin...

 


Tecavüzcü sapıktan hiçbir farkı yoktur.

 

 

 


Bu satırları kim yazmış olabilir?

 

 

HENÜZ hükümet/Cemaat kapışması söz konusu değilken...

 


Bir köşe yazarı, şunları yazmış:

 


*

 


Eğer hükümetle Cemaat siyasi iktidar kavgasına girerse, Cemaat siyasi iktidarı paylaşmak isterse ben hükümeti desteklerim.

 


Hükümet, isterse MHP hükümeti olsun, benim için fark etmez.

 


Siyasi iktidara sadece siyasi aktörler, siyasi partiler talip olabilir. Siyaset dışı bir güç, siyasi iktidardan pay talep edemez.

 


Eğer Cemaat’ten birileri devlet içinde geldikleri mevkileri, o mevkinin gereklerine göre değil de Cemaat’in isteklerine göre kullanmaya kalkarsa, bu yüzden işinden olursa, onu görevden alan hükümeti desteklerim.

 


*

 


Bu satırları kim yazmış olabilir?

 


Tahmin edin bakalım.

 


*

 


NOT: Bu köşe yazarının kim olduğunu yarın bu köşede açıklayacağım.

Yazarın Tüm Yazıları