Maaşlı şarlatan arıyorsanız

Haberin Devamı

MAAŞLI şarlatan arıyorsanız...
Ağzından köpükler saçarak “İki silahım, çok sayıda mermim var” diyerek şarlatanlığın daniskasını yapan danışmanlara bakacaksınız.


*


Maaşlı şarlatan arıyorsanız...
Daha düne kadar “Tayyip Erdoğan çok tehlikeli, ülkenin ondan kurtulması lazım” derken... Bugün “Tayyip Erdoğan benim atamdır” diyen yardakçı şarlatanlara bakacaksınız.


*


Maaşlı şarlatan arıyorsanız...
“Benim Tayyip Erdoğan’a duyduğum aşk, Mevlana ile Şems’in aşkı gibidir” diyerek şarlatanlık yapan ve bunu yaptığı için de işleri açılan medya patroncuklarına bakacaksınız.


*


Maaşlı şarlatan arıyorsanız...
Resulullah’a seslenir gibi muktedire seslenen, “Anam, babam sana feda olsun ey muktedir” diyen şarlatanlara bakacaksanız.
Maaşlı şarlatan arıyorsanız...
Tetikçilik kontenjanından köşe verdiğiniz ve her gün onu bunu devlet adına “Bu devlet senin canına okuyacak” diye tehdit eden şarlatanlara bakacaksınız.


*

Haberin Devamı


Maaşlı şarlatan arıyorsanız...
Daha düne kadar “Hocaefendim, hürmetlerimi arz ederim, büyük hizmet yapıyorsunuz” diye dört dönen, aranızda arıza çıkınca da “Feto... Feto... Feto...” diye höyküren şarlatanlara bakacaksınız.


*


Maaşlı şarlatan arıyorsanız...

İktidar gazetesinden aldığı ballı maaşla yazı yazan ve muktedirin karşısına geçince “Siz baldan tatlısınız” diye yalakalık yapan şarlatanlara bakacaksınız.


*


Maaşlı şarlatan arıyorsanız...
Öpücük karşılığı değil, maaş karşılığı iktidar destekçiliği yapan, düne kadar sövdüğü iktidarın karşısında iki büklüm olan menfaatçi şarlatanlara bakacaksınız.


*


Maaşlı şarlatan arıyorsanız...
Dün biz “devlete sızan Cemaat” tehlikesine dikkat çektiğimizde... “Cemaat devlete sızmış, buna kargalar bile güler” diyen... Bugünse bize “paralelci” yaftasını vuran şarlatanlara bakacaksınız.


*


Maaşlı şarlatan arıyorsanız...
İktidarı kim eleştirirse... Onu karalayan, yaftalayan, iftiralar atan, yalan yazan, çarpıtma yapan, lakap takan, hakaret eden, operasyon çeken şarlatan medyanıza bakacaksınız.


Eğer Diyanet İşleri Başkanı

Haberin Devamı


EĞER Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, kendisine daha pahalı ve daha zırhlı bir Mercedes verme kararı alan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a...
Şöyle derse:
-Çok teşekkürler Sayın Cumhurbaşkanım.
-İnceliğiniz için çok teşekkürler.
-Devlet kesesinden de olsa cömertliğiniz için de çok teşekkürler.
-Allah razı olsun.
-Fakat ben “İbret-i âlem olsun diye Mercedes’i iade ediyorum” demiştim.
-Eğer verdiğiniz bu yeni Mercedes’i kabul edersem... O sözümü yemiş olurum.
-Kişisel olarak itibarım önemli değil ama işgal ettiğim makamın itibarı çok önemli.
-Eğer “Diyanet İşleri Başkanlığı” makamının itibarını düşünüyorsanız... Bana o aracı göndermekten vazgeçin.
-Ben araç meraklısı olmadığımı topluma gösterdim... Şimdi benden bunun tam tersini yapmamı istemeyin.
-O daha pahalı, daha zırhlı Mercedes’i lütfen bana göndermeyin.
-Hem böylece Diyanet İşleri Başkanlığı’nı daha fazla gündelik siyasi tartışmaların içine de sokmamış olursunuz.
-Unutmayın: Ben sadece sizin ve sizin gibi düşünenlerin değil, Mercedes konusunda beni eleştirenlerin de Diyanet İşleri Başkanıyım.


*

Haberin Devamı


Evet...
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Cumhurbaşkanı’na böyle derse...
Türkiye’de bu zamana kadar yapılmış en esaslı, en etkili ve en mükemmel İslami tebliğlerden birini yapmış olur.
Ve dine en uzak kişilerin bile “Allahu Ekber” diyerek haykırmalarını sağlar.


*


Seçim kendisinindir.


Ocağınıza düştüm hukukçular


CUMHURBAŞKANI’na hakaret edilmesine hukuken daha fazla ceza verilmesini ve bu konuda bir imtiyaz olmasını anlıyorum.
Çünkü Cumhurbaşkanı, devletin ve milletin birliğini temsil eden bir makam...


*


Cumhurbaşkanı’nın “vatana ihanet” dışında bir suçlamaya maruz kalamayacağını da biliyorum.
Ve şimdi sorumu soruyorum:
Devletin ve milletin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanı’nın birilerine “hakaret” içeren ifadelerde bulunması karşısında...
Bizim gibi sıradan ve hiçbir koruması olmayan vatandaşlar ne yapabilir?


*

Haberin Devamı


Ey hukukçular!
Ocağınıza düştüm.
Bana bir cevap lütfen...


Davutoğlu’na soruyorum


SAYIN Başbakan Ahmet Davutoğlu...
Miting meydanına çıktınız...
Gündeminizdeki konu:
Adana ve Mersin’de HDP binalarına yapılan saldırı idi.
Şöyle dediniz:
“O saldırılar üzerinden birden düğmeye basılmış gibi üç parti, ‘Paralel Çete’ ve Doğan medya, hep beraber suçu AK Parti’ye yüklemeye çalıştılar.”


*


Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu...

O saldırılarla ilgili olarak...
-Üç parti ne yaptı, bilmiyorum.
-“Paralel Çete” diye nitelendirdiğiniz yapı ne yaptı, bilmiyorum.
Ama Doğan Medya’nın ne yaptığını biliyorum.
Doğan Medya’nın hiçbir köşesinde...
“HDP binalarına yapılan saldırıyı AK Parti yapmıştır” denmedi.


*

Haberin Devamı


Sadece HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın bu konuda söyledikleri, Hürriyet’in iç sayfalarında haber olarak verildi, o kadar.


*


Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu...
Hürriyet ve Doğan Medya...
Bu saldırıları AK Parti yapmıştır” dememiştir.
Hakikat budur.


*


Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu...
Bu apaçık hakikate rağmen...
Neden hakikatin dışına çıkarak “Doğan Medya böyle dedi” diyorsunuz?
Bunu neden yapıyorsunuz?
Neden sadece hakikati ifade etmekle yetinmeyip hakikatin dışına çıkmaya tenezzül ediyorsunuz?


*


Neden? Neden? Neden?

Yazarın Tüm Yazıları