‘King Abdullah’ için CHP de bayağı üzülmüş

*

Şunları yazmış mektubunda:
-Ekselansları...
-Suudluların refahı için hayatını vakfetmiş değerli ağabeyiniz Kral Abdullah Bin Abdülaziz El-Suud’un vefat haberini derin bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz.
-Merhum Kral Abdullah’a Allah’tan rahmet... Size, Suud Hanedanlığı’na ve tüm Suudi Arabistan halkına başsağlığı ve sabırlar diliyor... Acınızı yürekten paylaşıyoruz.
-Cumhuriyet Halk Partisi adına bu acı gününde Suudi Arabistan’ın yanında yer aldığımızı bilmenizi isteriz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU

*

İlahi CHP...
İlahi Kemal Bey...
Bu insan hakları düşmanı, bu ifade özgürlüğü düşmanı, bu kadın hakları düşmanı, bu İngiliz hayranı, bu şatafatlar kralı adam için...
Hiçbir mecburiyetiniz bile söz konusu değilken...
Yeryüzünde hiç kimsenin aklından “Yuh olsun CHP’ye... Bir taziye mesajını bile esirgediler Yüce Kral’dan” cümlesinin geçmeyeceği bu denli net ve kesinken...
Alabildiğine işgüzarlık yaparak...
Bu taziye mesajını yolladınız ya yeni “Kral”a...
Allah bilir, siz kazara iktidara falan gelseniz...
Aynı işgüzarlıkla...
Bir günlük değil 40 günlük yas ilan edersiniz memlekette...

*

Aman Allah muhafaza...
Aman Allah muhafaza...

Tayyar ile Metiner’e övgü

ÇELİK gibi disiplin var partilerinde.
Koca bir makinenin dişlileri gibi çalışıyor parti.
Her önüne gelen konuşamıyor.
Konuşabilecekler belli.
Seçilmiş olsalar da, parlamenter olsalar da fark etmiyor.
“Konuşmayacaksın” dendiğinde konuşulmuyor.

*

İşte bu ahval ve şerait içerisinde...
Şamil Tayyar ve Mehmet Metiner’i övüyorum.

*

-Çıkıp yekten konuştukları, konuşabildikleri için.
-Kendi partililerine bile “hain” deme cüretini gösterdikleri için.
-“Hadlerini aştılar” diyen parti yetkilisine “Sen bana ayar veremezsin, bana ayar verecekler belli” diyebildikleri için... (Şamil Tayyar)
-“Hadlerini aştılar” diyen parti yetkilisine “İlle dostun gülü yaralar beni” diye bin sitem yollama cesaretini sergiledikleri için... (Mehmet Metiner)
-Yani kısacası liderlerine ve partilerine aşk ile bağlılıklarını abartmak suretiyle de olsa kendilerine çizilen çerçevenin ve çizgilerin dışına taşmayı başardıkları için...
“Sus” denilince susuverenlerin ekseriyeti teşkil ettiği bir bünyede azıcık da olsa övgüyü hak ediyorlar.

Yas tutulurken de tiyatroya gidilir

KRAL Abdullah için yas ilan edilmesine şiddetle itiraz ettiğimi belirttikten sonra konuya geçiyorum:

*

Ey “yas ilan ettik” diye tiyatroları hoyratça kapatan devlet yetkilileri!
-Tiyatroda göbek atılmaz.
-Tiyatroda vur çatlasın eğlenilmez.
-Tiyatroda haydi eller havaya yapılmaz.
-Tiyatroda dört kol çengi oynanmaz.
Yas tutarken de gidilir tiyatroya.
Yas tutarken de perdeler açılır.

*

Tiyatro bir sanattır.
Roman gibi, şiir gibi, müzik gibi, öykü gibi bir sanat...
Yas tutarken nasıl şiir okuyorsan...
Tiyatroya da gidersin.

*

Yani demem o ki...
Ortadoğu krallarından biri daha öbür dünyaya göç ettiğinde yine yas ilan etmeye kalkışırsanız...
Bari tiyatroları rahat bırakın.

Kahraman o kişidir ki

KAHRAMAN o kişidir ki...
Alacağı her türlü cezayı, başına gelecek her türlü belayı göze alarak...
Paris’in göbeğinde, Lozan’ın ortasında...
Hançeresini yırtarcasına...
“Ermeni soykırımı yoktur” diye haykırır.

*

Yine kahraman o kişidir ki...
Alacağı her türlü cezayı, başına gelecek her türlü belayı göze alarak...
İstanbul’un ortasında, Ankara’nın göbeğinde...
Hançeresini yırtarcasına...
“Ermeni soykırımı vardır” diye haykırır.

Yozgatlı hemşerilerime sitem dolu bir sesleniş

EY sürmeliler diyarının yiğit evlatları!
Ey Bozok Yaylası’nın aslanları!
Ey Yozgatlı hemşerilerim!

*

İşittim ki...
AK Parti Yozgat İl Kongresi’nde sahte yüzlük Euro’ları, bir aşiret düğününde dolar savurur gibi savurmuşsunuz ortalığa.
Önce inanmadım.
Daha doğrusu inanamadım.
Fotoğrafını gösterdiler olayın.
“Montajdır, dublajdır” diyerek yine inanmadım.
Bu sefer bin tane yeni fotoğraf çıkardılar karşıma.
Anladım ki...
Bekir Bozdağ konuşurken salmışsınız sahte Euro’ları ortalığa...

*

Ey saygıdeğer hemşerilerim!
Parti kongresinde milletin üzerine sahte Euro boca etmek de nereden çıktı yahu?
Bizim memleketin hiç yoktu böyle âdetleri?
İşin içinde benim çakamadığım bir hikmet, bir mecaz, bir gönderme mi var, yoksa bir dejerenasyon mu sardı benim içli, güzel ve yalnız Yozgat’ı mı?
Bi’ deyiverin hele yav bi’ deyiverin hele.