Kefen edebiyatına giriş

KEFEN edebiyatında bilinmesi gereken altın gerçek şudur:
“Kefenimi giydim” deyince...
Sahiden de kefenini giymiş olmuyorsun.
Sadece karşındakine “Vay be! Adamdaki mangal gibi yüreğe bak, kefenini giymiş” dedirtmiş oluyorsun.

*

Kısacası...
“Kefenimi giydim de geldim” diye haykırmanın getirisi çoktur, buna mukabil hiçbir maliyeti yoktur.

*

Üstelik...
“Kefenimi giydim” diyen biri, asla ve kata sorgulanamaz.
Hiç kimse ama hiç kimse....
“Yahu hani sen kefenini giymiştin, ne oldu o iş” diye sormaz, soramaz.
Teknik olarak soramaz.
Böyle bir soruya muhatap olmayacağın için...
Sıralı, sırasız “Kefenimi giydim” diye haykırabilirsin.

*

Hadi siyasetçiler, muhalifler, milliyetçiler, akademisyenler, sanatçılar, solcular, Demirtaşçılar, Kemalciler, Bahçeliciler, milli ittifakçılar, gazeteciler, şucular, bucular...
Siz de çıkın...
Siz de korkmadan, çekinmeden, ürkmeden...
-“Kefenimi giydim” deyin.
-Azrail gelirse “ve aleykümselam” diye karşılayacağınızı söyleyin.
-Giydiğiniz kefende dantel olmadığını vurgulayın.
-Cüppeli’nin okunmuş olduğu için hediyesini 350 liradan okuttuğu, yanmaması garantili kefenlerinden giymeye tenezzül etmediğini sözlerinize ekleyin.

*

“Kefenimi giydim, bekliyorum” demeye hazırlananlar!
Aman dikkat!
Sakın gaza gelip de yanınızda yörenizde tek bir koruma bile bulunmadığını ağzınızdan kaçırmayın.
Çünkü...
Meczubun ya da karanlık tetikçinin teki “Ulan herif korumasızmış, kefenini de giymiş, hadi indirelim şunu” deyiverir, hafazanallah!

Bugünlerde en çok işittiğim sorular

-HDP barajı geçiyor mu?
-Barajı geçiyor mu HDP?
-Geçiyor mu barajı HDP?
-Geçiyor mu? HDP? Barajı?
-Baraj? HDP? Geçiyor mu?
-Geçiyor mu?
-Barajı?
-HDP?

*

Allah aşkına yeter.
Vallahi bıktım usandım.
Başka soru sorun lütfen.

Mursi’ye desteğin samimiyet testi

MURSİ için verilen idam kararı nedeniyle...
-Sisi’nin en büyük destekçisi...
-Darbenin finansörü...
-Cuntanın abisi...
Suudi Arabistan’a tek laf etmeyenlerin...
Mursi’ye verdikleri desteğin samimiyetinden kuşku duyarım.

*

“Ey Suudi Arabistan... Ey Kral... Ey zalim Sisi’nin finansörü... Ey Mısır diktasının koruyucusu” türünden çıkışlar gelmediği müddetçe...
Bu kuşku artarak devam edecek bende.

HDP’ye saldırılarla ilgili beş şey

-BİR: Adana ve Mersin... Birbiri ardına iki bombalı saldırı... Biraz profesyonel işi gibi geldi bana...

*

-İKİ: Bu saldırılar doğrudan seçim güvenliğini hedef alıyor.

*

-ÜÇ: Failleri bulmak devletin bir numaralı görevi. Failler bulunamazsa devlet töhmet altında kalır.

*

-DÖRT: Seçim öncesi havayı sertleştiren mesajlar, bu tür saldırıların zeminini oluşturuyor.

*

-BEŞ: Bu zamana kadar HDP seçim bürolarına yapılan saldırılara sessiz kalanlar, yeni saldırıların davetçisi...

Cumhurbaşkanı’nın meydana inmesinin olası nedenleri

-“BU iş Ahmet Davutoğlu’na bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir” diye düşünmüş olabilir.

*

-Önüne hakikaten de yüzde 40’ın altını işaret eden anketler konulmuş olabilir.

*

-“Madem tarafsız olmayınca başıma bir şey gelmiyor, o zaman daha da taraflı olayım, ne olacak ki?” demiş olabilir.

AK Parti’nin seçim düsturları

-DÜŞMAN bul. Mutlaka düşmanın olsun.
-Düşman bulamıyorsan düşman yarat...
-Düşmanları bulduğun ya da yarattığın anda... Alayını birden şeytanlaştır.
-Böylece memleketi ikiye bölmüş ol: Melekler ve şeytanlar diye...
-Taraftarlarına hep şeytan ve düşman masalları anlat.
-Taraftarını korkut.
-Taraftarının sana daha çok kilitlenmesini, karşıtlarının da senden daha fazla nefret etmesini sağla.
-Karşı tarafın en küçük hatasının üzerine aban... Pireyi deve yap.
-Kendi en büyük hatanın üzerini ört... Deveyi pire yap.
-Devletin ordusu, polisi, yargısı, medyası... Kısaca her şeyi elinde olduğu halde... Tehdit altında olduğunu söyle...
-En güçlü sen olduğun halde... Hep en güçlünün düşmanlarının olduğunu söyle.
-Taraftarlarını buna inandır.

*

Bu düsturlar, tarihte kimin düsturlarına denk düşüyor bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var:
AK Parti bu düsturlarla hep seçim kazandı.
Bakalım bu sefer de
kazanacak mı?
Gel ey 8 Haziran.