‘İlle de AKP’siz olsun’ diyenlere sesleniyorum

Haberin Devamı

ÇOCUKLAR!
Biliyorum. Çok istiyorsunuz.
“İlle de AKP’siz olsun” diyorsunuz.
Ama inanın şartlar uygun değil.
Kurtarmıyor.
Teknik olarak kurtarmıyor.


*


Her şeyden önce...
AK Parti dışındaki partilerden ikisi “ateş” ile “barut” gibi.
Asla yan yana gelemiyorlar ve gelemezler.
Onlar yan yana gelemeyince de...
AK Parti’siz bir koalisyon mümkün olamıyor.


*


Yani demem o ki...
Kendinizi ufaktan da olsa AK Parti’li bir koalisyona hazırlayın.


*


AK Parti’li koalisyon” fikri sizi delirtmesin.
“AK Parti’nin tek parti hükümeti” ile “AK Parti’li koalisyon hükümeti” arasında dağlar kadar fark olacak.


*


Mesela şu tür farklar:
-AK Parti “Ben yaptım oldu” diyemeyecek... Mutlaka uzlaşma arayacak.
-Kendi ajandasını topluma dayatamayacak... Ortağının onayını alacak.
-Anayasal kural ve düzenin dışına çıkamayacak... Ortağından çekinecek.
-Meclis’ten torba yasa falan çıkaramayacak... Meclis, tam bir meclis gibi çalışacak.
-Cumhurbaşkanı, hükümetin üzerinde baskı kuramayacak... Çünkü ortak buna izin vermeyecek.
-“Biz burada devrim yapıyoruz, önümüze çıkanı deviririz” diyemeyecekler... Çünkü ortak, “Ne devrimi yav” diye soracak?
-Bütün kurumların ele geçirilmesinden kaynaklanan kibir örselenecek... Çünkü kibrin düşmanı olan paylaşım devreye girecek.
-Epey bir süredir unuttuğumuz “uzlaşma”nın tatlı ve çekici kokusu burnumuza dolacak. Çünkü uzlaşmasız iş yapılamayacak.
-Ödünler verilecek... Bir adım bu taraf atacak, bir adım öbür taraf atacak... Ve böylece cepheleşme denilen bela esaslı bir darbe alacak.
-Restorasyon başlayacak... Yargıda, bürokraside, devlette... Çiviler yeniden çakılacak...
-Maceracı dış politikaya son verilecek... En azından maceraya atılmadan önce ortağın ikna edilmesi gerekecek.


*

Haberin Devamı


Bunlar Türkiye’nin son birkaç yıldır içine sürüklenmiş olduğu uçurum hesaba katılırsa...
Muazzam kazanımlardır.


*


Yani demem o ki...
AK Parti’siz koalisyon imkânsız.
AK Parti’li koalisyon ise... Felaket falan değil.
Ne felaketi yahu!
Biraz ince düşünülürse...
Kurtuluş, kurtuluş.

Haberin Devamı


Ne oldu ona?


-BİR “başkanlık sistemi” vardı. Ne oldu ona?


*


-Bir “Tek başıma iktidar olamazsam istifa ederim” vardı. Ne oldu ona?


*


-Bir “çözüm süreci” vardı. Ne oldu ona?


*


-Bir “emekliye dini bayramlarda çifte ikramiye” vardı. Ne oldu ona?


*


-Bir “verin dört yüzü, bu iş huzur içinde çözülsün” vardı. Ne oldu ona?


*


-Bir Ali Taran vardı. Ne oldu ona?

Son günlerde sık işittiğim sorular

-MELİH’le Twitter’da niye atışıyorsun? Ciddi misiniz, şaka mı yapıyorsunuz?


*


-Tayyip Erdoğan’ın planı ne? Onun kesin bir planı vardır?


*


-İzlanda’da yaşasan oruç tutar mıydın?


*


-Hükümet mi kurulur, seçime mi gidilir?


*


-İstanbul’da teravihi en hızlı kıldıran hoca kim?


*


-Yozgatlı olmasan “Yozgat hoşgörüsü” diye bir tezi savunur muydun?


*

Haberin Devamı


-“Abdullah Gül’le
12 Yıl” kitabını tavsiye eder misin?

HER KİM Kİ

-HER kim ki... Yeni seçildiği partiyi bırakıp başka bir partiye kapağı atar... Şu sosyal medya çağında paspas olup gider.


*


-Her kim ki... Partisine sağdan soldan transferler yaparak gemisini yürütmeye kalkar... Şu hiçbir şeyin gizli kalmadığı ve anında tepkinin ortaya konabildiği çağda... Hem transfer ettikleri hem de kendisi silinir gider.

Bahçeli’nin tutumu anlaşılmaz mı?


MHP Lideri Devlet Bahçeli, ta seçim gecesi rakamlar ortaya çıktığı anda...
Hangi hükümetin mümkün olabileceğini “şak” diye gördü.
Ve ona göre pozisyon aldı.


*


Dedi ki:
-Ben hükümet olmak istemiyorum, muhalefet olmak istiyorum.
-AK Parti/CHP/HDP... Bunlar aralarında anlaşsın. Buradan hükümet çıkar.
-Anlaşamazlarsa... Kasımda seçime gidelim.


*

Haberin Devamı


Durum şu:
Bahçeli, gelinecek son noktayı ilk önce görme becerisini sergiledi.
Ve işi hiç dallandırıp budaklandırmadan en son söylenmesi gerekeni en önce söyleyiverdi.


*


Olmayacak şeyi oldurmaya çalışanların anlayamadıkları husus budur.
Yani kabahat Bahçeli’de değil, Bahçeli kadar öngörülü olamayanlardadır.

Park Otel’de Yahya Kemal’e vefa


İSTANBUL’un en eski otellerinden biridir “Park Otel”...
Gümüşsuyu’nda uzun yıllar korkunç hayalet gibi duran inşaat tamamlandı.
Ve Park Bosphorus İstanbul Hotel ortaya çıktı.


*


Çevredeki mimariye saygılı bu oteli dolaştım.
Muhteşem manzarası, ferah salonları ve şahane restoranlarıyla dört dörtlük olmuş.


*


Otelin en hoşuma giden yönü ise ömrünün son günlerini bu otelde geçiren büyük şair Yahya Kemal’e gösterilen saygıydı.
Otelin önemli bir salonuna “Yahya Kemal Salonu” adı verilmiş ve ünlü şairin kitaplarıyla doldurulmuş.

Yazarın Tüm Yazıları