Hulusi Paşa'ya açık mektup

GENELKURMAY Başkanı Sayın Hulusi Akar!

Haberin Devamı

Muhakkak sizin de dikkatinizi çekmiştir:

Son zamanlarda gerek içerideki gerek dışarıdaki bazı ifrit, nobran ve antidemokratik tipler, “Asker darbe yapacak” şeklinde bir tevatüre omuz vermekte ve gıybet kazanını fokur fokur kaynatmakta.

Yok, asker rahatsızmış.
Yok, ABD onay vermişmiş.
Yok, ordu içindeki Fethullahçılar plan yapıyormuş.
Yok, dış konjonktür müsaitmiş.
Yok, “Reza Bey” olayı bahane edilecekmiş.
Yok şuymuş, yok buymuş.

Sayın Hulusi Akar!

Siz de çok iyi bilirsiniz ki...“Darbe olacak” demek, “Genelkurmay Başkanı darbe yapacak” demektir.

Yani darbeye dair her söylenti, her tevatür, her dedikodu...

Aslında şahsen ve doğrudan sizi hedef almaktadır.

Sayın Hulusi Akar!

Biliyorum: Ağızlar torba değildir ki büzesiniz.
Biliyorum: Her tevatüre laf yetiştirmek gerekmez.
Biliyorum: Cevap yetiştirmeye çalışmak, ciddiye almak anlamına gelir.

Bu nedenle...

Suskun kalmanızı, topa girmemenizi, yorum yapmamanızı, açıklama yapmaya gerek duymamanızı anlayışla karşılıyorum.

Fakat Sayın Hulusi Akar!

Suskunluğunuzu anlayışla karşılamakla beraber...

Bazen de şöyle düşünmekten kendimi alamıyorum:

Acaba Hulusi Paşa çıkıp da...

Darbe lafını ortaya atmak, bana ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne iftira atmaktır.
Bu çok ayıptır.
Bunu kendimize yapılmış bir hakaret sayarız.
Biz demokrasiye bağlıyız.
Seçimle gelen seçimle gider.
Bırakın artık askerden medet ummayı.
Sivil alanda sergilediğiniz beceriksizlik ve başarısızlıklar karşısında gözlerinizi askeri alana çevirmekten vazgeçin... 

Şeklinde bir demeç patlatsa...

Ve içeride/dışarıda bitleri kanlanan şu iflah olmaz darbe özlemcisi antidemokratik tiplere çok şahane bir kapak yapsa...

Nasıl olur?

Bunu bir düşünün derim Sayın Hulusi Akar.

En azından bir seçenek olarak elinizin altında tutun.

Unutmayın:

İletişimin altın kuralı her durumda susmak değildir.

Altın kural şudur:

Susulması gerektiği zaman susmak, konuşulması gerektiği zaman konuşmak...


ALMAN TV'SİNDEKİ KLİPLE İLGİLİ İKİ ŞEY SÖYLEYECEĞİM
ALMAN Devlet Televizyonu ARD’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’la alay eden, Erdoğan’ı çok sert bir şekilde eleştiren bir klip yayınlandı.

Bu konuyla ilgili iki şey söyleyeceğim:

BİR: Söz konusu klip, Almanya’nın devlet televizyonunda yayınlanmıştır. Devlet televizyonunda böyle bir yayının yapılması, devletin politikasının ve yaklaşımının bir göstergesi sayılır. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti’nin bu klip dolayısıyla gösterdiği resmi tepkiyi, “Bir televizyon kanalında yayınlanan bir klibe bu şekilde tepki gösterilir mi?” diye yorumlamak doğru değil.

İKİ: Ama ne olursa olsun... Bu klip nedeniyle Almanya’ya nota vermek, Alman Büyükelçi’yi Dışişleri’ne çağırmak falan... Bana çok lüzumsuz ve abartılı geliyor. Bu tepkiler neye yol açtı? O klibe yönelik dikkatlerin artmasına... Ayrıca bu tür durumlarda misliyle mukabele çok daha zekice bir tutum değil mi? Mesela yayınla sen de TRT’de matrak bir Merkel klibi falan.


E HANİ?
ÜÇ akademisyen hakkında tutuklama kararı verilmesiyle ilgili olarak soruyorum:

E hani Cemaat hukuku, önüne geleni tutuklayarak ceza verme yoluna gidiyordu?
E hani Cemaat hukuku, tutuklama üzerinden binlerce kişiye zulmetmişti?
E hani tutuklama cezaya dönüştürülmemeliydi?
E hani kaçma şüphesi ya da delilleri karartma şüphesi bulunmayan kişilerin tutuklanması yanlıştı.
E hani tutuklama istisna olacaktı?
E hani siz Cemaat gibi yapmayacaktınız?
E hani? E hani? E hani?


KORUMA AH KORUMA
CUMHURBAŞKANI Erdoğan ABD’de...

Yaklaşık 25 kişi sevgi gösterisinde bulunuyor.
Yaklaşık 5 kişi de protesto etmeye çalışıyor.

Aslında gülüp geçilecek, zerre dikkate alınmayacak bir görüntü.

Fakat o da ne!
Erdoğan’ın korumaları, yaklaşık 5 kişilik protesto gösterisinin sesi duyulmasın diye “aaaaeeeeooooaaeee” diye garip sesler çıkarıyor.
Bu arada herkesin bütün dikkati, sevgi gösterisi yapan yaklaşık 25 kişiye değil de protesto gösterisi yapan yaklaşık 5 kişiye yöneliyor.

Sonuç:
Yaklaşık 25 kişilik sevgi gösterisi silikleşiyor.
Yaklaşık 5 kişilik protesto gösterisi acayip önem kazanıyor.

Allah her lidere korumanın da zekisini nasip etsin. Amin.


RIZA BEY
REZA için en tepelerden bir sesleniş geldi:
“Rıza Bey.”

Bu “Rıza Bey” seslenişinden sonra...

En merak ettiğim husus şudur:

Allah belasını versin Reza’nın...
Bize ne kardeşim Reza’dan...
Reza’nın adını bizim adımızla yan yana anamazsınız.
Reza ABD ile anlaşıp itirafçı oldu.
Reza aslında Paralel’in adamıdır.
Falan diyen hükümet yandaşlarının, nasıl bir çark yapacaklarını çok merak ediyorum.


HOŞUMA GİTTİ
BOĞAZİÇİ Üniversitesi’nden yılın köşe yazarı ödülünü alırken...

Çok hoşuma giden bir şey oldu.

Hulusi Paşaya açık mektup

Sahnede ödül verenler, anlı şanlı ve hiyerarşik olarak önde olan isimler olmadı.

Öğrenciler oldu.

Ödül alan isimlere ödüllerini öğrenciler verdi.

“Arz ediyorum, takdim ediyorum, çok sayın, başkanımız, kürsüye davet ediyorum, ödüllerini takdim edecekler” falan gibi sıkıcı, resmi, bunaltıcı ve boğucu cümlelerden hiçbiri ama hiçbiri geçmedi törende.

Örnek olsun!

Yazarın Tüm Yazıları