Ey Sünni kardeşim

Eğer Aleviler kendilerini mağdur, ötekileştirilmiş, mazlum, dışlanmış, dövülmüş, sürülmüş, öldürülmüş hissediyorsa...
Bil ki bunun nedeni sensin.

*

Çünkü sen, politikacıların Alevileri dışlayan söz ve tutumları karşısında bir tavır koymuyorsun.
Bırak tavır koymayı, safını hemen Sünni çoğunluktan yana seçiyorsun.
Sen böyle yapınca...
“Oyum düşmesin, yükselsin” dışında hiçbir endişe taşımayan politikacılar, Alevileri gayet bilinçli bir şekilde kenara itiyorlar.
Yani politikacı senin tutumundan cesaret alıyor.

*

- Bir kez esaslı bir şekilde itiraz etsen...
- Bir kez “Biz çoğunluğumuza dayanarak başörtüsü sorunumuzu çözdük, onlar azınlık oldukları için mi sorunları çözülmüyor” diye sorsan...
- Bir kez Alevileri dışlayan politikaları ve politikacıları cezalandırsan...
- Bir kez “Versene kardeşim şu insanların cemevi hakkını” desen...
- Bir kez “Niye Allah’ın rahmetini esirgiyorsun ki bu insanlardan” desen...
Bu ülkede hiçbir politikacı, Alevileri dışlamaya cüret etmez, edemez.

*

Ey Sünni kardeşim!
Biliyor musun, bu ülkede kenarda köşede fısıltıyla neler deniyor?
Bilmiyorsan söyleyeyim:
- “Bu ülkede hiçbir Sünni, Alevi bir genel başkana oy vermez” deniyor.
- “Alevi Sünni ayrımı hâlâ sıcaklığını koruyor” deniyor.
- “Alevi karşıtı politikalar her zaman tutmuştur, şimdi de tutar” deniyor.
- “Alevilerin oyları zaten belli bir partiye gidiyor, o yüzden Aleviler gözden çıkarıldı” deniyor.
Bu ayıplı sözlerin, bu vicdansız yaklaşımların, bu ayrımcı saptamaların tek dayanak noktası var: Sen.
Bu sözler sana dayanarak söylenebiliyor.

*

Ey Sünni kardeşim!
Bu algıyı yıkmak, bu algıyı paramparça etmek, bu algıyı yerin dibine geçirmek için bir şeyler yapmak zorundasın.
Hadi kalk ayağa!
“Madem benim Alevi kardeşlerimi dışlıyorsun...
O zaman sana oy yok” de.
Bir kere, de bunu!
Ve bak gör, nasıl da bir anda cemevlerinin bahçelerine doluşuveriyorlar.

Günümüzün fatihi: Nuri Bilge Ceylan

“TÜRKİYE seninle gurur duyuyor” diye bir slogan var ya...
Önüne gelene söylendiği için artık hiçbir değeri kalmayan o slogan Nuri Bilge’ye pek yakıştı.
Türkiye onunla gurur duydu, duyacak.

*

Altın Palmiye’yi yıllar önce Yılmaz Güney kazanmıştı.
Çok artistik bir havayla almıştı ödülü Yılmaz Güney.
Tek kol kararlı ve karizmatik bir şekilde havada...
Nuri Bilge de ödülünü alırken Yılmaz Güney’e bir gönderme yaptı.
Tek kolunu kaldırdı.
Ama hafiften mahcup bir edayla...

*

Nuri Bilge’nin filmleri...
- İzleyiciyi hayatın tekdüzeliğiyle, sükûnetiyle, hakikatiyle yüzleştirir.
- Aciz oluşumuzu zarif bir şekilde çarpar yüzümüze.
- Bağırmaz, koşmaz, gaza basmaz, acelesi yoktur.
Her alanda tempoya alışmış ve alıştırılmış günümüz insanının onun filmlerinin içine girmesi zordur.
Bu yüzden “Nuri Bilge filmi” dendiğinde akıllarına “sıkılmak” dışında bir şey gelmeyenlere karşı hep anlayışlı olmuşumdur.

*

Anlayışlıyım.
Ve “Bu ödül o filmlerden sıkılanlara kapak olsun” demiyorum.

*

Ama bu ödül, Almanya’nın bir şehrinde salon toplantısı düzenleyebilmeyi şanlı fetih rüyasını yeniden diriltmek olarak görenlere kapak olmuştur.
Çünkü günümüzde Avrupa, vizeyle girebildiğin ülkenin bir şehrinde salon toplantıları düzenlemekle fethedilmiyor.
Uma’sından Tarantino’suna kadar herkesin hayran bakışlarıyla seni alkışlamasına yol açan uluslararası büyük başarılarla fethediliyor.

*

Günümüzde fetih nasıl yapılırmış herkese gösterdiği için de helal olsun Nuri Bilge’ye.

Molotof atmak şiddet eylemidir

PROTESTO demokratik hak... Amenna!
Barışçıl protestolara müdahale ise demokratik hakka vurulan en büyük darbedir... Buna da amenna!
Fakat molotof atmak da neyin nesi? Yüzü gözü kapatarak eldeki molotofla araç yakmak? Aracın içindekileri yakmaya çalışmak?

*

Molotofçuyla hiç işim olmaz.
Bu nedenle molotofçunun teröristten farkı yoktur benim gözümde.

Uğur Kurt’un ailesini aramış

UĞUR Kurt. Okmeydanı’nda bir cemevinde polis kurşunuyla vuruldu. İddia bu.

*

Başbakan Erdoğan Okmeydanı olaylarından söz ederken...
Eylemcilerden söz etti, yanan araçlardan söz etti, atılan molotoflardan söz etti, polisin sabrından söz etti, o sabra şaşırdığından söz etti...
Fakat bir kelimeyle bile Uğur Kurt’tan söz etmedi.

*

Uğur Kurt’un ailesinin eylemcilere tepki gösterdiğini, annesinin, cenaze töreninde slogan atanlara “Oğlumuz sizin yüzünüzden öldü” dediğini öğrenince...
Başbakan da harekete geçti.
Uğur Kurt’un ailesini arayıp başsağlığı diledi.

*

Sonuç nedir? Sonuç şudur:
Polis kurşunuyla vurulduğu iddia edilen bir vatandaşı için başsağlığı dilemeyi, evladını yitirmiş ailenin gösterdiği tepkinin yönüne bağlayan bir Başbakanımız var.

En anlamlı buluşma:Roboski ve Soma

SOMA’ya herkes gitti.
Çok anlamlı buluşmalar gerçekleşti.
Ama en anlamlı buluşma Roboski’de yakınlarını kaybedenlerin Soma’ya giderek madenci aileleriyle buluşmalarıydı.

*

Ben bu buluşmaya...
Devlet dersinde öldürülmüş insanların yakınlarının buluşması diyorum.
Ece Ayhan’a selamlar yollayarak...

Ham yobaza karşı, yaşasın Ruhani

İRANLI sinema oyuncusu Leyla Hatemi, Cannes Film Festivali’nde 84 yaşındaki jüri başkanını yanağından öptü diye...
İran’ın kaba softa ve ham yobazları kıyameti koparmışlar.
“Kırbaçlansın” diyen mi ararsın, “Hapislerde çürütülsün” diyen mi?

*

Kaba softa ve ham yobazın bu tavrına en anlamlı tavır İran Cumhurbaşkanı Ruhani’den geldi.
Söylediği şu:
“Peygamberimiz hem müjdeleyici, hem de uyarıcıydı. Biz de böyle olmaya çalışmalıyız. İran halkının durumu için endişelenme adı altında insanların yaşamlarına müdahale etmemeliyiz. Bırakalım insanlar cennet yolunu seçsin. Ancak kırbaç ve zor kullanarak insanları cennete götüremezsiniz.”