Dikkat edin, yoksa size  ‘Yürü Moskova’ya’ derler

Yoksa size “Rusyacı” derler.

*

“Elinde Rusya’ya kafa tutacak gücün mü var?” diye sormayı aklınızdan bile geçirmeyin.
Yoksa size “Putinci” derler.

*

“Önümüz kış, Putin doğalgazı keserse neyle ısınacağız” diye zerre kadar dert etmeyin, ederseniz de açığa vurmayın.
Yoksa size “Moskof uşağı” derler.

*

Rus uçağının düşürülmesinin bizi diplomasi alanında ne denli zor duruma soktuğundan zinhar söz etmeyin.
Yoksa bize “Medvedev’in askerleri” derler.

*

“Ya Putin bir çılgınlık yaparsa...” diye kara kara düşünmeyin.
Yoksa size “yürü Moskova’ya” derler.

*

Bırakın, “Ruslar bizden artık beyaz et almayacakmış” diye tavukçular kaygılansın.
Yoksa size “Rus’tan mı korkuyon lan?” derler.

*

Sakın, “E hani Şanghay Beşlisi’ne altılı oluyorduk” hatırlatması falan yapmayın.
Yoksa size “Hain” derler.

*

Sakın, “Bu uçak düşürme işi, Rusya’nın Suriye’de elini daha da güçlendirebilir” falan diye endişeli yorumlar yapmayın.
Yoksa size “Putin’in adamı” derler.

‘Uçak düşürdük’ deyince alkışı basan öğretmenler

CUMHURBAŞKANI Erdoğan, öğretmenlere konuşma yapıyor.
Tam “Bir Rus uçağını düşürdük” diyor.
Başlıyor öğretmenler alkışa...
Buna Erdoğan bile razı olmuyor.
Ve kibar biçimde ortada alkışlanacak bir durumun olmadığını söylüyor.

*

Tablo bu.

*

Benim dileğim ise şu:
İnşallah yeni nesiller, bu öğretmenlerin eseri olmaz.

Damat olmanın dezavantajları

-İSTEDİĞİN kadar ABD’nin en iyi üniversitelerinde oku...
-İstediğin kadar dereceler yap.
-İstediğin kadar uzman ol.
-İstediğin kadar iyi bir kariyerin olsun.
-İstediğin kadar göreve en layık adam ol.
-İstediğin kadar damat olmasan da o göreve getirilebilecek bir isim ol.
Değil mi ki damatsın...
Kariyerinle, okuduğun mekteplerle, uzmanlığınla kabinede görev almaya en layık kişi olsan da...
Kabinenin en tartışmalı ismi olmaktan kurtulamazsın.

*

Kıssa hisse:
Damat olmak, bazı durumlarda sanılanın aksine avantaj değil dezavantaj getirir.

Bu rozetten ben de istiyorum

KADINA yönelik şiddetin artık katliam boyutunu aldığı bir günde...
Başbakan Davutoğlu’nun yakasına taktığı şu rozeti çok anlamlı buldum.
Rozeti de pek beğendim:
Kadına şiddete karşı hayır diyen kararlı bir el...

*

Bu rozetten ben de istiyorum.
Yakama takacağım ve karınca kararınca da olsa bir duruş sergileyeceğim.
Hiç değilse tarafımız belli olsun.

Rakamların tatsız dili

-5 MİLYAR DOLAR: Türk inşaat şirketlerinin Rusya’da yaptıkları işin parasal karşılığı.

*

-4.5 MİLYON: Rusya’dan Türkiye’ye gelen yıllık turist sayısı.

*

-6 MİLYAR DOLAR: Türkiye’nin Rusya’ya yaptığı ihracatın miktarı.

*

-YÜZDE 60: Türkiye’nin Rusya’dan karşıladığı doğalgaz ihtiyacının oranı.

Hoca’ya bir tabak

“DIŞKI yedirmek işkence değildir” diyen Celâl Şengör’ün evinin kapısına bir tabak dışkı bırakılmış.

*

Eğer tabağın yanına “Afiyet olsun” yazılı bir notun bırakılması ihmal edilmediyse...
“Son dönemlerde gördüğüm ve işittiğim en anlamlı eylem” diyeceğim.

Davutoğlu’na acımak

NE zaman üç kişi bir araya gelse...
-“Yazık ya Davutoğlu’na” deniyor.
-“Adam yine ezildi” deniyor.
-“Kabineye de damgasını vuramadı” deniyor.
-“Bir insan bu kadar da hırpalanmaz ki” deniyor.
Deniyor da deniyor.

*

Her defasında böyle diyenlerle aramızda şöyle bir tartışma geçiyor:

*

-Ben diyorum ki: “Kardeşim! Davutoğlu hayatından gayet memnun görünüyor. Size ne oluyor?”
-Onlar diyor ki: “Sen memnun göründüğüne bakma. Adamın içi kan ağlıyordur.”
-Ben de diyorum ki: “Saçmalamayın. İçi kan ağlayan adam mutlaka belli eder. Belli etmiyorsa içi yeterince kan ağlamıyordur. İçi yeterince kan ağlamayanın derdi niye sizi sarıyor ki?”

*

Bu tartışma işte böyle sürüp gidiyor.
Sonuçsuz, amaçsız, nafile...

İyi mi?

TAM da...
“Putin/Medvedev” sisteminin bir benzeri olan...
“Erdoğan/Davutoğlu” sistemine geçmiştik ki...
Rusya ile aramızda maraza çıktı.
İyi mi?