Bir pankart için ağıt

Haberin Devamı

SENE 2010.
Mevsim bahar.
Bir müjdeyi vermenin haklı gururuyla ne güzel süzülüyordun duvarda nazlı nazlı sen ey güzelim pankart.


*


Çifte müjdeyle kanatlanan eteğin özgürce havalanıyordu.
Bayram demekle yetinmiyordun.
Taksim’i de armağan ediyordun hepimize.
Sene 2010’du.
Mevsim bahar.


Bir pankart için ağıt


Ey özgüvenine kurban olduğum pankart.
Sen ne güzel bir pankarttın.
Seni yazan el ne güzel bir eldi.
Seni asan el ne güzel bir eldi.


*


Sene 2015.
Mevsim bahar.
Ama kara bahar.
Çünkü sen gittin ey pankart!
Duvardan bir sövgü gibi akıp gittin.
Gittin...
Ve ardından soğuk, resmi ve asık suratlı bir “Valilik emriyle yasaklanmıştır” yazısı geldi.


*

Haberin Devamı


-“Kutlu olsun” gitti, “Yasak hemşerim” geldi.
-“Müjde” gitti, “korkutma” geldi.
-“Özgürlük” gitti, bir ton bariyer geldi.
-Sen gittin, TOMA’lar geldi.
-Sen gittin, binlerce polis geldi.


*


Şimdi kim bilir neredesin ey pankart!
Herhangi bir AK Parti ilçe binasının ardiyesinde katlanmış biçimde küflenmeyi mi bekliyorsun?
Turuncu tarafların soldu, akların kara, karaların ak mı oldu?
Yoksa kullanılmış bir mendil gibi buruşturulup çöp sepetine basket mi yapıldın?
Hoyratça fırlatıp attılar mı seni?


*


Mahzun olma ey pankart!
Bir gün gelecek yeniden süsleyeceksin duvarı...
Nazlı nazlı süzüleceksin.
O müjdeyi yeniden vereceksin.
Çünkü...
Bu millet senin tattırdığın o tadı aldı bir kere.


Fethullah Gülen’in Humeyni gibi dönmesi


BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu da “Fethullah Gülen, Humeyni gibi dönmeyi planlıyordu” diyenler kervanına katılmış.


*


Kaç defa söyledim.
Bir daha söyleyeyim.


*


Humeyni gibi dönmek için...
-İki savcı, üç polisle dalavere çevirmek yetmez, devrimi göze almış halk lazım.
-Zalimin zalimi bir şah ve o şahla hayatının hiçbir döneminde asla işbirliğine girmemiş bir imam lazım.
-Şah’ın askerlerine göğsünü siper etmeyi göze almış bir halk lazım.
-“Artık devrimler bitti” denilen bir dönemde bütün teorileri altüst edecek bir halk devrimi lazım.
-Bir el kaldırışıyla milyonları sokaklara dökebilen bir İmam Humeyni karizması lazım...


*

Haberin Devamı


Yeter artık!
“Humeyni gibi dönecekti” diyerek hem Fethullah Gülen’e iltifat etmekten hem de kendinize haksızlık etmekten vazgeçin.


Erdoğan’a uymadı


BİZ Tayyip Erdoğan’ı nasıl biliriz?
Şöyle biliriz:
Aleyhinde de olsa düz söyler. Tersten gitmez. Metafor yapmaz. Kinaye yapmaz. Numara çevirmez. Tiyatro yapmaz. Öyle derken böyle demez. Direkt böyle der.


*


Hani çıkıp da, “Ben tarafsızım, her partiye eşit mesafedeyim, dört yüz milletvekili istiyorum, hangi partiye verirseniz verin, yeter ki dört yüzü bir partiye verin” diyor ya...
İşte bu talep, Erdoğan’ın bu zamana kadar özenle koruduğu imajına yüzde yüz ters.


*


Nasıl olsa tarafsızlık konusunda titizlendiği falan yok.
Bari “AK Parti’ye dört yüz milletvekili verin” dese de imajını zedelemese.

Haberin Devamı


Onurlandırmamak

ABD Sözcü’sünün, kendisine “hey sarışın” diye sataşan Melih Gökçek’e verdiği cevabı işittiniz mi?


*


Şöyle demiş:
“Cevap vererek kendisini onurlandırmak istemiyorum.”


*


Bu sözün Türkiye’deki karşılığı...
Bir lafa bakarım laf mı diye...” başlayan cümledir.


*


Keşke söz konusu “Sarışın” bunun İngilizcesini söyleseydi.
Melih Gökçek’in lügat karıştırıp anlamı söktükten sonra aldığı yüz şeklini düşünüp bayağı eğlenirdik.

Mustafa Akıncı demek


-YÜZDE 60 oy demektir.
-Onurlu bir duruş demektir.
-Kendini ezdirmemek demektir.
-Diklenmeden dik durmak demektir.
-“Yavru” olmaya rıza göstermemek demektir.
-Kıbrıs’tan verilmiş bir haysiyet dersi demektir.
-Kulakla, duymakla yetinmemek, vicdanla da dinlemek demektir.

Haberin Devamı


Bir çözüm süreci döngüsü


ARTIK gelenekselleşti.
“Döngü” aşağı yukarı şöyle işliyor:


*


Sürecin hız kazanması/İmralı’ya gidişler/Kandil’e gidişler/Sırrı’nın mutluluğu/Akdoğan’ın umut verişi/Öcalan’ın Nevroz açıklaması/Ortak açıklamalar/Seçimin yaklaşması/Masanın devrilmesi/Akdoğan’ın umutsuzluğu/Sırrı’nın mutsuzluğu/Süreç bitti açıklamaları/Seçimin tamamlanması/Ve sürecin yeniden başlaması...


Kedi/trafo edebiyatını bir tarafa bırakalım

ENERJİNİ “kedi/trafo edebiyatı” yapmaya harcamak yerine...
-Sandığa sahip çıkmaya harcarsan...
-Sandık örgütlenmeni en ciddi şekilde yapmaya harcarsan...
-Karanlıkta bile sandığa sahip çıkacak organizasyonu kurmaya harcarsan...
-Sandık farelerine kapanlar kurmaya harcarsan...
Seçim gecesi...
Kedi/trafo edebiyatı” ile kendini avutmak zorunda kalmazsın.

Yazarın Tüm Yazıları