Bir klas durus Nuri Pakdil

HABERTÜRK’ten Kübra Par, “Sultanahmet’te Nuri Pakdil’le röportaj yapacağım” deyince...

Haberin Devamı

Bir klas durus Nuri Pakdil


Hemen yancı yazıldım.
Dedim ki:
“Sakıncası yoksa ben de orada olmak isterim”.


*


“Olur” verildi, onay çıktı...
Ve yağmurlu bir öğle vakti Sultanahmet Meydanı’nda buluştuk Nuri Pakdil’le...

*

İlk beş izlenimim:
-BİR: Terbiye edici gibi davranmadan terbiye eden bir tavrı var.
-İKİ: Süper rahat ama bu rahatlığına rağmen insan karşısında rahat edemiyor.
-ÜÇ: Çok sert sözcükler kullanıyor ama yumuşacık bir edası var.
-DÖRT: Gülüşü tebessümün ötesine geçmiyor.
-BEŞ: Konu hep geçmişe geliyor ama o daha çok geleceğe yönelik.

*

Haberin Devamı


Sultanahmet’te Nuri Pakdil’le geçirilen öğle sonrasında şunlar oldu:
-Közde pişirilmiş sade kahveler içildi.
-Uzaklara dalındı.
-Geçmiş yâd edildi.
-Necip Fazıl’dan, Salah Birsel’den, Ceyhun Atıf Kansu’dan söz edildi.
-İstanbul’dan, Paris’ten, Kudüs’ten, Bitlis’ten dem vuruldu.
-“Ruhi Su nasıl da devrimci okuyor o türküleri” denildi.
-Beyazıt’taki Marmara Kıraathanesi’ne nostaljik bir bakış fırlatıldı.
-Ali Ekber Çiçek’in “Haydar Haydar”ına selam yollanıldı.
-“Sayın Beethoven” övüldü.
Ama tüm bunlara bakıp da sanmayın ki Nuri Pakdil, gürül gürül konuşan, uzun uzun anlatan biridir.
Hayır.
Nuri Pakdil uzun konuşmaların adamı değil, uzun susuşların adamı.


*

“Benimle her konuyu konuşabilirsiniz, bana her soruyu sorabilirsiniz, her şeyimi didikleyebilirsiniz” dedi.
Buna rağmen çok tuhaf bir biçimde her konuyu açamadım, her soruyu rahatça soramadım, her şeyini didikleyemedim.
Çünkü Nuri Pakdil, karşısındakilere altını hiç çizmeden, hiç vurgulamadan ve en küçük bir işaret vermeden “edep” telkin ediyordu.

*

Haberin Devamı

“Klas Duruş” adlı bir kitabı vardır Nuri Pakdil’in.
Sordum kendisine:
“Klas duruş için ne yapmak gerekir?”
Başladı saymaya:
-Paraya pula metelik vermeyeceksiniz.
-Adil olacaksınız.
-İnsanlarla sıcak ilişki kuracaksınız.
-Çok kitap okuyacaksınız.
-Bir yabancı dil öğreneceksiniz.
-Geziler yapacaksınız, notlar tutacaksınız.
-İstanbul’u tanımaya çalışacaksınız.

*

“Bu kadar mı?” dedim.
“Hele siz bunlarla başlayın... Devamı gelir” diye cevap verdi.

*


Sultanahmet Meydanı’nda dolaştık uzun süre.
Çay, kahve tükettik.
Ezan dinledik.
Sonra lüks bir otele dönüştürülen “Sultanahmet Cezaevi”ne gittik.
“Nâzım kalmış mı burada?” diye sordu Nuri Pakdil.
“Evet, kalmış” dedik.
Sonra “üstat” dediği Necip Fazıl’ın da bu hapishanede yattığını hatırladı.
Şimdi her biri lüks otel odası haline gelen avlu içindeki sıralı bölüme baktı.
Ve sadece “Buralar hep hücreydi galiba” dedi.

Haberin Devamı


Nuri Pakdil’in satırbaşları


-Nuri Pakdil yazar, şair, çevirmen ve yayıncıdır.
-Türk edebiyatında Necip Fazıl’la başlayan Sezai Karakoç’la süren büyük akımın üçüncü halkasıdır.
-Maraşlıdır.
-“Yedi Güzel Adam”ın ağababasıdır.
-Askerliğini Bitlis’te yapmış ve Bitlis’e meftun olmuştur.
-1969 yılında “EDEBİYAT” adlı bir dergi çıkarmıştır. Bu dergi 1980’lerin ortalarına kadar yayın hayatını sürdürmüştür.
-Çıkardığı dergide en az Nurullah Ataç kadar “Öztürkçe” yazmıştır. Sağ kesimin “uydurukça” dediği dile ağırlık vermiştir. “Olanak” demiştir. “Olasılık” demiştir. “Koşul” demiştir. Ve çokça yadırganmıştır.
-Kapitalizm dememiş “anamalcılık” demiştir. “Kara siyasa” sözcüğünü kullanmıştır. Üniversite için öneriler “bilimler yurdu” sözcüğünü de kullanmıştır.
-Sağ kesimden “emek” vurgusuyla da ayrılmıştır. “Antikapitalist” bir çizgi izlemiştir. Devrimci olduğunu ilan etmiştir.
-Ancak onun devrimciliği İslami devrimciliktir.
-1980’lerin ortalarından 1990’ların sonuna kadar uzun, upuzun bir “Susuş Dönemi” geçirmiştir.
-1990’ların sonunda çıkardığı yepyeni kitaplarla yeniden konuşmaya başlamıştır.
-Hakkında şehir efsaneleri çıkarılmıştır
-O efsanelerden biri şudur: Bütün kitaplarını Ankara’nın göbeğinde yaktı.
-Oysa kitaplarını yakmamış, Ankara’da üniversite öğrencilerine dağıtmıştır.
-Hiç evlenmemiştir.
-Bir sevdiği varmış. Tam kavuşmak üzereyken kavuşamamış. Ve aşk olmuş.
-“Neden evlenmediniz sevdiğinizle” dendiğinde “nasip değilmiş” demekte ve ötesini söylememektedir.
-Sevdiği kadının isminin ve soyisminin baş harflerinin yer aldığı bir bileklik vardır kolunda ve onu hiç çıkarmamaktadır.

Haberin Devamı


Türkan Şoray’a hayran


-Ben bir Türkan Şoray hayranıyım diyor. Özellikle de Türkan Şoray’ın Kadir İnanır’lı filmlerine... Özellikle de “Selvi Boylum Al Yazmalım”a...
-Fransızlardan ise favorisi Brigitte Bardot...
-Gençliğinde “Paydos” piyesinde “Muallim Murteza” rolünü başarıyla oynamış.
-Kendisine “Tiyatroya devam etseydin Muhsin Ertuğrulvari bir tiyatro adamı olurdun” denmiş.
-“Nuri Pakdil Ritüelleri” diye bir kitap üzerine çalışıyor. Bu çalışma için her gününü dakikası dakikasına not ediyor.
-Kirada oturuyor. “Malım mülküm yok” diyor. Ve bununla da pek övünüyor.
-Gençliğinin dört yılını Paris’te geçirmiş. O günlerden kalma bir alışkanlık olarak Fransız gazetelerini okumaya hâlâ devam ediyor.
-AK Partili değil ama Tayyip Erdoğan’a zaafı var.

Haberin Devamı


Yapıtlarından bazıları

-BATI NOTLARI: Avrupa kentlerine yaptığı yolculukta tuttuğu notları içerir.
-PUT YAPIMEVLERİ: Manasını kaybetmiş insanların anlatıldığı tiyatro oyunu.
-AY OPERASI: Prevert’ten çeviri.
-EDEBİYAT KULESİ: Edebiyat üzerine denemeler.
-SÜKÛT SURETİNDE: Suskunluk döneminin ardından yazdığı ilk şiir kitabı...

Yazarın Tüm Yazıları