Bir Faruk Çelik kıssası

Haberin Devamı

ÖNCE kıssayı anlatalım:


*


Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, günlerden bir gün hastanede tedavi gören amcasını ziyarete gider. Ziyaret sırasında gözü bir anda hastane odasının penceresine takılır. Bu anlık takılma sırasında Bakan Çelik, karşı bina inşaatında iskelede işçilerin önlem almadan çalıştıklarını fark eder. Hemen telefona sarılır. Müfettişleri arar. Adresi tarif eder, gerekenin yapılmasını ister. Müfettişler derhal inşaat alanına giderler ve inşaatı mühürlerler.


*


Bu da kıssadan hissemize düşen:
- Bakan Faruk Çelik’in amcası rahatsızlanıp hastanede tedavi altına alınmasa...
- Faruk Çelik, amcasını hastanede ziyaret etmese...
- Bakan’ın gözü bir anlık dalgınlıkla pencereden dışarı kaymasa...
- Söz konusu inşaat, hastanenin tam karşısında olmasa...
- Bakan Çelik, müfettişleri aramasa...
O inşaat devam edecekti, mühürlenmeyecekti ve -Allah korusun- belki o inşaatta çalışan işçilerden ölenler olacaktı.

Haberin Devamı

*

Türkiye’de inşaatlardaki işçi güvenliğinin “Allah’a emanet” durumda olduğunu, bu kıssadan daha iyi ne anlatabilir?


AK Parti’nin tabanında IŞİD hayranı var mı?


VARDIR mutlaka.
Ama her geniş oluşumun içinde olduğu kadardır.
Yani azıcık.

*

AK Parti tabanı, bugün aldığı şekil itibariyle aşağı yukarı dört katmandan oluşuyor:


*


- BİR:
Gidişattan memnun olanlar ve “diğerleri gelse bundan daha iyi mi olacak” diyenler. Sayıları hayli fazladır bunların.

*


- İKİ:
Recep Tayyip Erdoğan hayranları... Liderlerine meftun olanlar... Sayıları azımsanmayacak kadar çoktur bunların.


*


- ÜÇ: AK Parti’nin gidişatına ideolojik bir çerçeve içinden yaklaşanlar... Sayıları çok azdır bunların.


*


- DÖRT: AK Parti iktidarından doğrudan ya da dolaylı nemalananlar... Başka iktidarlardan nemalananlara göre sayıları daha fazladır ama Türkiye ölçeğinde bakıldığında kayda değer bir sayıda değildirler.


*


Saydığım bütün bu sosyal ve siyasal katmanlar içinde IŞİD’e, onun ideolojisine, kelle kesmesine “hayranlıkla” bakanların sayısı devede kulak bile değildir.


*


Peki bu durumda Türkiye’den IŞİD’e gönüllü asker yazılanlar nereden çıkıyor?
Kaynak neresi?
Bu sorunun cevabını bulmak için gözleri AK Parti tabanına değil, başka noktalara ve parametrelere çevirmek gerekiyor.


*

Haberin Devamı


Nereye mi çevirmek gerekiyor?
Onu da sosyal ve siyasal bilimciler bulsunlar, her işi de ben yapacak değilim ki birader.

Besmele çekmek sağcılık mı?

HÜKÜMET yanlısı bir gazetede bir haberin başlığı şu şekilde:
“CHP’den besmeleli başlangıç”.


*


Bu da haberin spotu:
“CHP’nin ilk Parti Meclisi toplantısı için pasta kesen PM Üyesi Sena Kaleli, ‘Hepimizin huzurunda ‘Bismillahirrahmanirrahim’ diyorum ve pastayı kesiyorum’ diyerek herkesi şaşırttı”.


*


Bu da haberin içinde geçen
bir cümle:
“Besmeleli başlangıç, ‘CHP sağa kayıyor’ tartışmalarını hatırlattı”.


*


Bu haberin diline, ideolojisine, yaklaşımına... Yani her bir şeyine kökten itirazlarım var.
Söyleyeceklerim şunlar:
- “Besmele” çekmek, hiçbir zaman sağcılığın bir göstergesi olarak görülemez.
- “Besmele” ile “sağ ideoloji” arasında zırnık bağlantı yoktur.
- Bu memlekette en kökten ateistler bile “kültürel Müslüman”dır ve “besmele”yi duyunca vampir duası işitmiş gibi şaşırmazlar.

Haberin Devamı


Elif Şafak sayesinde vejetaryen olabilirim


ELİF Şafak, Habertürk’ten cümle âleme ilan etmiş:
- 14 yıldır et yemiyordum.
- Artık et yemeye karar verdim.
- Ben artık vejetaryen değilim.


*


Gerçi “Odatv” adlı internet sitesi, Elif Şafak’ın bundan bir buçuk yıl önce yazdığı bir makalede de “artık vejetaryen değilim, et yemeye başladım” mesajını verdiğini ortaya çıkardı ama neyse...
İşin bu kısmını “edebiyat, yalanlar ve dikkat çekmeler” üzerine yapılacak edebiyat tarihi çalışmalarına bırakalım.


*


Ben daha çok Elif Şafak’ın verdiği pozlara kafayı taktım.
- Fotoğraflardan birinde Elif Hanım, avucundaki çiğ hayvan beynini dudaklarına kondurduğu melankolik bir kıvrımla üstümüze doğru uzatmakta...
- Diğer fotoğrafta ise Elif Hanım bir masaya kurulmuş, önünde ise tabaklar dolusu çiğ et, kanlı gözyaşlarıyla bize doğru bakmakta...
Tek kelimeyle tiksinç yani...


*

Haberin Devamı


Söz konusu et olduğunda “iyi pişmiş” dışında bir seçeneğe asla razı olmayan bünyem, sırf maruz kaldığı bu fotoğraflar yüzünden her an vejetaryen dünyaya “merhaba” diyebilir.
Yani Elif Şafak’ı kaybeden vejetaryenler bendenizi kazanmak üzere.


*


Ne diyordu o güzelim
Ürgüp türküsü?
“Şen olasın Ürgüp dumanın tütmez / Kır atım acemi konağı tutmaz / Oğlum Ahmet pek küçük, yerini tutmaz”.
Umarım vejetaryenler de bana “oğlum Ahmet, sen Elif Şafak’ın yerini tutmazsın” demezler.

Yazarın Tüm Yazıları