Ben artık Bahçeli ve MHP'yi çözmekten vazgeçtim arkadaş

BANA, “Devlet Bahçeli’yi en iyi anlayan kimdir” diye sorsalar...

Haberin Devamı

Hemen “Semih Yalçın” derim.

O Semih Yalçın ki...

Devlet Bey’in en yakınında.
Devlet Bey adına had bildirmeyi en iyi beceren isim.
Devlet Bey’in sözlerini şerh etmekte üstüne yok.

İşte bu veriler ışığında...

Semih Yalçın’a sonsuz güvendim.

Yaptığı açıklamaları esas kabul ederek...

“Dikkat! MHP’nin tavrı belli oldu. MHP, başkanlık sistemine Meclis’te evet diyecek, referandumda ise hayır diyecek” şeklinde...

Gayet kesin, gayet net, gayet özgüvenli bir hüküm verdim.

Peki ne oldu?

Bana yine yanılgı düştü.

Devlet Bahçeli, benim bu hükmü yazdığım günün ertesinde çıktı ve şöyle dedi:

“MHP’nin Meclis’te farklı, referandumda farklı oy kullanacağını söyleyenler büyük yanılgı içindeler.”

Meğer Devlet Bahçeli’yi bir tek Semih Yalçın anlamış ama o da yanlış anlamış.

Devlet Bey’i Semih Yalçın da doğru anlamıyorsa...

Hiç kimse doğru anlayamaz.

Bu nedenle son kararım şudur:

Ben artık “Devlet Bahçeli ne yapmak istiyor” sorusuna yanıt vermekten özenle kaçınacağım.

Evet... 

Son kararım budur ve eminim.


KAÇIRDIKLARINI BIRAK PKK
MALATYA Ticaret Borsası Başkanı Gürsel Özbey’in astsubay oğlu Semih Özbey, Rize’de görevdeydi.

Kanser hastası annesini ziyaret etmek için 13 ay önce özel aracıyla Malatya’ya doğru yola çıktı.

Semih Özbey Erzincan Tunceli karayolunda PKK’lı teröristler tarafından kaçırıldı.

Baba Gürsel Özbey, tam 13 aydır her türlü girişimde bulundu.

Ben artık Bahçeli ve MHPyi çözmekten vazgeçtim arkadaş

Yetkililerle görüştü.

Meclis’te siyasi partilerle temas kurdu.

Fakat sonuç alamadı.

PKK’nın başka kişileri de kaçırdığını söyleyen Gürsel Özbey, “Kaçırılanların tümü Kürt ailelerin çocukları... Sesimiz duyulsun... Ciğerimiz yanıyor... Buna bir çare bulunsun... Çocuklarımız serbest kalsın” diyor.


AZİZ BEY İLE ALİ BEY ARASINDAKİ FARKLAR
AZİZ Bey azıcık Tayyip Erdoğan gibi... Ali Bey ise Abdullah Gül gibi...

Aziz Bey efsane... Ali Bey ise efsane adayı...

Aziz Bey hesapsız bir lider... Ali Bey ise sekiz adım sonrasını planlar.

Aziz Bey’de öfke kontrolü sıfır... Ali Bey ise otokontrol kralı...

Aziz Bey konu oldukça var olur... Ali Bey ise konu olmadıkça...

Aziz Bey göğüs göğüse çarpışır... Ali Bey ise müzakere adamıdır.

Aziz Bey “ya zafer ya sefer” der... Ali Bey ise “kazan kazan” der.

Aziz Bey çeşitli duygular uyandırır... Ali Bey ise saygı uyandırır.


ÇARP ŞU FOTOĞRAFI SURATLARINA AZİZ BEY
AZİZ Bey.

Madem size saldıranlar, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı arkalarına aldıklarını iddia ederek saldırıyorlar.
Madem sizi tehdit edenler, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yaslandıklarını iddia ederek tehdit ediyorlar.

Ben artık Bahçeli ve MHPyi çözmekten vazgeçtim arkadaş

O halde siz de onların anlayacağı dilden konuşun.

Mesela daha geçen haftalarda çekilen şu fotoğrafı çarpın bunların suratlarına.

Unutmayın ki...

Bunlar ancak bundan anlarlar.


ŞU HAYATTAN ON BEKLENTİM
BİR: Şarj derdi son bulsun... 

İKİ: Televizyon ekranında sergilenen yavşaklıklara prim verilmesin... 

ÜÇ: Kâğıt gazete ve kâğıt kitap ölmesin... 

DÖRT: Canlı bombalar, sadece kendilerine zarar versin...

BEŞ: Diyarbakır yeniden popüler olsun...

ALTI: Mülteci düşmanları, mülteci durumuna düşsün.

YEDİ: Dünya vegan olsun.

SEKİZ: Melih Gökçek’in tebessümü yüzünde donsun.

DOKUZ: Diziler demode, filmler moda olsun.

ON: Yeni bir Attila İlhan çıksın, şiir dirilsin.


LONDRA'NIN SOFRA'SI
Yaprak sarması o kadar iyi ki... Aynısını sadece anneniz yapabilir.

Etleri o kadar mükemmel ki... Nusret bile kıskanır.

Kebapları o kadar güzel ki... Daha güzelini ancak Gaziantep’te yiyebilirsiniz.

Tatlıları o kadar lezzetli ki... Karaköy Güllüoğlu’na gitmiş gibi olursunuz.

Kısacası...

Londra’ya giden herkese....

Londra’nın artık klasiği haline gelmiş olan Sofra’nın Mayfair ve Oxford Street’teki iki şubesine uğramasını ve Hüseyin Özer’le matrak muhabbetler çevirmesini hararetle tavsiye ederim. 

Selamımı söylerseniz...

Yüzde 10 indirim söz konusu olabilir.


OTURTAMAMIŞ
AYDIN Doğan Babıâli anıları anlatmayı pek sever.

Sık anlattığı anılardan biri Hasan Pulur’la ilgilidir.

Aydın Doğan’ın dilinden aktarıyorum o anıyı:

“Bir ara Hasan Pulur ile Mehmet Barlas kıran kırana polemiğe girişmişlerdi. Ben, Hasan Pulur’a ‘hoca’ diye hitap ederdim. Karşılaştığımızda ‘Hoca, Mehmet sana cevap yazmış mı’ diye sordum. O da ‘Yazmış ama oturtamamış... Ben yazdım mı oturtuyorum, onunki oturmuyor’ dedi.”

Ertuğrul Özkök’ün dünkü yanıtını okuyunca...

Aydın Bey’in bu anısı geldi aklıma.

Yazarın Tüm Yazıları