Başkanlık sistemi nefsi müdafaası

Soru ve cevaplarla

Haberin Devamı

SORU: Tayyip Erdoğan’ın gözüne girmek için mi başkanlık sistemini savunuyorsun?

 

CEVAP: Böyle bir amacım olsaydı, başkanlık sistemini değil, mevcut durumu savunurdum. Çünkü Tayyip Erdoğan açısından mevcut durum, dünyanın bütün sistemlerinden çok daha mükemmeldir.


*


SORU: Madem öyle... Madem mevcut durum Tayyip Erdoğan için biçilmiş kaftan... O halde Erdoğan neden “ille de başkanlık sistemi” diye tutturuyor?


CEVAP: Bir bilsem nedenini... Ah bir bilsem... Bilmiyorum kardeşim... Ayrıca bilsem ne olacak? Ben Tayyip Erdoğan ne diyorsa onun tam tersini söylemeye mecbur muyum? Erdoğan neyi istiyorsa onun tersini mi isteyeceğiz? Tayyip Erdoğan, yarın öbür gün çıkıp “yanılmışım, kandırılmışım” diyerek parlamenter sistemi savunmaya kalkarsa... Ne olacak?


*

Haberin Devamı


SORU: Erdoğan, başkanlık sistemini getirerek bir “tek adam” iktidarını resmileştirmek istemiyor mu?


CEVAP: İstiyor olabilir. Olabilir de buna ihtiyacı yok ki... Kendisi şu anda zaten resmen ve fiili olarak tek adam... Resmileştirecek de ne olacak?

 

 


SORU: Erdoğan’ın istediği başkanlık sistemi, kuvvetler ayrılığının olmadığı, hukukun üstünlüğünün tanınmadığı ve demokrasinin rafa kaldırıldığı bir sistem olmayacak mı? Bundan kaygı duyulmamalı mı?


CEVAP: Türkiye’de bugün kuvvetler ayrılığı ilkesi işlese, hukukun üstünlüğü söz konusu olsa ve demokrasi çıtası en yüksekte olsa... Tabii ki kaygı duyulmalı. Fakat azizim, bugün Türkiye’de bunların hiçbiri söz konusu değil ki... Adını koyalım: Türkiye’de bugün bir sistemsizlik krizi var. Durum böyle olunca en kötü sistem bile bugünkü sistemsizlikten daha iyidir. Ayrıca şöyle bir durum da var: Diyelim ki Erdoğan, “başkanlık sistemi” adı altında bir “tek adamlık sistemi” kurmak istiyor. İyi o zaman, sen de çık “demokratik başkanlık sistemi” diye bir seçenek ortaya koy. “Senin getirdiğin başkanlık sistemi diktatörlüğü, benim getirdiğim başkanlık sistemi ise demokrasiyi hedefliyor” diye ortaya çık. “İstemezük” dışında bir kelime söyle. Erdoğan’ın kozunu elinden al.


*

Haberin Devamı


SORU: Parlamenter sistem düzeltilse... Kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü ve demokrasi yeniden rayına oturtulsa... Eski güzel günler yeniden gelse...


CEVAP: İnsanlar el ele tutuşsa... Hayat bayram olsa... Ama olmuyor. İşte görüyorsunuz: Bugün devleti yönetenlerin hiç böyle bir niyetleri yok. En az beş sene böyle gidecek yani. Gelecek seçimi de kazanırlarsa on sene böyle gidecek. Hem eski günlerin “güzel” olduğunu da nereden çıkardınız. Alın size tek bir örnek: Sizin eski güzel günler dediğiniz günlerde ülkenin Cumhurbaşkanı, eşini ANAP’ın İstanbul İl Başkanı yaptırmıştı. Yani bu işler eskiden de “güzel” değildi.


*


SORU: Ne yapmalıyız?


CEVAP: “Tayyip Erdoğan istiyorsabiz istemiyoruz” dışında bir cümle kurmaya çalışmalıyız. Bugünkü mevcut köhne statükonun sahibi olmadığımız halde sahibiymişiz gibi davranmaktan vazgeçmeliyiz. “Önemli olan sistemin adı değil niteliği” demeliyiz. “Demokrasi olacaksa, kuvvetler ayrılığı olacaksa, hukukun üstünlüğü olacaksa... Biz varız” demeliyiz. Kısacası “İSTEMİYORUZ” dışında bir şeyler söylemeyi becerebilmeliyiz. Mesela “Getir kardeşim ABD’deki sistemi, biz razıyız” diye meydan okumalıyız. Göreceksiniz, getiremeyecek. Çünkü ABD’deki sistemi getirdiği anda... Bugünlerini mumla aramak zorunda kalacak.


*

Haberin Devamı


SORU: Ama biz Tayyip Erdoğan neyi isterse onu istemeyiz.


CEVAP: İyi o zaman... Böyle devam... Ben karışmayayım... Aranıza girmeyeyim.


*


SORU: Senin bu yazdıkların Hürriyet’in başkanlık sistemi ile ilgili dümen kırması anlamına mı geliyor?


CEVAP: Ben Hürriyet’te etliye sütlüye karışmayan, temsil durumu söz konusu olmayan, kendi halinde gariban bir köşe yazarıyım. Yazdıklarım sadece beni bağlar. Ben bir görüş ortaya koyuyorum. Hürriyet ise farklı görüşlerin bir arada bulunabildiği bir büyük platform... Hürriyet, başkanlık sistemine şiddetle karşı çıkanların da, şiddetle destekleyenlerin de gazetesi...

 

 

 Başkanlık sistemi nefsi müdafaası

 

İki dostumuz var

 

 

BİRİ Katar.


Ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta oraya gitti.


Diğeri Azerbaycan.

Haberin Devamı


Ki Başbakan Davutoğlu, geçen hafta oraya gitti.


*


Kısacası...


Şu dünyada iki dostumuz var.


*


Tabii şimdilik.

 

 

 

Herkesin dilindeki Rus atasözü

 


İLK Cengiz Çandar yazdı.


Ondan sonra tüm ülkemize yayıldı.


*


Atasözü şöyle:


“Bir ayıyı dansa kaldırırsan... Dans, sen vazgeçtiğinde değil, ayı vazgeçtiğinde sona erer.”


*


Şu üç şeyi merak ediyorum:


BİR: Atasözünde söz konusu edilen “ayı”, Rusların lakabı olan ayı mı?


İKİ: Boğaz’dan geçen Rus gemisinde füze gösteren Rus askerini gördüğünüzde sizin de aklınıza bu atasözü geldi mi?


ÜÇ: Bu atasözünün Rusça söylenişi nasıl acaba? Rusça bilen biri beni arayıp bu atasözünün Rusçasını kulağıma fısıldayıverse...

 

 


Yuh o camiye kıyanlara

 

 

Haberin Devamı

Başkanlık sistemi nefsi müdafaası

Fotoğraf. A.A 

 

YUH Tahir Elçi’nin uğruna can verdiği Diyarbakır’ın bir tarihi değerini daha yakıp yıkanlara...


Yuh Diyarbakır’ın beş yüz yıllık tarihi Fatihpaşa Camisi’ni ateşe verenlere.


Yuh tarihi camileri ve yapıları, bir çatışma alanı haline getirenlere.


Yuh mabetlerin dokunulmazlığını ihlal edenlere...


Yuh yakıp yıkıp kaçanlara...


Yuh hiçbir mukaddes tanımayanlara...


Yuh yuh! Yuh yuh!

 

 

 

 


Ahmet Hakan'la Çarşamba Sohbetleri

 


Teknik, fiziki, matematiksel, coğrafi, bedensel, zamansal, varoluşsal, sosyolojik, ontolojik ve de epistemolojik nedenlerden dolayı ÇARŞAMBA SOHBETLERİ, bu hafta yok. Ama haftaya olacak. İnşallah tabii...

Yazarın Tüm Yazıları