Allah’ım! Ben ne kadar da safmışım

BUGÜNKÜ halimiz ortada.

Haberin Devamı

Yargı bağımsızlığı sıfır...

 

Hukukun üstünlüğü yok.


Denge, denetim falan... Hak getire.


Özgürlükler ve demokrasi... Yerlerde sürünüyor.


Kuvvetler ayrılığı hikâye.


Anayasal olarak “başkan” olmayan ama tam bir “başkan” gibi davranan bir Cumhurbaşkanımız var.

 


*

 


İşte bu ahval ve şerait içinde Burhan Kuzu adlı bir yiğit çıktı meydana ve bize çok inandırıcı bir masal anlattı.

 


*

 


Burhan Kuzu’nun anlattığı masala göre...


Başkanlık sistemi diye bir sistem gelecekti.


Yargı süper bağımsız olacaktı.


Hukukun üstünlüğü sağlanacaktı.

Haberin Devamı


Denge, denetim öyle bir artacak ki... Yetkili kişi adım atmakta zorlanacaktı.


Demokrasi, özgürlükler... Havalarda uçuşacaktı.


Kuvvetler öyle bir ayrılacak ki... Bir daha iki yakaları bir araya gelemeyecekti.


Sorumsuz bir cumhurbaşkanı yerine “tam sorumlu ve denetlenen bir başkan” olacaktı.

 


*

 


Mevcut durum ile Burhan Kuzu’nun anlattığı durumu mukayese edince...


Hemen atladım üstüne olayın.


Ve şöyle dedim:


Tamam abi... Ben ikna oldum.


Ne olduğu belirsiz bir sistemle yol almaktansa başı sonu belli bir sisteme geçelim.


Üstelik geçeceğimiz sistem, bugünküyle kıyaslandığında efsane bir sistem.

 


*

 


Ve fakat...


Dün itibariyle “Başkanlık Sistemi” için sahalara inen Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı dinleyince...


Fena halde yanıldığımı fark ettim.

 


*

 


Çünkü Cumhurbaşkanımız...


Bırakın kerhen bile olsa “Evet, tabii ki kuvvetler ayrı olacak” falan demeyi... Resmen ve alenen “Kuvvetler uyumu olacak” diyordu.


Bırakın dengeyi, denetlemeyi, freni falan... En küçük bir debriyaj hareketini bile süper lüzumsuz bulduğunu söylüyordu.


Kısacası...

Haberin Devamı


Cumhurbaşkanı’nın kafasındaki başkanlık sistemi, Porto Riko’nun teneke evlerindeki başkanlık sistemlerinden bile bin beter bir sistemdi.

 


*

 


Hey gidi Burhan Kuzu hey!


Esad hükümetimizi nasıl kandırdıysa...


Cemaat hükümetimizi nasıl kandırdıysa...


PKK hükümetimizi nasıl kandırdıysa...


Sen de beni kandırdın yahu!


Senin yüzünden ben de tıpkı hükümetimiz gibi “Ne kadar da safmışım” deyip dolanıyorum.

 

 

Erdoğan’a cesaret veren tek şey: Muhalefetsizlik

 


CHP’YE BAKTIĞIMIZDA...


Memleket yanarken Atatürk posteriyle ilgili şapşal bir tartışmanın içine giren, bir milletvekilinin saçma sapan dedikodusunu ülkenin gündemi haline getiren, Erdoğan’ın planına karşı herhangi bir plan geliştirmekten aciz bir parti görüyoruz.

 


*

 

Haberin Devamı


MHP’YE BAKTIĞIMIZDA...


Mahkeme kapılarına düşmesi muhtemel bir liderlik yarışına sahne olan, belirsizlik girdabı içinde kaybolan, muhalefet adına doğru dürüst tek bir cümle etmeyi bile başaramayan, kendi iç çekişmelerinden başını alamayan bir parti görüyoruz.

 

 

*

 


HDP’YE BAKTIĞIMIZDA...


Bir yandan “Mücadeleye selam” deyip öbür yandan “Silahlar sussun” diyen, bu ikisi arasındaki temel çelişkiyi bile fark edemeyen, kendi tabanından bile tepki gören, PKK’dan farklı herhangi bir cümle kuramayan bir parti görüyoruz.

 


*

 


Eğer bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan...


Kuvvetler ayrılığı gibi demokrasinin olmazsa olmaz koşulunu bir yana bırakıp kuvvetler birliğinden söz edebiliyorsa...

Haberin Devamı


Memleketin büyük dertleri varken başkanlık sistemini en büyük dert haline getirmeyi başarabiliyorsa...


Kaymakamlara “mevzuatı boş verin” diyebiliyorsa...


Halkı kafasındaki sisteme ikna edebileceğini düşünüyorsa...


Bilin ki bunun tek ve en önemli nedeni...


Muhalefet partilerinin içine düştüğü bu sefil durumdur.

 

 


O yazarı açıklıyorum

 

 

EĞER hükümetle Cemaat siyasi iktidar kavgasına girerse, Cemaat siyasi iktidarı paylaşmak isterse ben hükümeti desteklerim.

 

Hükümet, isterse MHP hükümeti olsun, benim için fark etmez.


Siyasi iktidara sadece siyasi aktörler, siyasi partiler talip olabilir. Siyaset dışı bir güç, siyasi iktidardan pay talep edemez.


Eğer Cemaat’ten birileri devlet içinde geldikleri mevkileri, o mevkinin gereklerine göre değil de Cemaat’in isteklerine göre kullanmaya kalkarsa, bu yüzden işinden olursa, onu görevden alan hükümeti desteklerim.

 


*

 

Haberin Devamı


Bu satırların yazarı AHMET ALTAN’dır.

 

Allah’ım Ben ne kadar da safmışım
 

 

Hem yetim hem öksüz sistem: Parlamenter sistem

 


YOK ki şöyle bir sahip çıkanı... Sivil toplum örgütleri, kampanyacıları, ilan vericileri, broşürcüleri... Yok, hiçbiri yok.


*


Kendisine her türlü laf çakışı serbest... Buna mukabil öbür sisteme laf ettin mi ihanet-i vataniye...


*


“Ben parlamenter sistemi istiyorum ama asla kendim için istemiyorum” diyecek bir öndere sahip değil.


*


Arkasında devlet desteği yok. Bırakın devlet desteğini... Kıytırık bir dernek desteği bile yok.


*


Bir Burhan Kuzu’su bile yok...


*


Osmanlı’da bile kısmen uygulanmış olmasına rağmen... Bu topraklara tamamen yabancı muamelesi görüyor.


*


Kendisi için hiç kimse sahaya çıkmıyor. Hiç kimse kendisi için kampanya başlatmıyor. Hiç kimse kendisi için nutuk çekmiyor.


*


Anadan öksüz, babadan yetim... Beş parasız...

 

Kirletilmiş bir mendil gibi bir köşeye fırlatılmış...

 

Yoksul, gariban, mağdur, mazlum bir sistem: Parlamenter sistem...

 

Yazarın Tüm Yazıları