Akit tarzı, mahallenin yeni tarzı mı oldu?

“AKİT tarzı” dediğimiz şöyle bir şeydir:

Haberin Devamı

Eskiden derinlikten ve incelikten nasip almamış bir muhaliflik.

 

Bugün derinlikten ve incelikten nasip almamış bir iktidar yandaşlığı.

 

Karşıtına sövme, sıvama, geçirme.

 

Kendisinden olmayana her türlü iftira ve bel altı vuruş.

 

Sevdirmeme, nefret ettirme.

 

Bütünleştirmeme, cepheleştirme.

 

Başkalarının kutsallarına resmen ve alenen saygısızlık...

 

*

 

Muhafazakâr mahallede eskiden Akit tarzı için..

 

Haberin Devamı

“Bu tarz benim tarzım değil” denirdi.

 

“Bu Akitçiler bizim delilerimiz” denirdi.

 

“Bu tarz, bütün bir muhafazakâr camiayı bağlamaz” denirdi.

 

*

 

Gazetenin bir yönetici ve köşe yazarının ani ve trajik vefatının ardından Akit gazetesine düzülen övgülere bakınca...

 

“Vay be” dememek ne mümkün!Mahallenin en aklı başındakileri bile Hasan Karakaya’nın sövgü dolu yazılarına alkış tutuyorlar, “Ne güzel sövüyordun sen Hasan Abi” diye yazılar döşeniyorlar.

 

*

 

Bir vefat hadisesi karşısında sergilenmesi gereken insani ve medeni tutumu çok aşan bir tutum bu...

 

Akit tarzına öykünen, o tarzı baş tacı eden, o tarzın en geçerli ve en güzel tarz olduğunu söyleyen bir topyekûn övgü ve göklere çıkarma durumuyla karşı karşıyayız.

 

*

 

Haberin Devamı

Kısa bir süre öncesine kadar tali yol olan Akit yolu, resmen ve alenen ana yol olmuş durumda.Vay babam vay!

 


Yılın kişisi kim, yılın duygusu ne?

 

HABERTÜRK, ANDY-AR’a bir araştırma yaptırmış.

 

Araştırmanın sonuçlarına göre...

 

2015’e damgasını vuran kişi: 

 

Recep Tayyip Erdoğan...

 

*

 

Tayyip Erdoğan...Hem “Yılın Kazananı” hem “Yılın Siyasetçisi” hem de “Yılın Kişisi” kategorilerinde bir numara.

 

*

 

Peki ama Tayyip Erdoğan’ın her kategoride birinci çıktığı 2015 yılında halkımız en çok hangi duyguları tatmış olabilir?

 

*

 

ANDY-AR, “2015’in sizde yarattığı duygu nedir” diye sormuş.

 

Cevaplar şöyle gelmiş:m Yüzde 16.2: Hüzün.

 

Yüzde 10.3: Üzüntü.

 

Yüzde 7.1: Acı.m Yüzde 5.8: Endişe.m Yüzde 4.6: Stres.

 

Haberin Devamı

Yüzde 4.2: Korku.“Aşk” ve “sevinç” de var ama ikisinin toplamı bir “korku” etmiyor.

 

*

 

İster misiniz bu anketi yapanlara ve yaptıranlara, “Siz ne hakla Cumhurbaşkanımızın her alanda birinci çıktığı bir yılı, halkımızın hüzün, üzüntü, acı, endişe, stres ve korku içinde geçirdiğini iddia edersiniz” diye haykırılsın!

 

Ve yine ister misiniz bu anketi yapanlar ve yaptıranlar, sırf bu anketten dolayı 2016 yılını hüzün, üzüntü, acı, endişe, stres ve korku içinde geçirmek durumunda kalsınlar!

 

*

 

Olur mu olur vallaha...

 

Ne de olsa burası Türkiye...

 

 

 

 

Şii din adamı için Suudi’ye bir şey denmeyecek mi?

 

 

NİMR, Şii bir din adamıydı. 

 

Ayetullah idi.

 

Konuşmasından başka silahı yoktu. 

 

Haberin Devamı

Şiddete başvurulmasına kesinlikle karşıydı.Esad’ı Tiran olarak görür, desteklemez idi.

 

*

 

Suudi Arabistan, işte bu Nimr’i idam etti.

 

Tek suçu vardı Nimr’in: Suudi rejimine eleştirel yaklaşmak.

 

*

 

Ey İslam dünyası!

 

Ey Türkiye! Ey Türkiye’nin “ey” diye seslenmeye meraklı isimleri!

 

Ey Diyanet İşleri Başkanı!

 

Ey Müslüman aydınlar!

 

Bu idama karşı hiçbir şey demeyecek misiniz? 

 

Susacak mısınız?

 

 


Diyanet İşleri Başkanı mezhepçilik mi yapıyor?

 


SUUDİ Arabistan’a gitmiş Diyanet İşleri Başkanı.

 

Orada yaptığı açıklamada şunları söylemiş:

 

Ehlisünnet ana yoldur. m Bir mezhep değildir.

 

Bu ana yolun tali yollar tarafından işgal edilmeye çalışıldığını görüyoruz.

 

*

 

Haberin Devamı

Pardon ama İslam dünyasının mezhepçilik batağına saplandığı bir dönemde Şiiler için “onlar tali yol, biz ana yol” demeye getiren sözler etmek de neyin nesidir?

 

Bu tür sözler “mezhepçiyiz biz mezhepçi” anlamına çekilmez mi?

 

*

 

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, İran’a her gittiğinde şöyle diyordu:

 

“Ne Sünni...Ne Şii...İslam İslam.”

Şimdi bu sözün Diyanet İşleri Başkanı’nın yüzüne karşı da haykırılması gerekmiyor mu? 

 

Akit tarzı, mahallenin yeni tarzı mı oldu

 

 

İki gazetecinin iki dev eşi, Çarşamba Sohbetleri’nde

 

DİLEK Dündar ve Aslı Işık Gül.

 

*

 

Bu zamana kadar hep perdenin gerisinde kaldılar, bu zamana kadar hep eşlerinin arkasında dimdik durdular, bu zamana kadar hep evi ve çocukları idare ettiler, bu zamana kadar hep sessiz, sakin ve köşelerindeydiler.

 

Ancak eşleri Can Dündar ve Erdem Gül tutuklanınca...

 

Onlar için de mecburi hizmet dönemi başladı.

 

Şimdi hem bu zamana kadar yaptıkları işleri sürdürüyorlar hem de eşlerinin özgürlüğü için canla başla çalışıyorlar.

 

*

 

DİLEK DÜNDAR ve ASLI IŞIK GÜL, her şeyi ÇARŞAMBA SOHBETLERİ’nde anlattı.

 

Kaçmasın.

Yazarın Tüm Yazıları