Uğur Meleke

Durdurun futbolu inecek var

18 Mart 2024
İlk 45'te Fenerbahçe oynadı, Trabzon seyretti. 45-80 arası Trabzon oynadı, Fenerbahçe seyretti.

Süper Lig’de sezonun en enteresan haftası oynandı aslında. Bir değil, iki değil, tam üç kalecinin imza attığı bir hafta. Gökhan Akkan ve Bahadır asist yaptılar. Mert uzatma dakikalarında hücuma çıkıp, kafa vurup penaltı kazandırdı. O penaltı, lig tarihinde belki de ilk kez yaşanan bir tuhaflığa dönüştü.

FANTASTiK BiR HAFTAYDI

Fantastik hafta, dün saat 16’da üç geri dönüşe sahne olan Kasımpaşa-Galatasaray’la sürdü. Birkaç gün önce hepimiz 4-3’lük Bournemouth-Luton maçını konuşmuştuk. Dün de Süper Lig’in klasikleri arasına girecek bir maç oynandı Kasımpaşa’da. Bu sütunun sıkı takipçileri bilirler. Mayıs sonunda zafere Galatasaray ulaşırsa “Süper Lig Davinson sezonu”, Fenerbahçe ulaşırsa “Süper Lig Fred sezonu” tabirini kullanacağımdan bahsettim sık sık... Dün Davinson’suz Galatasaray’ın atak sürekliliği aksadı, takım boyu uzadı ve çok zorlandılar Kasımpaşa’da. Fenerbahçe’deyse Fred sahadaydı. Brezilyalı oyuncu hemen her zaman yaptığı gibi takımının tutkalıydı, herkesi birbirine yapıştırdı ve 2-0’lık avantaja taşıdı Fenerbahçe’yi derbinin ilk yarısında.

YAZILI OLMAYAN KURALLAR

Ancak Türk futbolunda yazılı olmayan kurallardan biri girdi sonra devreye. Türkiye’de futbol adeta sırayla oynanıyor! Dün Trabzon’da ilk 45’te Fenerbahçe oynadı, Trabzon seyretti. İlk yarının sonunda Trabzon’un tek bir şutu vardı (isabetsizdi) ve gol beklentisi sadece 0,02 idi. Ardından 46 ile 80 arası Trabzon oynadı, Fenerbahçe seyretti. 46 ile 80 arası Trabzon yüzde 74 topla oynayıp, şutlarda 6-0 üstünlük kurmuştu o 35 dakikada. Skor 2-2’ye gelince oynama sırası Fenerbahçe’ye geçti ve sonradan giren Serdar-Batshuayi ikilisinin çabasıyla zaferle çıktı Fenerbahçe deplasmandan.

YiNE ŞiDDET HORTLADI

Ancak bu epik haftada biz oynanan futbolu konuşmak isterken yine hortlayan bir şiddet var dün gece. Bu ülkede son birkaç yılda saha içinde Halil Umut Meler dövüldü, Bayarslan’a arkadan yumruk atıldı, Fernandes’e tekme, Burak’a çakı atıldı, arkadaşını koruyan Josef cezalandırıldı. Bu ülkede spor adamının, sporcunun can güvenliği var mı, söyleyebilir misiniz bana? Durdurun futbolu artık, inecek var.

Yazının Devamını Oku

İlk kez güçlü reaksiyon verdiler

17 Mart 2024
Santos’a acilen Beşiktaş’ın tarihine uygun maç başlangıçları yapmasının gerekliliği anlatılmalı.

Dün meslektaşım Kerim Beşer’den şöyle bir istatistik öğrendim: Süper Lig’in ikinci devresinde maçlarında en az gol olan takım Beşiktaş’mış (10 haftada 17 gol). Yeryüzünün istediğiniz noktasına gidin, “Santos’un takımı, ligde maçlarında en az gol yaşanan ekipmiş” deyin, futboldan azıcık anlayan bir kişi bile şaşırmayacaktır bu veriye. Ve Süper Lig’in 4 devinden biri, ligde 38 maçın 30’unda dominant oynama alışkanlığı olan Beşiktaş, genetiğine, kimyasına uyması güç bu teknik adamı getirdi göreve. Fernando Santos’lu Beşiktaş’ın bu 10 haftalık süreçte en önemli üç problemi şu:

1- Beşiktaş maçlara çok düşük viteste başlıyor. Hemen her maçta ilk devreleri rölantide geçiriyor. Fernando Santos’la sadece 2 maçın ilk devrelerinde (İstanbul ve Trabzonspor’a Semih sololarıyla) gol bulunabildi. Süper Lig’in bir devinin her maçta ilk devreyi çöpe atma lüksü yok.

MODERN ZAMANLARDA BÖYLE BiR iSTATiSTiK YOK

2- Bu 10 maçın beşinde (Sivas, Pendik, Galatasaray, Gaziantep ve Antalya’dan) ilk 10 dakikada gol yedi Beşiktaş... Ben Süper Lig’in modern zamanlarında bir takımın daha böyle bir istatistiği olduğunu zannetmiyorum. 10 maçın 5’inde ilk 10 dakikada gol yemek akıl almaz. 

3- Düne kadar üçüncü büyük problem de Beşiktaş’ın geriye düştükten sonra veremediği reaksiyondu. Pendik’e, Sivas’a, Antep’e 80 dakika tepki veremediler. Dün ilk kez Antalya’ya karşı bence ikinci devrede güçlü bir reaksiyon verdiler. Ancak o da geri dönüşe yetmedi.

Beşiktaş’ın tarihi belli. Tribünlerinin gücü belli. Kadrosu da bence hiç fena bir kadro değil. Fernando Santos’a acilen Beşiktaş müzesi, semti, çarşı filan gezdirilip siyah beyazlıların tarihine uygun maç başlangıçları yapması gerekliliği anlatılması gerek.

Yazının Devamını Oku

Bu maça bir top yetmez

17 Mart 2024
Bugün oynanacak Trabzon-Fenerbahçe karşılaşması öncesi iki takımın en güçlü yönleri... Trabzon için Beşiktaş maçı bir milattı, o gün tabelada kaybettiler ama geleceği kazandılar. Artık en uçta Pepe ile 4-6-0 gibi oynayan, topu talep eden bir Trabzon var. Fenerbahçe de Djiku-Fred omurgasıyla bambaşka bir takım. Bu ikili sahadaysa geri kazanmada ustalaşıyor, atak devamlılığı sağlıyorlar. Bence iki takımın da topu isteyeceği, deyim yerindeyse bir topun yetmeyeceği bir derbi bu.

Trabzonspor, İnönü’deki Beşiktaş maçında tabelada kaybetti ama geleceği kazandı. O gün 90 dakikanın 70-75’inde dominant taraf bordo mavililerdi, rakip ceza alanında topla oynamada kurdukları 27-10 üstünlüğü tabelaya yansıtamadılar sadece. Dolmabahçe’de sol bek Eren’i uzun süre sonra önde gördük, hatta iki pozisyona girdi milli oyuncu. Trabzonspor’da Beşiktaş maçıyla başlayan gelişim, Meunier’nin transferiyle ikinci kademeye ulaştı. Belçikalı futbolcu, adeta sağ bekten oyun kurucu gibi davranıyor geldiğinden beri. Zaten son 5 müsabakada dördüncü gol katkısı verdi deneyimli sağ bek.

MEUNİER GELİNCE TREZEGUET DE CANLANDI

Meunier’nin gelişi ve onun sağdan yarattığı pozisyonlar, sol açık Trezeguet’yi de canlandırdı. Mısırlı sol açık ikinci santrfor gibi gol katkısı vermeye başladı son 1 ayda. Ve Trabzon’da gelişim sürecinin son aşaması, geçtiğimiz hafta Karagümrük önünde Pepe’nin en uçta oynaması oldu. Pepe belki klasik bir santrfor değil. Ama çok çalıştı, gezdi-dolaştı, arkadaşlarına koridorlar yarattı ve 4-6-0 gibi oynattı takımını. Bu yeni Trabzon, ilk devrede Kadıköy’de kazanan Trabzon’dan farklı. Orada oyuna yüzde 30 hükmetmekle yetinen, uzun metrajlı toplar ve Onuachu kısayoluyla oynayan bir takım vardı. Bu Trabzon, iç sahada muhtemelen çok daha fazla talep edecek topu.

iKi EKiP iÇiN DE ESAS ADAMLAR STOPER + ÖN LiBEROLAR

Fenerbahçe için de sezonun tanımlayıcı detayı, Djiku-Becao-Fred üçlüsü oldu. Bugün Becao’nun oynayamayacağı yazılıyor. Ama Djiku ve Fred’in başladığı müsabakalarda Fenerbahçe, mevsim normallerine daha yakın bir performans ortaya koydu. Tamamlayamadığı hücum dönüşlerinde topu çok daha hızlı geri kazandı, atak sürekliliği sağladı. Fenerbahçe’de Djiku-Fred, Galatasaray’da da Davinson-Torreira, takımlarının görünmez anahtarları. Bir takımda her zaman golleri atanlar, asistleri yapanlar hücumun önemli aktörleri gibi görünür ama ben bu iki ekip için de esas adamların stoper+ön libero olduğunu düşünüyorum.

DJİKU VE FRED’LE FARKLI OYNUYORLAR

Djiku-Fred yoksa Fenerbahçe atak tamamlayamadığında topu hızlı geri kazanamıyor ve takım çok fazla koşmak zorunda kalıyor. Oysa sahada Djiku-Fred (hatta bir de Becao) varsa Fenerbahçe’nin kaybettiği topları geri kazanma hızı artıyor. Atak devamlılığı sağlanıyor. Büyük takım futbolu çıkıyor ortaya. Dolayısıyla bugün Trabzon için kilit oyuncunun takımı 4-6-0 oynatmayı beceren Pepe, Fenerbahçe içinse esas adamın atak devamlılığı canavarı Fred olduğunu düşünüyorum. Topu iki tarafın da iştahla talep edeceği, orta sahayı kazananın maçın da sırrını ele geçireceği bir müsabaka olacak bence bu.

Yazının Devamını Oku

Avrupa dokuzunculuğu önemli

15 Mart 2024
Fenerbahçe'nin tur atlaması, UEFA sıralamasındaki yerimizi sağlamlaştırma adına son derece önemli.

Avrupa futbolunun 5 büyüğü var: İngiltere, İspanya, Almanya, İtalya ve Fransa... Bu ülkeler, birçok alanda kıtanın büyük beşlisi zaten. Tüm toprakları yaşlı kıtada olan en kalabalık beş ülke bunlar. Yine tüm toprağı Avrupa’da olan ülkeler içinde, GDP (gayri safi milli hasıla) bazlı kıtanın en büyük beş ekonomisi bu beşli.

Futbolda da ana tablo oyuncuları belli. Dünya Kupası’nı kazanabilen 5 Avrupa ülkesi bu beşli... FIFA ülkeler sıralaması tarihinde Brezilya, Arjantin ve bu büyük beşli dışında zirveye çıkabilen iki ülke olmuş: Belçika ve Hollanda. UEFA ülkeler sıralamasında da durum aynı. Büyük beşli son 30 senedir hep ilk beşte. Modern zamanlarda bu beşlinin kilidini kırıp araya sızabilen üç ülkeyse, Belçika, Hollanda ve Portekiz.

İLK SEKİZ BELLİ

Bugün bu sekiz ülke (İngiltere, İspanya, İtalya, Almanya, Fransa, Hollanda, Portekiz ve Belçika), UEFA ülkeler sıralamasında ilk sekizdeler. Zaten kıtanın en büyük sekiz ligi bunlar. Oyuncu varlığı bakımından Süper Lig, Belçika Ligi’nin önünde diye itiraz edenler olabilir. Ancak toplam sporcu ederini takım sayısına böldüğünüzde Belçika Ligi hâlâ önde.

OLUMLU BİR ADIM

Bütün bu demografik, ekonomik ve sportif tabloyu anlatma sebebim şu: Futbolda Türkiye için Avrupa dokuzunculuğu gayet makul bir basamak. Tabii ki amaç ilk sekizi zorlamak olmalı. Lakin bü yük sekizlinin hemen ardındaki dokuzunculuk da bizim için gerçekçi bir pozisyon. Zaten tüm futbol tarihimizde sadece bir kere, 2001’de yedinci basamağa çıktık. O da Galatasaray’ın UEFA zaferinin kısa süreli ödülüydü. Fenerbahçe’nin dün USG’yi elemesiyle hem sekizinci Belçika’ya darbe vurmak, hem de gece gelişen diğer skorlarla dokuzunculuktaki yerimizi sağlamlaştırmak son derece olumlu.

KORUMACI-RÖLANTİ FUTBOL

Fenerbahçe dün Kadıköy’de aynen Brüksel’de son 1 saatte olduğu gibi korumacı/rölanti bir performans ortaya koydu. Tur biletini cebine koyması önemli. Djiku döndüğünden beri savunmanın, Fred de sahanın lideri. Ryan Kent takımını 10 kişi oynatıyor, onda ısrar anlamsız gibi. Umarım bugün 15:30 sularında iyi bir çeyrek final kurası çekmiş olur Fenerbahçe.

Yazının Devamını Oku

Santos’un elindeki kullanım kılavuzu

12 Mart 2024
İlk devreleri çöpe at. 3. bölgeye şiddetli baskıya gitme. Semih ve Muci’yi kanada hapset...

Beşiktaş, Fernando Santos yönetiminde 10’uncu lig maçına çıktı dün. 3-5 maç yeterli data seti değil diyenler vardı, haklı da olabilirler. Ama 10 müsabaka bence yeterli bir veri seti. Ve Santos’lu bu 10 maçın ortaya koyduğu bazı realiteler var. Beşiktaş, Santos yönetimindeki 10 lig maçının 8’inin ilk yarılarında gol atamadı. Sadece ikisinde (İstanbul ve Trabzon’a) birer solo Semih golü var. Üstelik bu 10 müsabakanın ilk devrelerinde eksik olan şey sadece gol değildi. Pendik’e, Adana Demir’e karşı, Konya’ya, Gaziantep’e, ligin en sorunlu takımlarına karşı ilk devreleri çoğunlukla hiçbir şey oynamadan çöpe attı Beşiktaş.

GERiYE DÜŞÜNCE KAYBEDiYOR

Santos’lu Beşiktaş’ın bir başka ilginç istatistiği de şu: Pendikspor’a, Sivasspor’a, Galatasaray’a ve Gaziantep’e karşı ilk 10 dakikada mağlup duruma düştüler. Olabilir, bunlar futbolun içinde olan şeyler. Ancak kalan 80-85 dakikada ne Pendik’e, ne Sivas’a, ne de Gaziantep’e karşı oyunu rakip yarı alana yığamadılar. Net bir reaksiyon veremediler. Rakiplerine topla çıkma imkanı verdiler. Ve eğer yanılmıyorsam, Süper Lig’de geriye düştüğü maçlarda tek bir gol dahi atamayan tek teknik adam Fernando Santos. Beşiktaş geriye düştüğü 4 maçı da (Pendikspor, Sivasspor, Galatasaray ve Gaziantep’e karşı) gol bulamadan kaybetti.

iSMAEL VE BULUT GiBi 

18 yıllık meslek hatayım böyle geçti, maalesef bugün de bir tekrar yaşıyorum. Valerien İsmael’in de, Erol Bulut’un da, Pereira’nın da, Fernando Santos’un da göreve getirildikleri gün, sıkıntılı kararlar olduğunu söylemiştim. Umarım yanılırım ama Fernando Santos şu ana kadar Yunanistan’a veya Portekiz’e oynattığı emniyetli oyunun dışına çıkmadı Beşiktaş’ta da.

HEP AYNI SENARYO

Sanki elinde bir kullanım kılavuzu var ve onun dışına pek çıkmıyor gibi: İlk devreleri çöpe at. Üçüncü bölgeye şiddetli baskıya asla gitme. Semih Kılıçsoy ve Ernest Muci’yi mümkün olduğunca kanada hapsedip yok et. İşler iyi gitmezse 60’ta Rachid Ghezzal’i oyuna al. Bu kadar.

Yazının Devamını Oku

Her 49 saniyede 1 faul

11 Mart 2024
İlk yarıda sadece 23 dakika futbol oynandı ve tam 28 faul düdüğü çaldı.

Dün Kadıköy’de oynanan (daha doğrusu oynanamayan) ilk yarıyı izleyemediyseniz size şu absürt istatistiklerle seyrettiğimiz şeyi özetlemeye çalışayım: İlk yarı 14 dakika uzatmayla toplam 59 dakika sürdü. 59 dakikanın sadece 23’ünde futbol oynandı, yani bir devrede tam 36 dakika top oyun dışındaydı. Ve topun oyunda kaldığı bu 23 dakikada tam 28 faul düdüğü çaldı. Oyun akarken her 49 saniyede 1 faul düdüğü demek bu!

iRFAN CAN HEP YÜZDE 100’LE OYNUYOR 

Bu doz aşırı gergin müsabakanın devre arasında İsmail Kartal’ın 4’te 3’ü cebinde sarı kartla oynayan savunmasından ikisini çıkarması doğru karardı. Takımının gerilimini birkaç doz düşürdü bu hamleyle. Ardından gelen İrfan Can Kahveci müdahalesi de yerindeydi. İrfan Can’ın bu sezon Süper Lig’de bir maça sonradan girip de yüzde 90 tutkuyla oynadığını hatırlamıyorum doğrusu. Hep yüzde yüzle mücadele etti. Defalarca da kritik rol oynadı takımının geri dönüşlerinde. İrfan’ın yanı sıra yine kulübeden gelen Djiku da bir başka başroldü geri dönüşte.

BiR GÖZÜMÜZ LiVERPOOL-CiTY MAÇINDAYDI

Dün bir gözümüz Fenerbahçe-Pendik maçındayken biri de Liverpool-City kapışmasındaydı haliyle. Maç, Liverpool’un Barcelona’ya Trent-Origi işbirliğiyle attığı ikonik korner golüne benzer bir sayıyla başladı. Messi’nin hâlâ yedikleri o golü unutamadığını, hatta oğlunun o anla ilgili kendisiyle alay ettiğini biliyoruz. Lionel Messi, yaramazlık yapan oğlunu ceza olarak odanın bir köşesine gönderdiğinde, oğlu oradan “corner taken quickly (korner çabuk kullanıldı)” diyerek öfkelendiriyormuş babasını!

SAHALARDA ENDER GÖRÜLEN BiR GOL

Dün de City, önceden çalışılmış bir organizasyonla korneri çabuk kullandı. Ake savunmayı karıştırdı, De Bruyne de Stones’u buldu ön direk dibinde. Sahalarda ender görülecek cinsten bir gol izledik Anfield’da. City’nin efsanevi duran top koçu Jover, Arsenal’a gitti. Orada şahane işler yapıyor. Jover’in yerine göreve gelen (Brentford kökenli) Jack Wilson kurguladı dünkü planı.

Süper Lig’de bu işleri organize biçimde en iyi yapan Kasımpaşalılar. Büyük takımlarımızın da bize bu çalışmaları konuşturacak işler yapmaları umuduyla elbette.

Yazının Devamını Oku

Süper Lig’in İlkay Gündoğan’ı

9 Mart 2024
Kerem Demirbay, derbideki sükseli performansının üstüne goller ekledi.

Galatasaray formasıyla yakın tarihte çok iyi merkez orta sahalar izledik: OkanEmre-Suat, belki de Türk futbol tarihinin en iyi orta üçlüsüydü. SelçukMelo çok iyi işlere imza attılar. Belki de 10 yıl sonra Galatasaray unutulmamaya aday yeni bir orta ikili yakaladı: Torreira ve Kerem Demirbay... Tabii ki bu ikiliyle ilgili büyük cümleler kurmak için henüz erken, bunun farkındayım. Ama sezonun şu noktasına kadar yaptıkları katkı ve özellikle Kerem’in aylar geçtikçe kendini bulması, ligin kaderine de doğrudan etki edecek gibi.

HEM TOPLU HEM TOPSUZ OYUNDA USTA

Kerem Demirbay, Türk futbol kamuoyunun iştahla öveceği türden bir orta saha tipi değil. Gösterişten uzak. Toplu oyun kadar topsuz oyunun da ustası. Oyunu izlerseniz, Kerem’i göremeyebilirsiniz. Ama Kerem Demirbay’ı izlerseniz, oyunu anlarsınız. Geçtiğimiz hafta derbi yazısında onun Beşiktaş orta sahasına karşı nasıl fark yarattığını ifade etmeye çalışmıştım. Beş gün geçti, o sükseli performansının üstüne goller ekledi Kerem. Onun stilini İlkay Gündoğan’a benzetiyorum. Sadelikte usta her ikisi de.

NEGATiF AYRIMCILIĞI LANETLEDiK

Dün 8 Mart’tı, Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün anlamını idrak etmeye çalıştık hep birlikte. Hâlâ dünya üzerinde çeşitli coğrafyalarda çeşitli ölçülerde kadınların yaşadığı negatif ayrımcılığı lanetledik. Türk kadınına daha 1930’lu yıllarda sadece seçme değil, seçilme hakkı da veren, bu anlamda yeryüzünün en medeni uluslarından biri olmamız sağlayan Atatürk’e minnet duyduk bir kez daha. Tarihi değiştiren kadınları andık:

TEŞEKKÜRLER iYi Ki VARSINIZ 

Hem fizik, hem de kimya dalında Nobel kazanan Marie Curie olmasaydı, bugün hepimizin hayatı, ziraat, astronomi hatta tarih bilimi bile eksik kalacaktı. Rosa Parks olmasaydı bugün dünyada bazı ülkelerde otobüslerde koltuklara sadece beyazlar oturabilecek, muslukların üzerinde ten rengi yazıyor olacaktı. Türkan Saylan bu ülkede yaşamasaydı bu kadar çok kız çocuğu eğitim şansı bulamayacaktı. Teşekkürler Marie Curie, teşekkürler Rosa Parks, Sabiha Gökçen, Maya Angelou, Joan Rivers, teşekkürler Türkan Saylan. İyi ki varsınız. İyi ki hayatımıza dokunmuşsunuz.

Yazının Devamını Oku

Bir tür Elon Musk takımı

8 Mart 2024
Fenerbahçe, Union SG karşısında yürekli ve dirençli bir mücadele sergiledi.

Tony Bloom ismini daha önce duymuş muydunuz bilmiyorum. Bloom şu sıralar İngiltere, Belçika ve Uzakdoğu başta olmak üzere Dünya sathında şöhrete sahip bir dâhi. Kimilerine göre futbolun Elon Musk’ı. 1970 Brighton doğumlu Bloom hem global bir poker yıldızı, hem ürettiği internet siteleriyle bir Silikon Vadisi starı. Hem de Brighton ve Union Saint-Gilloise kulüplerine yaptığı doğru yatırımlarla bir futbol dâhisi.

SERVETiNi ZEKASINA BORÇLU

Servetini zengin ailesine ya da petrole değil, zekasına borçlu bir adam olan Bloom, Brighton’ı son 10 yılda League 1’den (İngiltere üçüncü kümesinden) Avrupa kupalarına taşıdı. Bloom’un ikinci yatırımı Union Saint-Gilloise da beş yılda ikinci kümeden Avrupa’ya sıçradı. Belki siz şu an onun adını Union St.Gilloise’ın tepesinde göremiyorsunuz ama esas patron o. İsminin gizlenme sebebi, UEFA turnuvalarında aynı patronun iki kulübünün birden yer alamaması.

‘MONEYBALL’ METODU UYGULUYOR

Tony Bloom, USG’yi de aynen Brighton gibi bir “moneyball” metoduyla yönetiyor. Hocaları Blessin, Leipzig mekanizması çıkışlı bir Alman. Son üç sezonda büyük liglere iki süperstar, Boniface ve Deniz Undav’ı sattılar. O bütçeyle de dün Brüksel’de sahaya çıkan sistem takımını kurdular.

ÇAĞLAR, ÇIKANA DEK EN iYiSiYDi

Dün bu enerjik takıma karşı Fenerbahçe yürekli ve dirençli bir 90 dakika koydu sahaya. Çağlar sakatlanana kadar sahanın en iyisiydi, ilk golde de payı Belçikalı’dan fazla. İsmail rakibin yıldızı Puertas’ı defalarca bozdu, Fred saha içi liderliğiyle hemen fark ettirdi varlığını. Ferdi de oyuna dahil olduktan sonra şahane bir futbol ortaya koydu her yönüyle.

ÖZÜR DiLERiM OOSTERWOLDE

Yazının Devamını Oku