Sefer Levent

Olimpiyatlara ‘asırlık’ destek

25 Nisan 2024
Olimpiyatlarla İş Bankası’nın yolunun çeşitli vesilelerle kesiştiğine dikkat çeken İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Suat Sözen, “Kuruluş yılımız 1924’te Türkiye ilk kez Paris’te olimpiyatlara katıldı. 100 yıl sonra olimpiyatlar Paris’te ve biz Milli Olimpiyat Komitesi’nin resmi destekçisiyiz” dedi.

-İş Bankası’nın Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin resmi destekçisi olmasındaki temel amaçlar nedir?

 Bizim açımızdan farklı farklı önemli konuların kesişmesi aslında Olimpiyatlar… İş Bankası, Cumhuriyet kurulduktan bir yıl sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından kuruluyor. Aynı yıl (1924) Türkiye Cumhuriyeti olarak ilk kez olimpiyatlara katılıyoruz ve oyunlar bu sene olduğu gibi Paris’te düzenleniyor. 100 yıl sonra İş Bankası, 100. yılını kutlarken, Olimpiyat Oyunları yine Paris’te ve olimpik yolculuğumuz da 100 yaşına ulaşıyor. Bu hikâye bize bir çağrı gibi oldu.

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi ile çok kısa bir süre içinde el sıkıştık. Komite bizi çok güzel karşıladı. Sanki sponsor olarak değil de takımın bir parçası olarak bu iş birliğine başladık.


İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Suat Sözen

Ülkemizin potansiyeline inanıyoruz. Sporda da keşfedilmemiş binlerce cevher olduğunu biliyoruz. Özellikle Türkiye Satranç Federasyonu ile yaptığımız yol arkadaşlığında bunu çok iyi bir şekilde gözlemledik. 2005’ten beri onlarla birlikteyiz. Bu yol arkadaşlığının meyvelerini de görüyoruz. Durum öyle bir hal aldı ki bugün Türkiye’nin en fazla lisanslı sporcuya sahip dalı satranç oldu. Bu konuda güzel bir anekdot var hatırımda. Efsane satranç oyuncusu Garry Kasparov, Türkiye’ye geldiğinde gazetecilerle konuşuyor. Kendisine “Türkiye’de bir Kasparov var mıdır” diye soruyorlar. Kasparov, “En az 10 tane vardır ama siz onların kim olduğunu bilmiyorsunuz, onları keşfedip, onların gelişimini sağlamanız lazım” diyor. Biz sporda sistemli çalışmanın başarıyı getireceğine inanıyoruz. Bu yüzden sporcularımızın yanında olup onlara bu yolda destek vermek istiyoruz.


Yazının Devamını Oku

Boykot tartışmasının iki sonucu var

23 Nisan 2024
Fahiş fiyat iddiası ile restoran ve kafeleri boykot çağrısı sonrasında 19 Nisan Cuma günü yayınlanan yazımda, “Bütün restoran ve kafelerin boykot edilmesine karşıyım. İşini doğru yapan, hakkaniyetle fiyat belirleyen işletmeleri cezalandırmak çok yanlış” demiştim.

Hafta sonunu ‘boykot oluyor, olmuyor’, ‘restoran ve kafeler boş, hayır dolu’ tartışmalarıyla geçirdik. Bana göre böyle bir tartışma gerçekten çok saçma. Restoran ve kafeler niye boşalsın? Hele ki, vatandaşın memnun olduğu, fiyatını belli bir kaliteye göre makul ölçülerde belirleyenler... Gittiğiniz restoran veya kafenin fiyatlarından memnunsanız niye boykot edesiniz ki...

Bir kafede 150 liraya satılan Türk kahvesi birimize göre makuldür diğerimize göre fahiş fiyatlıdır. Bunun bir ölçüsü yok ki... Fiyatından memnun kalmadığınız, fahiş hesap ödediğiniz restoran ve kafeye bundan sonra gitmezsiniz olur biter. Hesabından memnun olduğunuz kafe veya restoranı niye boykot edesiniz... Gerçekten bu beklenti çok garip...



Ama şunu söylemem şart, cuma günkü yazımda da belirttim: ‘Macun tüpten çıktı...’

Boykot tartışmalarının iki net sonucu oldu:

Yazının Devamını Oku

Ray ekonomisine yatırım kazandırır

22 Nisan 2024
Yaşadığımız pandemi sonrasında ulaşımın, lojistiğin önemini çok daha iyi anladık.

Dünyanın çevresini dönüp dolaşan konteynırların bir noktaya yığılması bile dünya ticaretinin trafiğini bir anda çıkmaza soktu. Son savaşları, kapanan hava koridorlarını, denizlerdeki saldırıları saymıyorum bile. Alternatif her rotanın, ticaretin, ulaşımın akıp gitmesi için altın değerinde önemi var.

Geçtiğimiz cuma günü bir grup ekonomi gazetecisi olarak Pasifik Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Erdoğan ile buluşmamızın en kritik konularından biri işte bu alternatif yollardan biri yani ‘Orta Koridor’du. Türkiye’den başlayarak Kafkaslar’a, oradan da Hazar Denizi’ni aşarak Türkmenistan ve Kazakistan’ı takiben Orta Asya ve Çin’e ulaşan Orta Koridor artık kritik önemde. Neden mi?

Dünyanın lokomotifi haline gelen Çin’i ve diğer Asya ülkelerini Rusya üzerinden Avrupa’ya bağlayan Kuzey Koridoru artık çok riskli. Bu ülkeleri Ortadoğu ve  Avrupa’ya bağlayan Güney Koridoru ise Kızıldeniz’deki kriz nedeniyle güvensiz konumda.

Pekin’den Londra’ya uzanan Orta Koridor hattı, yıllık 600 milyar doları aşkın ticaret trafiğine hizmet ediyor. Bu hattın can damarı ise demiryolu. Bu hatta uzun bir süredir çalışan firmalardan Pasifik Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Erdoğan, “Kuzey Koridoru’ndaki riskler Orta Koridor’a yaradı.Bu koridorla taşıma süresi de azaldı. Çin’den gemiyle 60 günde gelen ürün bu hatta 15 güne kadar düşebiliyor. Türkiye lojistik üs haline geliyor” dedi.



Yazının Devamını Oku

Restoranlar boşalmaz ama macun tüpten çıktı

19 Nisan 2024
Öncelikle hemen belirteyim, tümden bütün restoran ve kafelerin boykot edilmesine karşıyım. İşini doğru yapan, hakkaniyetle fiyat belirleyen işletmeleri cezalandırmak çok yanlış.

Aslında işin çok basit bir mantığı var. Restoran ve kafeler hınca hınç dolu. Bazı işletme sahipleri yediğinizi yer yemez bir sonraki müşteriye yer açmak için kalkın diye adeta gözünüzün içine bakıyor. Sakın bu durum İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlere özgü zannetmeyin. Nereye giderseniz gidin mekanlarda yoğunluk var. Özetle, aşırı bir TALEP var. Bunu ‘enflasyon yüksek, vatandaş eline geçeni harcıyor’ diye yorumlayanlar var. Fakat son faiz artışları sonrası artık herkes elindeki paranın kıymetini bilmek zorunda.

Diğer taraftan da bulunduğu semtle özdeşleşmiş, yılların restoranları şubeleşme yarışında. Her köşe başında rastladığımız yeni nesil kahve dükkanlarını geçtim, ortalık yeme-içme üzerine açılan mekanlarla kaynıyor. ARZ artıyor ama TALEP o kadar yoğun ki... İşte, bu noktada devreye ARZ-TALEP dengesiyle oluşan FİYAT giriyor. MALİYET artışlarını unutmuş değilim. Kirası, asgari ücreti, yakıtı, vergisi artıp duruyor. Gıda fiyatlarının yüksekliği de cabası... Ancak tüm bunlar restoranlarda son dönemde oluşan yüksek fiyatların asıl belirleyicisinin ARZ-TALEP dengesi olduğunu değiştirmiyor. TALEP, ARZ’dan fazla ki çoğu mekanda yer bulmamız mümkün değil. Bu yoğun TALEP de belli ki fiyatların olması gerekenden yukarıda oluşmasına yol açıyor.

İşte, bu nedenle restoranlardaki fiyatlar normalden çok daha fazla arttı. TALEP kesilmedikçe daha da arttı. Çok iş yapan bazı mekanlar ayı, haftayı geçtim, neredeyse her gün otomatik fiyat artışı yapar oldu. Sosyal medyada paylaşılan adisyonlar artık birer antipati ögesi haline geldi. Son olarak tanesi (evet evet bir tanesi) 110 TL’ye satılan kurabiye herkesin tepkisini çekti.

Arkasından da ‘Fahiş fiyatlara hayır dışarıda yemiyoruz’ sloganıyla bir tepki oluştu. Bu iş şimdi bir boykot çağrısına dönüştü. Amaç sivil toplum gücüyle haddini aşan esnafa bir muhtıra vermek. Ben yüzde 100 başarılı olmasını, hafta sonu tüm yeme içme mekanlarının boş kalmasını beklemiyorum. Yine de TALEP iyi diye kafasına göre zam yapan bazı mekan sahiplerinin kendisine çeki düzen vermesi açısından olumlu olacaktır.

Dışarıda yemek yeme konusunda bence artık macun tüpten çıktı. Restoran fiyatları zaten bir süredir herkesin gündemindeydi. Hatta bazıları yıllardır müdavimi oldukları restoranları kendi çapında zaten boykot etmeye başlamıştı. Şimdi herkes hesabını baştan yapacak. ARZ ve TALEP’in makul noktada buluştuğu mekanların sorun yaşayacağını düşünmüyorum. Ancak fahiş fiyat politikasına devam eden bazı restoranlara TALEP’in düşeceğine, bu konuda farkındalığın artacağına eminim. Yeri gelmişken belirtmemde fayda var. Serbest piyasa ekonomisinde kimse kimsenin sattığı ürünün fiyatına müdahale edemez. Ancak tüketiciler olarak bizim de restoran tercihinde bulunmak en doğal hakkımız. Son dönemde bazı restoranlar fiyatlarını artırmakla kalmadı. Porsiyonlarını da düşürdüler. Bakın, geçtiğimiz günlerde kapıya fiyat listesi asmak zorunlu hale geldi. Ancak menülerde herhangi bir standart yok. Kimin neye porsiyon dediği, standart bir porsiyon gramajı üzerinde bir uzlaşı yok.

Bir porsiyon köfte kaç gram bilen var mı? Peki ya bir adet pide ya da pizza da ne kadar peynir olmalı? Patates kızartması bir yerde tabakla bir yerde kaseyle veriliyor. Ama menüde tek satır açıklama yok. Mezelerin fiyatları var gramajları yok; salatanın, meyvenin kısacası hiçbir şeyin standardı yok. Bizler vatandaş olarak hakkımızı belli bir noktaya kadar arayabiliriz ama kamunun da daha aktif olması gerekmez mi? Ne için ne kadar ödeyeceğimizi daha net anlamamız için menülere fiyat yazmayı talep etmek tek başına yetmiyor maalesef. Şeffaflık şart.

Restoranlarda binlerce kişi ekmeğinin peşinde çalışıyor. Bodrum katlarında, güneş yüzü görmeyen mutfaklarda yemek pişiren bulaşık yıkayan on binler var. 8-10 saat ayakta yiyecek içecek servis edenleri de unutmamak lazım. Umarım orta nokta bulunur işin BOYKOT bölümü ara sıcak tadında son bulur... Hem ülkede pahalılık sadece restoranlara özgü bir sorun değil. Kuaförden, oto yıkamaya tesisatçıdan çiçekçiye her ay bir meslek grubunu boykot mu edelim?.Bu işin tek yolu şu enflasyon belasından kurtulmak. Toplumsal tepkimizi koyarken de HESAP keyfimizi kaçırmasın...

BURAYA NASIL GELDİK?

Yazının Devamını Oku

3.7 milyon dönümlük üretim

18 Nisan 2024
RAKAMI duyduğumuzda inanamadık.

“Metrekare mi, milyon mu, bin mi” diye sorduk durduk. Tamı tamına 5.7 milyon dönüm. Yanlış okumadınız. Tiryaki Agro’nun Rusya ve Kazakistan’daki arazi büyüklüğü tam 5.7 milyon dönüme ulaşmış. Türk tarım ve gıda devi bunun 3.7 milyon dönümünde de üretim yapar hale gelmiş.

Tiryaki Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Tiryakioğlu ile Tiryaki Holding’in İstanbul’daki merkezinde, meslek büyüklerim Vahap Munyar ve Abdurrahman Yıldırım’ın da katılımıyla buluştuk.


Ahmet Tiryakioğlu

Ahmet Tiryakioğlu aynı zamanda Türkiye Gıda İhracatçıları’nın (TGİ) da Başkanlığını yürütüyor. O yüzden buluşmamızın ana konusu Türkiye’nin gıda ihracatıydı. Ancak sohbet sırasında Ahmet Tiryakioğlu’nun grupla ilgili verdiği rakamlar öylesine ilgi çekiciydi ki yazmamak mümkün değildi. Mesela Tiryaki Agro Türkiye’de yaygın şekilde sözleşmeli tarıma yönelmiş.

Tiryakioğlu, “Orta Anadolu’da 200 bin dönüm alanda çiftçilerle sözleşmeli tarım yapıyoruz. Toplam üretim hacmi 5-6 milyon tonu buluyor. Ülkemizde 7 lokasyonda fabrika ve işyerlerimiz var. Yem, yağlı tohumlar, tahıl, bakliyat, un, fıstık derken ülkemizde 24 fabrikamız faaliyet gösteriyor. Nestle’nin tek fıstık tedarikçisi biziz. Gaziantep’teki tesislerimizde Antep fıstığını üretip tüm dünyaya satıyoruz. En büyük üreticilerinden birisi olarak Türk fıstığını dünyaya tanıtma misyonunu da üstlenmeye çalışıyoruz. Gaziantep’te serbest bölgede ayrıca Ortadoğu pazarı için Amerikan fıstığını da işliyoruz" dedi.

Ahmet Tiryakioğlu, ayrıca Irak Basra’da bir 100 milyon dolar yatırımla Ortadoğu’nun en büyüğü olan bir soya kırma fabrikası kurduklarını, fabrikanın günlük soya kırma kapasitesinin 3 bin tona ulaştığını söyledi.

Ahmet Tiryakioğlu

Yazının Devamını Oku

Altın ithalatına kota ihracatçıya dert oldu

16 Nisan 2024
YASTIK altı... Düğün dernek... Beşi bir yerde... Cumhuriyet... Çeyrek... Anlamışsınızdır. Bugünkü konumuz altın...

Biliyorum herkes altın fiyatlarının ne olacağının peşinde. Son olarak İran’ın İsrail’e saldırması üzerine gerilim iyice artınca her dönemin güvenli limanı altına talep arttı. Gözler yine altına çevrildi. Ancak bugün gelin, masanın öbür tarafında oturanlara yani altının ticaretini yapanlara söz verelim, konuya biraz da onların cephesinden bakalım.

Ramazan Bayramı’ndan hemen önce Takı Üreticileri ve İhracatçıları Derneği Kurucu Başkanı Mustafa Kamar ile buluştuk. Kendisi Mücevher İhracatçıları Birliği’nin de (MİB) önceki başkanı. Takı Üreticileri ve İhracatçıları Birliği’nin kuruluş öyküsüne geleceğim ama önce Kamar ile buluşmamızın en önemli bölümünü aktarayım.

Kamar söze MİB’in kuruluşunu hatırlatarak girdi:

Ülkemiz mücevher ihracatıyla 2002-2003 döneminde dünyadan yüzde 0.5 pay alıyordu. O dönemde Başbakan olan sayın Cumhurbaşkanımıza sunumlar yapıldı. Sektörün neler yapabileceği anlatıldı. 2004 yılında Mücevher İhracatçıları Birliği kuruldu.”

COVID İŞİ KARIŞTIRDI

Sektörün 2020’ye gelindiğinde ihracatta dünyada yüzde 10’luk payla 18 milyar dolara ulaştığına dikkat çeken Kamar, şöyle devam etti:

“Derken Covid-19 pandemisi geldi. Dünyadaki ekonomik dalgalanmalar, bölgemizde yaşanan savaşlar, yaptırımlar ve belirsizlik, hane halkını kendini koruma çabasıyla altına ve dövize yönlendirdi. Bu nedenle 2020-2023 döneminde altın bazlı cari açık yükseldi. 2021 yılından itibaren altın bazlı cari açığın düşürülmesi için harekete geçildi.”

Yazının Devamını Oku

Her 30 yolcudan biri artık THY uçağında… 6 milyar dolar kâr açıklayan şirket rekorlara doymuyor

5 Nisan 2024
ŞİRKET yönetmek zordur.

Global şirket yönetmek tabii ki daha da zor. Peki ya 85 milyon yolcusu olan bir şirketi yönetmek? Önceki akşam Türk Hava Yolları (THY) yönetimi ile bir araya geldiğimizde anlatılanları dinlerken bir taraftan da düşünmeden edemedim. Rakamları yazarken, söylerken kolay geliyor ama THY yönetimi gerçekten zor bir işi başarıyla yapıyor. Bu başarı da rekorları beraberinde getiriyor. Bakın nasıl...

THY 2023’te 53 milyonu dış hat olmak üzere toplamda 83.4 milyon yolcu taşıdı. Böylece THY uluslararası yolcu pazarından aldığı payı da yüzde 3.5’e çıkardı. Yani dünyadaki 30 yolcudan birini taşır hale geldi. Toplam geliri 2023’te yüzde 14 artarak 20.9 milyar dolara çıkan THY’nin esas faaliyet kârı bir önceki yıla yakın bir seviyede, 2.9 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2023’ü 6 milyar dolar net kârla kapatan şirketin kârındaki sıçramada enflasyon muhasebesi nedeniyle yapılan teknik düzeltmenin etkisi görüldü.

TEMETTÜ VE BEDELSİZ HİSSENİN ÖNÜ AÇILDI

THY Genel Müdür Yardımcısı Murat Şeker’in verdiği bilgilere göre enflasyon muhasebesi sayesinde bilançoda yapılan bu teknik düzeltme sonrasında THY’nin önümüzdeki yıllarda kâr payı dağıtmasının ve bedelsiz sermaye artırımına gitmesinin de önü açılmış oldu. Borsa İstanbul’da işlem gören THY, en son temettü ödemesini 2012’de yapmıştı. 

THY Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bolat “Toplam gelirimiz geçen yıl yüzde 14 artarak 20.9 milyar dolara çıktı. Net borcumuz 2020 yıl sonundan bugüne kadar 6.7 milyar dolar azaldı. Esas faaliyet kârımız bir önceki yıla yakın, 2.9 milyar dolar oldu. İştiraklerimizin (17 adet) kâra katkısı 2019 yılına göre yüzde 60 arttı. Geçen yıl 83.4 milyon yolcu taşıyarak rekor kırdık. 2023’te yolcu kapasitemiz pandemi öncesinin yüzde 25 üzerinde. Rakiplerimizin (Lufthansa, Air France-KLM, British Airways, American Airlines gibi) kapasitesi henüz pandemi öncesi seviyelere gelemedi” diye konuştu.

THY’nin dolaylı veya doğrudan Türkiye ekonomisine katkılarının artarak devam ettiğini ifade eden Ahmet Bolat, “Son 15 yılın ihracat şampiyonuyuz. 2033 yılında ülkemize 16.3 milyar dolar net döviz getirdik. 8.1 milyar doları Türkiye’de kaldı. 2033 yılında ülkede kalacak döviz miktarı da 19.4 milyar dolar olacak. 2018’deki istihdam sayımız 60 bin civarındayken 2023’te 83 bine çıktı. Yine geçen yıl ekonomiye kattığımız toplam değer 56 milyar dolar oldu, 2033’te 144 milyar dolar olacak” dedi.

Dünyada 888 havayolu şirketi olduğunu THY’nin de bu kadar çok şirket arasında uluslararası yolcu pazarından yüzde 3.5 pay aldığını vurgulayan Bolat, şöyle devam etti:

Yazının Devamını Oku

Deniz çayırları candır

30 Mart 2024
Görüntüler hâlâ hafızalarda.

2007 yılından bu yana Marmara Denizi’nde yoğun şekilde gözlenen müsilaj 2021 yılında birden su üstüne çıkıvermişti. Denizin üstünü tamamen kaplayan beyaz örtü neredeyse tek gündem haline gelmişti. Ana haber bültenleri, gazeteler, dergiler onlarca müsilaj haberi yaptı, uzmanlardan görüş aldı, aktardı. Aradan 3 yıl geçti, unuttuk gitti. İklim değişikliği, arıtma problemleri, uygunsuz sanayi faaliyetleri sürüp gidiyor, denizlerimiz her geçen gün biraz daha ölüyor. Giden gitti ama denizde var olan yaşamı sürdürmek altın değerinde. İşte bu yüzden, bugün çok kıymetli bir projeyi duyurmak istedim.

Gelin, önce Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk’ten aldığım bilgileri paylaşayım: 

-Denizlerin akciğerleri olan deniz çayırları denizlerin ekolojik dengesi için büyük önem taşıyor. Karadaki bütün bitkilerin atası olarak bilinen deniz çayırları, karada yaşayan çiçekli bitkilerin denizde yaşayan hali olarak görülüyor.

-Kök, gövde ve yapraktan oluşup deniz tabanında uzanan köklerinden besleniyorlar. Çiçekli bitki oldukları için denizin içinde ilkbaharda çiçek açıp, meyve veriyor ve yaprak döküyorlar. Kıyıya vuran ömrünü tamamlayan yaprakların ise doğaya ayrı bir faydası var.

-Sahilde yaşayan böcek türleri de dahil pek çok canlıya yuva oluyorlar. Akdeniz’de karaya vurmuş deniz çayırlarından oluşan sahillere ‘ekolojik plaj’ deniyor.

-Deniz çayırlarının olduğu denizlerde, tüm canlılar için temiz ve sağlıklı bir yaşamın olduğu anlamına geliyor. Deniz çayırlarının dünya genelinde 60 türü bulunuyor.

-Türkiye’de ise

Yazının Devamını Oku