Sedat Ergin

31 Mart Yerel Seçimi analizi (5) Güneydoğu’daki seçim sonuçları bize ne anlatıyor?

18 Nisan 2024
Dünkü yazımda 31 Mart yerel seçimlerine katılım oranının düşüklüğünü değerlendirmeye çalışırken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerindeki rakamlar özellikle dikkatimi çekti ve beni bu bölgeye biraz daha yakından bakmaya yöneltti.

Tabii bu amaçla yola koyulurken, her seçimde bu bölgelerde katılımın genellikle ülke ortalamasının altında seyrettiği belirtilerek, bu durumun olağan karşılanması gerektiği görüşü öne sürülebilir.

Gelgelelim rakamlara baktığımızda, bu bölgelerde 2019 yerel seçimi oranlarının ciddi ölçülerde altına inilmesi bir meselenin varlığına işaret ediyor. 2019 yılının yüzde 84.66 ve son 31 Mart seçiminin yüzde 78.55 olan katılım oranları arasındaki altı puanlık farkın da üstüne çıkan bir gerilemeden söz ediyoruz.

BÖLGEDEKİ GENEL GÖRÜNTÜ KATILIMIN DÜŞÜKLÜĞÜ

Örneğin, Diyarbakır’da bundan beş yıl önce 31 Mart 2019 tarihinde gerçekleşen yerel seçimde katılım oranı yüzde 78.60 çıkmıştı. Buna karşılık, geçen 31 Mart’ta Diyarbakır’da katılım oranı belediye başkanlığı sandıklarında yüzde 67.34’e kadar inmiştir. Bu oran belediye meclisi sandıklarında yüzde 67.01’e kadar düşmüştür. Her halükarda arada yaklaşık 11.5 puan gibi bir fark söz konusu.

Bölgede bir iki ilden daha örnek vererek konuyu açmaya çalışalım. Örneğin, Van’da 2019 yerel seçiminde katılım oranı 78.36 iken, 31 Mart’ta bu oran 67.38 olmuştur. Keza Mardin’de 2019 yılındaki oran 80.61 iken, bu kez 73.09’a inmiştir. Bölgedeki genel görüntü bu yöndedir.

Ayrıca, bundan 10.5 ay önce yapılan milletvekili seçimindeki katılım oranları ile kıyaslandığında, bölgedeki düşüşler daha da sert görünüyor. Örneğin, Diyarbakır’da 14 Mayıs 2023 milletvekili seçiminde katılım oranı yüzde 81.72 oranında gerçekleşmişti.

SANDIĞA GİDENLERİN SAYISINDA 157 BİNLİK GERİLEME

Yazının Devamını Oku

31 MART YEREL SEÇİMİ ANALİZİ (4) Katılım oranı düşüklüğünün gerisindeki dikkat çekici yönelişler

17 Nisan 2024
GEÇEN 31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerin zihinlerde en çok yer eden yönlerinden biri katılım oranının düşüklüğü oldu.

Oran yüzde 78.55 oranında gerçekleşti. AK Parti’yi iktidara getiren 3 Kasım 2002 seçimlerinden bugüne uzanan zaman kesitine baktığımızda en düşük katılım oranlarından birine tanıklık ettik.

Geçen yirmi yılı aşkın zaman zarfında en düşük katılım oranı yüzde 76.25 ile 28 Mart 2004 yerel seçimlerinde yaşanmıştı. Keza, 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan ve Cumhurbaşkanı’nın ilk kez halk tarafından seçildiği cumhurbaşkanlığı seçimi de yine yüzde 77.05 gibi düşük bir oranda gerçekleşmişti.

2002 sonrasındaki seçim verilerine karşılaştırmalı bir şekilde bakıldığında, katılım oranının bu istisnalar dışında yüzde 80’in, hatta çoğunluk yüzde 85’in üstünde seyrettiği gözleniyor.

Çok değil, bundan 10.5 ay önce yapılan milletvekili seçiminde katılım oranının yüzde 88.92 gibi yüksek bir oranda şekillendiği hatırlandığında, yüzde 78.55 bize 10 puanın üstüne çıkan bir gerilemeyi anlatıyor.

SANDIĞA GİDENLERİN SAYISINDA 5.8 MİLYONLUK GERİLEME

Geçen 31 Mart’ta Türkiye’de kayıtlı 61 milyon 430 bin dolayında seçmen kitlesi içinden yalnızca 48 milyon 256 bin kadar vatandaş sandığa giderek oy kullandı. Kaba bir hesapla, her beş seçmenden yaklaşık biri oy kullanmak için sandığa gitmedi.

Oysa geçen mayıs ayındaki seçimde kayıtlı 60 milyon 721 bin seçmen arasından 53 milyon 994 vatandaş oy kullanmıştı. İki seçim arasında sandığa gidenlerin sayısında yaklaşık 5 milyon 800 bin kişilik bir gerileme söz konusudur.

Bütün bu rakamları değerlendirirken, 14 Mayıs 2023’te seçmen sayısı 60 milyon 721 bin iken, geçen yerel seçimde 61 milyon 430’a çıktığını, yani 709 bin kadar genç seçmenin de sisteme girdiğini muhakkak önemli bir faktör olarak hesaba katmalıyız.

Yazının Devamını Oku

31 Mart yerel seçimi analizi (3) İl genel meclisleri ile merkez ilçe belediyeleri arasındaki güç dengesine bakınca...

13 Nisan 2024
Geride bıraktığımız 31 Mart yerel seçimlerinin en çok konuşulan sürprizlerinden biri, CHP’nin eskiden beri kalesi olarak görülen Trakya’da Kırklareli ilinin merkez ilçe belediyesinin, yani şehir merkezindeki belediyenin çok az bir farkla CHP’den MHP’ye geçmesiydi.

Daha önce iki dönem belediye başkanlığı yapmış olan CHP’li Mehmet Siyam Kesimoğlu 20 bin 770 oyda kalırken, ondan 603 oy fazla oy alan MHP’nin adayı Derya Bulut 21 bin 173 oyla yarışı birinci bitirdi.

Kuşkusuz, Cumhur İttifakı bünyesinde varılan mutabakat çerçevesinde AK Parti’nin Kırklareli merkez ilçesinde aday göstermeyip taktik olarak MHP adayını desteklemesinin önemli bir rolü oldu sandıktan çıkan sonuçta.

Bu sonuç, Kırklareli’nin yerel yönetim düzeyinde bütünüyle MHP’ye geçtiği anlamına gelmiyor tabii ki. Kırklareli’nde, kalan 7 ilçe AK Parti (4), CHP (2) ve MHP (1) arasında dağıldı. İlginçtir ki, bu duruma rağmen Kırklareli’de kayıtlı bütün seçmenlerin oylarının yansıdığı il genel meclisinin toplamında CHP birinciliğini yine korudu.

CHP, geçen 14 Mayıs’ta yapılan milletvekili seçiminde Kırklareli’nin tümünde 120 bin 259 oy almıştı. Geçen 31 Mart’taki yerel seçimde il genel meclisi sandıklarında CHP’ye buna çok yakın bir sayıda, toplam 119 bin 632 oy çıktı.

Bu sonuçta, Kırklareli ilçeleri arasında kalabalık bir nüfusa sahip olan Lüleburgaz’da CHP’nin sahip olduğu üstünlüğün oynadığı rolü özellikle vurgulamak gerekir.

KÜTAHYA’DA AYNI DURUM AK PARTİ LEHİNE

Burada karşımıza çıkan konulardan biri, seçimlerden sonra merkez ilçelerde alınan sonucun kamuoyunda sıkça bütün bir ildeki sonucu yansıttığı gibi algılanmasıdır.

Yazının Devamını Oku

31 Mart Yerel Seçimi analizi (2) 51 ilde ‘il genel meclisi’ sonuçlarında tablo büyükşehirlerden biraz farklı

12 Nisan 2024
31 Mart’ta gerçekleştirilen seçimin partiler açısından sonuçlarını değerlendirmeye çalıştığımız dünkü ilk yazımız, yerel seçimlerin kendine özgü işleyişinden ve ayrıca özellikle büyükşehirlerde ittifak sisteminin devreye girmiş olmasından kaynaklanan bir güçlüğün de altını çiziyordu.

Buradaki güçlük, ittifak sisteminin uygulandığı seçim bölgelerinde oylar ortak aday üzerinde toplandığında, işbirliğine giden partilerin sandıktaki gerçek gücünü ölçmenin mümkün olmayışıdır.

Şöyle ki, ortağından kendi adayına destek alan parti, her seferinde gerçek gücünün üstünde bir eşikte görünüyor. Bunun tam tersi bir durum da desteği veren parti açısından geçerli.

Yalnızca başkanlar değil belediye meclisleri seçiminde de aynı durum yaşanıyor. Örneğin, Cumhur İttifakı bileşenleri AK Parti ile MHP, büyükşehirlerde ilçe belediye başkanlıkları ve belediye meclisleri seçimlerine ortak listeyle girdiler.

Bunun sonucu, örneğin İstanbul’da bu listelere oy veren MHP seçmenlerinin oyları, büyükşehir belediye meclisi toplamında AK Parti için yapılan hesaplamanın içinde göründü.

Bir başka anlatımla, oyların iç içe geçmesi, hangi partinin tekil olarak ne kadar oy aldığını okuyabilmemize izin vermiyor.

Buna karşılık, 30 büyükşehir dışında kalan ülkenin diğer 51 ilinde, il genel meclisi üyelikleri için yapılan seçimlerde böyle bir sorunla karşılaşmıyoruz. İlçe belediye başkanlıkları için sınırlı ittifak düzenlemeleri yapılmış olsa da, il genel meclisi seçimleri bu anlaşmaların dışında kaldığından, partilerin seçmen nezdindeki destek durumunu oyların karışması sorunu olmadan net bir şekilde okuyabiliyoruz.

TÜRKİYE’DE 

Yazının Devamını Oku

31 Mart seçimleri analizi (1) CHP VE AK Parti’nin gerçek oy miktarlarını nasıl okumalıyız

11 Nisan 2024
HER seçimden sonra bir seri yazıyla sandıkta alınan sonuçları, verilerden hareketle, önceki seçimlerle karşılaştırmalı bir şekilde değerlendirerek ana yönelişleri okumaya çalışıyorum.

Aslında 31 Mart seçiminden sonra geçen on gün içinde pek çok yorum yapılan bazı başlıklarda tekrara düşme riskini de göze alarak, bu verilere biraz daha yakından bakmak istiyorum.

Öncelikle, bir yerel seçimi değerlendirirken muhakkak hesaba katmamız gereken önemli bir özellik var. Çünkü yerel seçimlerde hem büyükşehir/il/ilçe düzeyinde belediye başkanları hem de belediye meclisleri ya da il genel meclisleri için oy kullanıldığından, bütün bu kategorilerde değişiklik gösteren tablolar karşımıza çıkabiliyor.

Şöyle ki; seçmenler belediye ya da il genel meclisleri söz konusu olduğunda parti aidiyetini/yakınlığını ön planda tutarken, belediye başkanları için oy kullandıklarında bir dizi nedenle farklı partiden bir adaya yönelebiliyor.

Yerel adayın vasıfları ya da ittifak faktörü bu nedenler arasında gösterilebilir. Örneğin, Cumhur İttifakı’nın ortak adayla yarışa girdiği yerlerde AK Parti ve MHP oyları iç içe geçip tek bir küme altında görünüyor. İstanbul’da ortak aday AK Partili Murat Kurum’a verilen 3 milyon 431 bin dolayında oyun içinde MHP oyları da bulunuyor. Keza, CHP adayı Ekrem İmamoğlu’na verilen 4 milyon 432 bin oyda CHP dışında birçok partiden oy gelmiş olması gibi.

Bu durum bizi her yerel seçimden sonra çok temel bir soruyla karşı karşıya bırakıyor. Belediye başkanlarının aldıkları oylar büyük bir ağırlık taşısa da özellikle ülke genelinde partilerin gerçek gücünü ölçmek istiyorsak bir yerel seçimde hangi verileri esas almamız gerekir? Ayrıştırmayı nasıl yapmalıyız?

İL GENEL MECLİSİ SONUÇLARI  NEDEN ÖNEMLİ

Bu ölçümü yapmak üzere başvurulan bazı kümeler var. 

Yazının Devamını Oku

Dışişleri Bakanı Fidan’ın seçim sahalarındaki profili

6 Nisan 2024
BU köşedeki uğraşımın bir parçası olarak dış politika alanındaki gelişmeleri yakından izlerken sıkça Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a odaklanıyorum.

Bu çerçevede Türkiye’nin dış siyasetine ilişkin yaptığı konuşmaları, verdiği mülakatları, sosyal medya paylaşımlarını mümkün olduğu kadar süreklilik içinde okumaya ve değerlendirmeye çalışıyorum.

Kendisinin, bakanlık görevine geldiği geçen haziran ayından sonraki dönemde bu köşede adını en çok geçirdiğim siyasi şahsiyet olduğunu tahmin ediyorum.

Fidan’ı yakından izliyor olmam, geride bıraktığımız yerel seçim kampanyası dönemi sırasında kendisinin Türkiye’nin muhtelif şehirlerinde yürüttüğü ve dış politika mesajları da verdiği seçim çalışmalarının ister istemez radarıma takılmasına yol açtı.

*

Dışişleri Bakanı’nın seçim mesaisi, ilk olarak 13 Mart tarihinde Ankara’ya komşu Kırıkkale’de çarşıda yaptığı esnaf ziyaretleri ve ardından burada partisinin il örgütünün düzenlediği iftardaki konuşması ile dikkatime geldi.

Kırıkkale, seçimde Cumhur İttifakı bileşenleri AK Parti ile MHP’nin yarışa kendi adaylarıyla katıldıkları bir şehrimizdi. Fidan’ın 13 yıl süreyle MİT Müsteşarlığı görevinde bulunmuş, terörle mücadelede ön planda rol oynamış kimliğiyle sahaya çıkmasının, Kırıkkale’nin milliyetçi dokusu içinde AK Parti açısından belli bir etki yaratmasının hedeflendiği tahmin edilebilir.

*

Ardından

Yazının Devamını Oku

Van’daki mazbata krizinin perde arkasını araladığımızda...

4 Nisan 2024
YÜKSEK Seçim Kurulu’nun (YSK) web sitesine girip “31 Mart 2024 Mahalli İdareler Genel Seçimleri” bölümünü ziyaret ettiğinizde, “Aday Listeleri” başlığı ile karşılaşacaksınız. Bu başlık altında “İl Seçim Kurulları Tarafından İlan Edilen Kesinleşmiş Aday Listeleri” alt başlığında “Büyükşehir Belediye Başkan Adayları Listesi” de var.

Geçen 3 Mart tarihinden bu yana YSK’nın ilgili sayfasında duruyor tam sekiz sayfa tutan bu liste. Sekizinci sayfanın sonunda Van’daki büyükşehir belediye başkan adaylarının isimleri sıralanıyor. Alttan 17’nci sırada da “Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi”nin (DEM Parti) adayı Abdullah Zeydan’ın adı yazılı.

YSK’nın bu nihai listeyi yayımlamasından önce ilan ettiği takvim çerçevesinde bütün yasal süreçler tamamlanmış ve yürütülen incelemede Zeydan’ın aday olmasına bir engel görülmediğinden kendisine listede yer verilmiştir. Zeydan da seçim gününe kadar Van’da seçim kampanyasını yürütmüştür.

Burada altını çizmemiz gereken nokta, YSK’nın bu listede Abdullah Zeydan’a yer vererek Vanlı seçmenleri kendisini seçilebilmeleri yönünde meşru bir beklenti içine sokmuş olmasıdır.

Abdullah Zeydan, geçen pazar günü yapılan seçimde Van’da kullanılan geçerli 442 bin 611 oyun 245 bin 573’ünü alıp (yüzde 55.48) Van’ın yeni büyükşehir belediye başkanı seçilmiştir.

En yakın rakibi olan ve 120 bin 147 oy alan (yüzde 27.15) AK Partili Abdulahat Arvas’a yaklaşık 125 bin kadar bir fark atmıştır DEM Partisi adayı.

*

Abdullah Zeydan, Van Büyükşehir Belediyesi’ne aday olmadan önce terör örgütü propagandası yaptığı suçlamasıyla Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmış, üç yıl bir ay hapis cezasına çarptırılarak cezaevinde yatmış bir siyasetçiydi. 2016 yılında tutuklandığında HDP Hakkâri milletvekiliydi.

Zeydan

Yazının Devamını Oku

Demokrasimizin dayanıklılığı ile iftihar edebiliriz

3 Nisan 2024
Geçen pazar günü yapılan yerel seçimler, hiç kimsenin tahmin edemediği bir dip dalgasının büyük bir sarsıntıyla kendisini dışa vurduğu sürpriz bir sonuçla kapandı.

Evet, bazı anketler İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde CHP’li adayların AK Partili rakiplerine önemli bir fark atacağına işaret ediyordu. Ancak geçen mayıs ayındaki cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde anketlerde yapılan vahim hataların ardından, herkes bu kez biraz ihtiyat payıyla yaklaştı bu tahminlere; özellikle de İstanbul’la ilgili olanlara...

CHP’nin, her yerel seçimde olduğu gibi sahil şeridindeki gücünü koruması standart bir beklentiyi oluşturuyordu. Buna karşılık, Eskişehir’in zora girdiği, hatta İzmir’de sıkıntı olabileceği yolundaki söylentiler CHP çevrelerinde sıkça konuşuluyordu seçimden hemen önce.

Sonuçta her cephedeki siyasi aktörlerin tahminleri, hesapları altüst olmuştur. CHP, sahil şeridini aşıp bütün Ege bölgesindeki şehirleri almış, oradan Anadolu’nun içlerine kadar sokulmuştur. Ayrıca, Karadeniz sahil şeridinde kuvvetli bir şekilde bayrak göstermiş, Kilis ve Adıyaman gibi illerde “burada da varım” demiştir.

Seçimin en büyük sürprizi, AK Parti’nin 3 Kasım 2002 genel seçiminden bu yana ilk kez sandıkta Türkiye’nin birinci partisi olma vasfını kaybedip, ikinci parti konumuna gerilemesidir. On yıllardır yüzde 25 bandında sıkışmış olan CHP de bu sınırı geçip Türkiye’nin birinci partisi olarak sahneye çıkmıştır.

Kabul edelim ki bu tablo, geçen pazar akşamı sandıklar açılana kadar pek tahayyül edilemeyecek bir durumdu. Hatta, bir ihtimal olarak telaffuz edilse, pek çok insanın kaşını kaldırarak karşılık vereceği bir önerme olurdu.

Ama öncesinde tahayyül edilemeyecek bir durum, gerçeğin kendisi olarak sandıkta tezahür etmiştir pazar günü.

*

Sandıktan çıkan sonucu analiz etmek üzere pazar akşamından bu yana siyaset bilimciler, gazeteciler, anketçiler ve politikacılar tarafından pek çok neden dile getiriliyor.

Yazının Devamını Oku