Savaş Özbey

Yaşandı bitti saygısızca

18 Nisan 2024
Fenomen Cansu Taşkın’ın aşk açıklamaları ve ortaya dökülen video ve fotoğraflardan sonra magazin gündemini günlerdir meşgul eden Yılmaz Erdoğan, nihayet bir açıklama yaparak dava açacak-açmayacak tartışmalarına nokta koydu:

Geçtiğimiz yıl yaşanmış ve sona ermiş bir ilişki ‘garip’ bir şekilde gündeme geldi. Artık bu konunun kapatılmasını rica ediyorum. Kimseyi dava etmiyorum. Herkesin ve her şeyin sadece iyi yanlarını hatırlıyor, gerisini unutuyorum...”

Mesaj üstüne mesaj var bu açıklamada. Birincisi ‘garip’ kelimesini tırnağa alarak bu ilişkinin şimdi gündeme getirilmesinin reklam amaçlı olabileceğini ima etmesi.

İkincisi, “Herkesin iyi yanlarını hatırlayıp gerisini unutuyorum” diyerek iyinin yanında fena şeyler de yaşandığının altını çiziyor.

Anlaşılan, yaşanmış bitmiş saygısızca.

Kalben’in kalbinden geçenler

Şarkıcı Kalben bir yardımcı aradığını duyurdu:

“Beni temsil edecek...

Ekibimin yol, konaklama, beslenme ihtiyaçlarını karşılama konusunda organize olacak...

Yazının Devamını Oku

Ne Suphiye Hanım’mış ama!

17 Nisan 2024
Metin Akpınar’ın DNA testiyle kabul ettiği kızı Duygu Nebioğlu yaptığı açıklamalarla gündemi sarsmaya devam ediyor.



Sabah’tan Tuba Kalçık’a konuşan Nebioğlu, annesinin toplamda altı çocuk doğurduğunu, ablalarından birinin de çok ünlü bir gazetecinin kızı olduğunu söyledi. O gazetecinin Uğur Dündar olduğu yazıldı, ona da babalık davası açıldığı ortaya çıktı.
Kadın resmen son gündem bükücü...
Uğur Dündar ise sosyal medya hesabından iddiaları reddetti. DNA testi yapıldığını, bu testin sonucunda bahsedilen kadının kendi kızı olmadığının ortaya çıktığını açıkladı:
“Bugünkü bir gazetede hakkımda babalık davası açıldığı ve haziran ayında karara bağlanacağı açıklanmış. Bugüne kadar mahkemenin aldığı gizlilik kararına titizlikle uyduk. Ama mademki karşı taraftan biri konuştu, kısaca net bir cevap vereyim: Mahkemenin her iki tarafı sevk ettiği Adli Tıp Kurumu DNA incelemesini bitirdi ve biyolojik babalık iddiasını reddetti.”
Evet, kısa ve net bir açıklama:

Yazının Devamını Oku

Kavuşmuyor düğmeler

16 Nisan 2024
Cem Yılmaz yaptı yine yapacağını. Serenay Sarıkaya’nın Londra’daki GQ Global Creativity Ödülleri’nde giydiği ve epey ayrık durduğu için dillere düşen göğüs dekoltesinin ardından bir paylaşım yaptı.

Paylaştığı kişi genç yaşta hayatını kaybeden İngiliz komedyen Marty Feldman’dı.

Feldman’ın özelliği, doğuştan komik olan tipi.

Hani nasıl Şarlo’nun bir şey yapmasına bile gerek yok, durduğu yerde komik...

Bu da öyle, bir gözü Hanya’ya, bir gözü Konya’ya bakıyor.

Kısa kariyerinde çok da profesyonelce kullanmış bu özelliğini. Cem Yılmaz bu İngiliz komedyeni paylaşıp altına da RIP (Huzur içinde yat) yazmış İngilizce.

Epeydir asabi, muhabir azarlayan, tatsız tuzsuz Cem Yılmaz’ın keyfi yerine gelmiş gibi şu sıralar.

Yahu senin aklına nereden gelir, o fotoğraf onu nasıl çağrıştırır?

Demek Picasso tablosu gibi görmüş Serenay’ın o pozunu.

Yazının Devamını Oku

Kafama tuğla düşmedi

10 Nisan 2024
Sarı saçlar, mavi gözler, 60’ların Kıvanç Tatlıtuğ’u. Fakat pop söylemesi beklenecekken klasik Türk müziği okuyor. “Bak Yeşil Yeşil” ortalığı kasıp kavuruyor, bununla eşzamanlı Yeşilçam filmleri… Yine bir ters köşe yapıyor, bu kez tasavvuf müziğine yöneliyor. En sonunda da Cerrahi cemaatinin postnişinlik görevini üstleniyor. “Kafama tuğla düşmedi, tasavvuf hayatımda hep olan bir şeydi” diyen Özhan’ın eşi ve yedi kedisiyle yaşadığı villasına konuk olduk; aldığı ilk bayram harçlığından sohbete daldık.

Hatırladığınız en eski bayram hangisi?

- Hatırladığım en eski bayram, babam “gel” dedi, elini öptüm. “Aç avcunu” dedi, açtım. Bir, iki, üç, dört tane 25 kuruş verdi. Bir lira bayram harçlığı! 50’li senelerdi.

Tahmini kaç yaşlarındasınız?

- Herhalde 7-8.

Fotoğrafta başka kimler var, aile büyükleri filan var mı?

- Babamın memuriyeti dolayısıyla Urfa’da dünyaya gelmişim. Tabii o günleri hatırlamıyorum. 10 aylıkken oradan ayrılıp Hakkari’ye geçmişiz. Babam pek aynı yerde durabilen bir insan değildi. Herkesin tekerine çomak sokan, tavizsiz bir adamdı. O yüzden bol bol sürgün yiyordu. Bayramlarım benim o geleneksel aile bayramları şeklinde geçmedi. Biz hep ablam, ben, annem, babam olarak yaşadık. Onun için en fazla 4 kişi olurduk bayramlarda.

YAŞ ALDIĞIMIN

Yazının Devamını Oku

İzzet Yıldızhan’ın kapağı ve Ece Seçkin’in kapağı

9 Nisan 2024
Daha önce kadın müzisyenler için “Külotla da sahneye çıkmasınlar” şeklinde bir çıkış yapan İzzet Yıldızhan, teknede şarkı söylerken bir paylaşım yaptı. Haliyle mayolu.

Şarkıcı Ece Seçkin de affetmemiş:
“Bize ‘Sahneye külotla çıkmayın, çocuğumun psikolojisi bozuluyor’ diyen İzzet Abi’min yarı çıplak halde hele loy loy yapması ve 18’liği saklayıp (18 yıllık viskiyi kastediyor) kapağı masada unutma ihtimali de benim psikolojimi bozuyor.”
Yıldızhan alelacele açıklama yaptı tabii: “1 yıl önce teknede çekilmiş görüntümü bulmuş. Teknede ne giyecektim, takım elbise mi?
Gülüp geçtim.”
Baktım, Yıldızhan gerçekten de bu paylaşımı geçen yaz 23 Haziran’da yapmış.



Yazının Devamını Oku

Topu topu 4 oda

5 Nisan 2024
Kiminin nakdi var, vakti yok. Kiminin zamanı bol, imkânları kısıtlı. Ama olsun, “Ya bir gün ikisini de denk getirebilirsem” diyebilmek; gidemesek, göremesek de en azından hayalini kurmak lazım. “Orada Bir Oda Var Uzakta”da bu haftaki istikamet Eski Datça. Bu şirin mi şirin beldedeki dört odalı Ultava...

Bölgenin eski Rum mimarisine uygun olarak 115 yıllık taş duvarlar kalın mı kalın, pencereler küçük mü küçük. Ama o horozun sesi yine de gelip yatağınızda sizi buluyor işte.
Açılıp kapanabilir cam tavandan günün sökmesini seyrediyorum. Peki niye bu kadar sıcak? Akşam romantiklik olsun diye yaktığım gaz şömineyi açık unutmuşum. Verandadaki jakuziyi de. Dışarıdan şırıl şırıl su sesi. Yatak şımarıklığını uzatmak istesem de çare yok, kalkılıp güne başlanacak...
İngiliz aktör, siyasetçi ve yazar Michael Cashman, “One of Them” (Onlardan Biri) adlı kitabını 15 yıl yaşadığı bu evde yazmıştı. Acaba o da benim gibi erken mi kalkıyordu dersiniz?



Müstakil bir taş evden oluşan odanın içi modern. Son teknolojiyle donatılmış. Ama dışarıdan baktığınızda yüzyıl önce göründüğü gibi. Ortak bir bahçenin çevresinde böyle üç taş ev daha var. Anlayacağınız, topu topu dört odalı bir otel Ultava Houses. Eski Datça’nın tam göbeğinde olduğu için önüm-arkam, sağım solum yine taş ev.
Bunların önemli bir kısmını vaktiyle İngilizler yazlık olarak restore ettirmiş. Yazar Cashman gibi yaz-kış burada yaşayanlar da varmış. Sunsail adında bir tatil organizasyonuyla Datça’yı da rotalarına eklemişler. Bir dönem o kadar popüler bir destinasyon olmuş ki Tina Turner’ın bile Datça’ya gelmişliği var.

Yazının Devamını Oku

Reina katliamı gibi

4 Nisan 2024
İstanbul gece hayatı, 2017 yılbaşında Kuruçeşme Reina’ya yapılan ve 39 kişinin hayatını kaybettiği saldırıdan sonra en büyük faciasını yaşadı. Üstelik güpegündüz. Hayatını kaybedenler arasında mekânın iki DJ’i de var. Gelin olayın yaşandığı Masquerade gece kulübünü mercek altına alalım.

Gayrettepe’deki Masquerade adlı gece kulübünün kaçak tadilatı sırasında çıkan yangında 29 kişi korkunç şekilde can verdi.
Ölenler arasında tadilatta çalışan işçiler ve kulüp personelinin yanı sıra mekânın iki DJ’i de yer alıyor:
Mehmet Okumuş ile Gökay Tevlek (Gökay DJ). DJ camiasında anlatılanlara göre tadilat yapılan mekânda yeni DJ kabinini test etmek için o sırada Masquerade’de bulunuyorlarmış.



Bir işçinin kaynak yaptığı sırada oluşan patlamada alev alan izolasyon malzemelerinin yanması sonucu diğer 27 kişiyle birlikte dumandan boğularak can vermişler.

Yazının Devamını Oku

Sanat-siyaset ilişkisi

3 Nisan 2024
Sanattan, sanatçıdan siyasete zarar gelmez. Olsa olsa güzellik, estetik, incelik, üslup gelir. Kazanmış da olsalar, kaybetmiş de olsalar bütün sanatçı adayları ayrı ayrı tebrik ederim.

Orhan Gencebay İstanbul seçimlerinde AK Parti adayı Murat Kurum’a destek verdiği için yerden yere vuruluyor. Sinan Akçıl aynı şekilde. Çünkü marş besteledi Murat Kurum için.
Neymiş efendim, o koskoca Orhan Gencebay’mış.
Herkesin Orhan Baba’sıymış.
Nasıl olur da taraf tutarmış?
Bunları söyleyenler de anlı şanlı gazeteciler, yorumcular.
Peki bunda kötü ne var, onu hiç anlamıyorum. Bir sanatçı elbette ki sevenlerinin bir kısmını incitecek, gücendirecek tavırlardan, üsluplardan kaçınmak zorunda.
Bir siyasi partiye karşı değil, hayatın bütününe muhalif olmak, sistemi eleştirmek, çarpıklıklara dikkat çekmek zorunda.

Yazının Devamını Oku