Osman Müftüoğlu

Hangi vitamin daha değerli

15 Nisan 2024
A’sı B’si C’si D’si E’si K’si fark etmiyor, her vitamin değerli, her biri bize “HAYAT” veriyor. Ama başlıktaki soru söz konusu olduğunda önceliği -bana göre- kesinlikle D vitamini alıyor.

Bu bilgi yalnızca D vitamininin yaşamsal olmasından, neredeyse bedenimizdeki her hücre ve fonksiyon için vazgeçilmezliğini ömür boyu korumasından yani “OLMAZSA OLMAZ BİR SAĞLIK MUCİZESİ” yeteneğini haklı olarak taşımasından kaynaklanmıyor. Başka ayrıntılar da var, nedenine gelince...

UNUTMAYIN

BESİNLERDEKİ D VİTAMİNİ BİZE YETMİYOR

Özellikle son yıllarda biraz da bize hayat şartlarının dayatması nedeniyle ciddi bir “D VİTAMİNİ AÇLIĞI” yaşadığımız kesindir. Nedeni ise ciddi boyutlara varan “güneşten mahrum olma” meselesidir. Hatırlayalım, D vitamini ihtiyacımızı sadece besinlerle karşılamamız, süt ürünü, yumurta, balık yiyerek D vitamini depolarımızı doldurmamız asla mümkün olamıyor. Besinler günlük D vitamini ihtiyacımızın en fazla yüzde 2-3’ünü karşılayabiliyor. Geri kalanını da cildimizi güneşle buluşturarak kendi bedenimizle üretmemiz -ki en doğrusu da budur- veya takviye olarak kazanmamız gerekiyor. Ne var ki yeni hayat bizi kapalı ortamlarda yaşamaya zorlayarak güneşten mahrum ediyor. Bu nedenle de yaş veya cinsiyet, ülke veya coğrafya fark etmiyor; insanlık alemi tüm dünyada muazzam bir “D VİTAMİNİ AÇLIĞI” içinde kıvranıp duruyor. İşte bu nedenle isterseniz gelin “D vitamini açlığı meselesi”ni bir kez daha masaya yatıralım, eski bilgilerimizi hatırlayıp biraz daha ayrıntılara girelim.

İYİ BİLGİ 1

O MUCİZE BİR MOLEKÜLDÜR

Unutmayın

Yazının Devamını Oku

Şeker tadında bayram olsun

11 Nisan 2024
KIYMETLI okurlarım...

Bu harika tatil fırsatı nedeni ile pazartesiye kadar müsaadenizi rica ediyor, hepinize sağlıklı, keyifli, huzurlu, şeker tadında harika bir Ramazan Bayramı diliyorum.

Selam ve saygı ile...

 

Yazının Devamını Oku

Yorulmazsanız kötü yaşlanırsınız

8 Nisan 2024
Hormezis yeni ve önemli bir sağlık kavramı.

Düşük dozda potansiyel olarak bedeni zorlayan bir stres etkenine maruz kaldığımızda hücrelerimizin daha sonra karşılaşabilecekleri daha ağır ve daha tehlikeli stresleri, daha kolay ve daha iyi tolere etmelerini sağlayan bazı genetik, metabolik, hormonal vs. adaptif/uyum sağlayıcı değişimlerini teşvik eden süreçleri tanımlamak
için kullanılan önemli bir sözcük. Son yıllarda özellikle LONGEVİTY (loncevity) alanındaki gelişmeler, bu sözcüğü daha da popüler hale getirdi.

Bilelimki hücrelerimiz de tıpkı bizim gibi olağan ya da olağandışı dış etkilere ve değişen günlük yaşam koşullarına verdikleri tepkilerle hayatlarını ve işlevlerini sürdürürler, bir çeşit hayatta kalma mücadelesi verirler. Bu tepkiler de hormezis sözcüğü ile özetlenen bir çeşit hücresel -doku, organ, sistem ya da bedende- savunma gücü daha da önemlisi direnme yeteneği sağlar.

Bu nedenle hormezis her canlı için -ve tabii ki bizim için de- hayatın her döneminde ama en çok da daha hızlı yıprandığımız yaşlılık döneminde çok önemli bir “BİYOLOJİK YETENEK”tir.

BİR UYARI

HORMEZİSTEN FAYDALANIN

Eğer

Yazının Devamını Oku

Düşmemek için yürüyün

6 Nisan 2024
Sık sık tekrarladığım ve iyi yaşlanmanın da yaşlılıkta hayat kalitesinin korumanın da en önemli belirleyicileri olarak kabul ettiğim “ALTIN ÜÇGEN”in -hatırlayalım, o üçgenin bir köşesinde DURMA! bir köşesinde DÜŞME! bir köşesinde de ÜŞÜTME! yazar- vazgeçilmez belirleyicilerinden biri olan “DÜŞME SORUNU”nun aslında 2 temel sebebi var.

BİR: KAS KAYBI.

İKİ: DENGE DUYGUSUNUN KÖTÜLEŞMESİ.

Her gün tekrarlayacağınız düzenli yürüyüşlerin hem kas kaybını önleyerek hem de denge duygusunu güçlü tutarak düşme problemini de engelleyebileceğini bir kenara lütfen dikkatle not edin. Yürümenin sadece kas kaybını değil denge duygusundaki yaşlanmaya bağlı kötüleşmeyi de frenleyebileceğini sakın unutmayın. Nedenine gelince...

ÖNEMLİ

DENGE İÇİN YÜRÜYÜN

Her gün tekrarlanan iyi bir yürüme planı yaşlılığa bağlı denge sorunlarının birçoğunu önleyebilir. Yürüme hele bir de güç çalışmaları ve özel egzersizlerle de desteklenirse -mesela çömelme egzersizleri- dengeyi ciddi ölçüde değiştirip güçlendirir. Yürümenin faydası her yaşta her zaman var. Ama “yürüme-denge ilişkisi” özellikle yaşlılıkta daha da önemlidir. Yürüme, dengenin en önemli belirleyicisi olan “alt beden gücü” yapılanmasına yardım eder. Bir taraftan kasları güçlendirerek -kas erimesini önleyerek- diğer taraftan kas-sinir ilişkisini ve beyindeki denge merkezlerini etkileyerek düşmeleri frenler. Bu nedenle kısa ya da uzun olmaları fark etmiyor gün içinde yapılan ve her fırsatta tekrarlanan düzenli yürümeler “en güvenli yaşlılık egzersizi” olarak kabul ediliyor.

Yazının Devamını Oku

Glutene fazla mı yükleniyoruz

4 Nisan 2024
“Gluten intoleransı” daha açık tanımıyla “gluten duyarlılığı” sebebiyle bir ara neredeyse bir numaralı sağlık konusu haline getirilen “GLUTEN MESELESİ” şimdi de “GLUTEN-KANSER İLİŞKİSİ” nedeniyle yeniden gündemde.

Son günlerde dost sohbetlerinde pek çok tanıdık bana sık sık şu soruyu yöneltiyor:

Hocam gluten kanser de yapıyormuş, doğru mu?” Konu kanser olunca, sorular da giderek sıklaşınca bu konularda sık sık fikrini aldığım bir hekim dostumun tıbbi onkoloji uzmanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan’ın kapısını çaldım ve bize bu meseleyi enine boyuna anlatmasını rica ettim.

Müsaade ederseniz bugün köşemi bu önemli konunun yanıtı için kıymetli kardeşim Dr. Özdoğan’a bırakıyorum. Bakalım Mustafa Hoca bize neler anlatıyor... Kısacası Mustafa Hoca’ya soralım o yanıtlasın...

SORU 1

GLUTEN HANGİ BESİNLERDE VAR

Yazının Devamını Oku

Damarlardaki plaklar nasıl önlenir

30 Mart 2024
DAMAR sertliği daha açık ve net tarifiyle damarların yaş ilerledikçe kalınlaşıp sertleşmesi, içinde plaklar/pıhtılar biriktirme meselesi, yaşlılığın bir numaralı sağlık sorunu olmaya devam ediyor.

Bu plaklar nedeniyle kalp damarları daralıp tıkananları bir taraftan kalp yetmezliği, kalp ritmi bozukluğu, kalp krizleri gibi tehditler beklerken aynı sorun nedeniyle aynı kişiler felç/inme, geçici iskemik beyin atakları, bunama vb. gibi hayatı tehdit edebilecek sorunlar yaşayabiliyor. Bu nedenle konu çok önemli, biraz daha bilgilenmemizde fayda var.

UNUTMAYIN

MESELE SADECE KOLESTEROL YÜKSEKLİĞİ DEĞİL

Modern tıp ve tabii ki onun vazgeçilmez yol arkadaşı ilaç endüstrisi yaklaşık 50 yıldır damar sertliği meselesini çözmeye, önlemeye, en azından yavaşlatmaya çalışıyor. Ama ne var ki odak noktası ve sorumlu olarak da daima ve sadece “KOLESTEROL MESELESİ”ni ön plana çıkarıyor. Özellikle kolesterol dengeleyici ilaçların bulunmasından sonra damar sertliği meselesinin neredeyse ve öncelikle kolesterol meselesi olarak algılanmasının nedeni biraz da budur. Peki, ya KOLESTEROL İLACI KARŞITLIĞI MESELESİ? Bir de o mesele var. Bir grup hekim de haklı olarak bu ilaçların tek başına çözüm olamayacağını ileri sürüyor.

Bitmedi! Bir başka hekim grubu da haksız olarak kolesterol ilaçlarının/statinlerin kullanılmalarını şiddetle reddediyor. Peki, kim haklı? Bu anlaşmazlıktaki son durum ne?

ŞİMDİLİK

Yazının Devamını Oku

Şahdamarlarımız nasıl ve neden tıkanır

28 Mart 2024
Tıbbi adıyla “KAROTİS ARTER HASTALIĞI”, pratikteki adıyla “ŞAHDAMARI TIKANIKLIĞI” önemli ve yaygın bir orta ve ileri yaş sağlık sorunudur.

Hatırlayalım: Geçtiğimiz yıllarda rahmetli Deniz Baykal’ı, geçtiğimiz aylarda rahmetli Metin Uca’yı bu hastalık nedeniyle kaybettik. Şimdi de kıymetli sanatçımız Kadir İnanır’ın gördüğü tedavi nedeniyle bize kendini yeniden -maalesef- hatırlattı ve adeta “Ben buradayım, dikkatli ve tedbirli olun” mesajı verdi. Peki, nedir, neden olur, belirtileri, sonuçları nelerdir ve nasıl önlenir bu sağlık problemi? İşte o önemli soruların yanıtları...

SORU 1 

KAROTİS ARTER HASTALIĞI NEDİR

Karotis damarları/şahdamarlarımız boynumuzun her iki yanında yer alan ve kalpten gelen oksijen ve besin yüklü kanı baş ve beyin bölgesine ileten hayat borularımızdır. Ne var ki zaman içinde en çok da orta ve ileri yaşlarda bu damarların içinde ve duvarında damar sertliği/ateroskleroza bağlı olarak duvar kalınlaşması ve sertleşmesi, plaklar/pıhtılar oluşmaya başlar. Sonuçta şah damarlarımızın iç duvarı daralır, beyin beslenemez ya da pıhtılardan kopan parçalar nedeniyle hasar görür.

SORU 2

ŞAHDAMARINDAKİ O PLAKLAR NEDEN TEHLİKELİ

Yazının Devamını Oku

Bahar geldi hoş geldi

25 Mart 2024
Sağlıklı ve zinde, formda ve huzurlu bir hayatın önemli ayrıntılarından biri de “RUH VE ZİHİN SAĞLIĞI” yani “İÇSEL HUZUR”dur.

Farklı nedenlerle hepimizin az ya da çok huzursuz günler geçirdiği dönemler olabiliyor, bu gibi dönemlerde de baharın en etkili “antihuzur ilaç”, kendini daha iyi hissetmenin en mucizevi anahtarı olduğunu bilmemiz gerekiyor. Zira her bahar toprağı yine ve yeniden iyi ve güzel tohumlarla doldurma, bir başka deyişle toprağı yeni baştan tohumlama zamanıdır.

Nelson Mandela’ya ait olduğunu hatırladığım önemli bir cümle var: “Küskünlük bir zehri içmek ve bunun düşmanlarınızı öldüreceğini ummaktan farksızdır.

Sadece bu nedenle bile her bahar hüzünleri, kırgınlık ve kızgınlıkları geride bırakma, ruhu yeniden iyi ve güzel şeylerle besleyip yeni yolculuklara çıkma fırsatıdır.

Doğanın bizi kucaklarını kocaman kocaman açtığı, bu aydınlık, bu ılık, bu sevimli günlerde kendinizi doğayla daha çok baş başa bırakın, uyumlayın. Kediler gibi esneyip, karıncalar gibi koşmayı, gün ışığından, güneşten, rüzgârın, kuşların sesinden daha çok ve sık faydalanmayı unutmayın.

Bırakabilme ve vazgeçebilme gücünüzden daha sık ve çok faydalanın. Kırgınlık ve küskünlüklerinizi kışta, kışın soğuk ve karanlık günlerinde bırakın. Baharın aydınlık fırsatlarını “affedebilme, eşle dostla daha sık görüşme, daha sık sosyalleşme ve başkalarına daha çok yardım edebilme fırsatı” yapın.

Unutmayın! Her bahar her birimiz için yine ve yeniden iyi ve güzel şeyler düşünme, yüzümüze çocukluğumuzdaki o harika, o saf, o temiz ve o samimi gülümsemeleri yeniden ekleyebilme fırsatıdır.

Ve bir bahar tazelenmesine hepimizin her zaman ihtiyacı vardır.

Yazının Devamını Oku