Hayat yaşayana güzel

Hani bazen biri, dışarıdan bir fotoğrafa bakıp deyiveriyor: ‘Oh, hayat sana güzel!’

Haberin Devamı

Bu genellikle, ‘Hayat tabii sana güzel senin paran var, eğleniyorsun, yiyip içiyorsun, giyinip kuşanıyorsun, geziyorsun, kahkahalar atıyorsun, saçıyorsun, zamanın bol, aklın havada, gerçek dertlerin yok ki’ anlamlarına geliyor. 
Halbuki, uzaktan görünen köy kılavuz ister. Bilemeyiz. Fotoğraflara ve donmuş anlara değil, hayatın yaşandıkça güzel olduğuna ikna olmalıyız. Peki, hayat nasıl yaşanırsa güzel olur? Hah işte soru burada.
Hayat, her anına kedini banabiliyorsan güzel olur. Yazın deniz kenarında yemek yerken, dalgaların getirdiği denizyıldızını selamlayabiliyorsan. Aklına bir şarkı gelip, çekinmeden mırıldanmaya başlayabiliyorsan. 
Yandaki masadaki oğlan, karnede kırık getirmedi diye kutlanırken, dönüp onu alkışlayabiliyorsan. Masanda oturan sevdiklerinin her birinin gözlerine bakıp, ‘seni çok seviyorum biliyor musun, şimdi biliyorsun işte’ diyebiliyorsan. Batan güneşe, ‘demek sayfayı çeviriyorsun, yarın sabah başka maceralarda görüşmek üzere’ diyebiliyorsan. 
Ne yaparsan yap, laf olsun diye yapmıyorsan. Yaptığın şeye kendini kaptırıp, o şeye dönüşebiliyorsan... 
Mesela bu, bir çocukla kovaya kum doldurmak olabilir. O sırada, ‘çocuk, sen, kum, kova’ olup, başka her şeyi unutabiliyorsan. Kafandaki tilkileri avlamayı biliyorsan. 
Birisine güzel bir şey söyleyince, hayattan sana gelen gizli teşekkür mektubunu açıp okuyabiliyorsan. Soğanı yağda kavururken, üzerine koyacağın her malzemeyi şükürle yemeğe katabiliyorsan. Hiçbir şeyi, en başta da kendini, ‘zaten her gün burada, dikkatime ihtiyacı yok’ diye görmüyorsan... 
Her şeye her gün, en başta kendine, yeniden dikkat vermeyi öğrendiysen. Avucuna konanları bölmeyi biliyorsan. Hiçbir şeyin tamamını zaten sevmiyorsan. Başkalarıyla paylaşılmayan her şey, sana biraz eksik geliyorsa... 
Yağmurdan kaçmıyorsan, yarından korkmuyorsan... 
Hiç yapmadığın şeyleri yaparak, değişebileceğini gördüysen. Mesela, hep hızla yanından geçtiğin bir köpeği, durup sevmek gibi. Mesela, duyduğun bir müziğe dans etmek gibi. Mesela, ‘gelmez o’ denilen bir yere, atlayıp gitmek gibi.
Hayat böyle zamanlarda yaşanır. Böyle güzel yaşanır. Seni öper hayat böyle anlarda. ‘Hayat sana güzel’ böyle olur. 
Öyle değil.

Yazarın Tüm Yazıları