Kanat Atkaya

Menzil dışına çıkış

5 Aralık 2021
Galatasaray artık gelecek sezona nasıl Avrupa bileti bulacağını düşünmeli...

G.Saray artık ligdeki her maçını ‘zirve hedefinden önce son çıkış’ tedirginliğiyle oynamak durumunda. Avrupa performansı gurur ve keyif veren genç takımı ‘oyunu ha oturdu ha oturacak’ umuduyla izlemek güzel fakat bir yandan da yukarıya tırmanmak için tepilen fırsatlar var. Yaşadığı serbest düşüşü durdurmak amacındaki Altay’dı bu kez rakip ve maçın 10 dakikası geçildiğinde “Golü atmak üzereyim, haberiniz olsun” sinyalini güçlü şekilde veren taraf da oydu.

Kendi oyun planını hatırlamakla Altay’ın hareketli ve tedirgin edici başlangıç hamlesi arasında bocaladı Galatasaray ve 17’nci dakikada golü kalesinde gördü.

GENETiK MiRAS

Altay, tüm deplasman takımlarının genetik miras yoluyla edindikleri şekilde ‘öne geçince geriye yaslanmayı’ tercih etti ve Galatasaray akınlarının sıklaştığı süreç başladı.

Galatasaray çok incesinden ofsayta, direğe, etkili alanda etkisiz vuruşlara takıldı fakat sonuçta yoğunlaşan ataklar karşısında bocalamaya başlayan rakibini yakaladı. Marcao’nun Feghouli’ye verdiği ‘asistin asisti’ niteliğindeki enfes pas, Halil üzerinden gole dönüştü ve ilk yarı böylece sona erdi.

HIRS, KARARLILIK VE PANiK

İkinci yarı öne geçmek için hırs, kararlılık, panik karışımı bir saldırı planıyla sahaya çıktı Galatasaray.

Bu baskı Halil’in değerlendiremediği veya ilerleyen dakikalarda Barış Alper’in bencilliğine kurban giden türden net pozisyonlar getirirken Altay da rakibini diken üstünde tutacak çıkışlar yaptı. Galatasaray ve Altay 68’inci dakikada senkronize şekilde oyuncu değişiklikleriyle kadrolarını harmanladı ve tazelenmeden ‘ilk’ kârlı çıkan taraf sarı kırmızılılar oldu. Van Aanholt’un kullandığı köşe vuruşunda Diagne harika bir kafa vuruşuyla takımını öne geçirdiyse de maçın hikâyesi böyle noktalanmadı.

Yazının Devamını Oku

Einstein, Salâh Birsel, mutluluk filan

2 Aralık 2021
“Dünyanın en ünlü dehalarından Alman teorik fizikçi Albert Einstein’in mutluluğa ulaşmanın formülüne ilişkin yazdığı bir kâğıt bulundu...”

Bu haberi görünce “Haydaaa, babadan yeni bir formül daha mı geldi?” diye merakla devamını da okudum ve büyük bir hayal kırıklığı yaşadım.

Hadise yeni değil, haber yeni değil, 4 yıl önce 1.8 milyon dolar gibi bir fiyata satılan o notlardan yeni haberdar olmuyoruz.

Sanırım geçen hafta Einstein’ın başka notlarının satılmasından hareketle bu eski haber yeniden sosyal medya dolaşımına çıktı ve yeniden popüler oldu...

Neden bahsettiğimi açıklarsam daha iyi olacak sanki...

Albert Einstein, 1922’de Tokyo’yu ziyaret eder, Imperial Otel’de kalır. Otelde bir kuryeye bahşiş olarak elyazısıyla notlar verir ve “Bu notlar ileride çok değerlenecek” der.

Kuryeye değilse de, miras bıraktığı yeğene 1.8 milyon dolar kazandıracak derecede değerlendi o notlar.

Yazının Devamını Oku

Aslan kükresin biz sevinelim

26 Kasım 2021
Son dakikalarda hafif bir tedirginlik yaşasa da net bir galibiyet aldı.

Galatasaray bu sezon Avrupa Planı’nı pek kimsenin, hatta belki kendisinin bile ummadığı şekilde sürdürüyor. Grup maçlarında neredeyse hep doğru oyunu oynayarak, doğru taktik cevaplar ve rakip için zorlu sorular hazırlayarak ilerledi.

Marsilya karşısında da bu durum değişmedi. İlk dakikalardan itibaren agresif oynayacağına dair sinyaller çakan Fransız ekibini doğru noktalarda doğru dozajda baskıyla durdurmayı başardı.

10’uncu dakikada Diagne ile direğe takıldı fakat tesellisi hemen yetişti. Cicaldau’nun kurnazca kaptığı topu Feghouli’ye aktarması ve onun pasında kendi başlattığı aksiyonu golle tamamlaması futbolun güzelleştiği anlara bir örnekti.

HAZIRLAYICI/PİŞİRİCİ CİCALDAU

İkinci golün de hazırlayıcısı/pişiricisi olan Cicaldau, oyunda kaldığı sürede gol attı, “attırdı”, hücum hattını besledi ve mesela Kamara’nın belalısı da oldu; özetle mükemmel maç çıkardı.

İkinci yarıda da oyunun akışına hükmeden bir Galatasaray vardı sahnede. Rakibinin üstüne yürüme çabalarını savuşturan, Muslera liderliğinde akıllı ve tedbirli şekilde savunma yapan Galatasaray bolca fırsat da yakaladı.

Maçı kopartmak için anahtar pozisyondaki üçüncü golü 64’üncü dakikada Feghouli’yle bulan sarı kırmızılar, tam rahatlamışken skor bayağı uyduruk bir penaltıyla eridi.

Fakat ne gam! 83’te Babel oyuna girdi, Marcao’nun uzun metrajlı mükemmel pasıyla buluştu ve ayağının tozuyla golünü attı.

Yazının Devamını Oku

Adele’e tebrik ve sitem

23 Kasım 2021
Şu anda müzik dünyası durmuş, Adele’in geçit törenini izliyor desem abartmış olmam...

Hayranlarının 6 yıldır bekledikleri yeni albümü “30”u geçtiğimiz günlerde çıkaran Adele, gösterilen ilgiye bakılırsa kendi rekorlarını geliştirecek.

2008’de “19” albümünü, 2011’de “21”i, 2015’te “25”i yayınlayan, bu 3 albümle rekorlar ve ödüller arasından geçerek “diva”lık mertebesine erişen Adele’in CV’sine bakarken güneş gözlüğü takmak durumundayız.



Son albüm hariç 120 milyonluk satış rakamı, 15 tane Grammy, 9 tane BRIT Award, 21’inci yüzyılın tartışmasız popüler müzik kraliçesi unvanı, turne rekorları...

Bende çalışmayan bir tarzda müzik yapan

Yazının Devamını Oku

Büyük kazanç / ağır hasar

22 Kasım 2021
Galatasaray bu mağlubiyeti hazmetmek ve ağır hasarla başa çıkmak zorunda.

Gol var mı? Var, hem de hızlı çıkışlısından, geçiş oyunlusundan, bir pasla savunma düşüreninden, son düzlükte soğuk duş etkisi yaratanından var. Mücadele var mı? Var, hem de göğüs göğüse, yer yer burun buruna, krampon krampona bir mücadele var. Gerilim var mı? Olmaz mı hiç? İlk yarı sona ererken futbolculardan hocalara kadar toplam 8 kişi kart görmüştü. Maç biterken bir de kırmızı dalga geldi... O zaman derbi maçında maksat hâsıl olmuştur diyebilir miyiz? Zaman zaman sabır taşını çatlatan bol yan paslı sabır oyunlarından, hızlı çıkışlardan pasajlar, güzel taktik oyunları izledik. Maça tadını veren hiç fena olmayan futbol kalitesinin yanı sıra sahadaki tansiyon ve mücadeleydi yine de.

KiM-BERKE’YE TAKILDI

Çok aşırı bir sertlik olmamasına rağmen kartların havada uçmasını aşırı derbi konsantrasyonuyla açıklamak gerekiyor herhalde. Galatasaray, kerem’in şık vücut çalımıyla ivme kazanan ve Morutan üzerinden yine kerem ile gole dönüşen pozisyonda öne geçti. Oyun ezberini bozup cümbür cemaat şekilde rakip sahaya geçtiği bir duran top organizasyonunda da yakalandı... Topun kontrolünü kaybettiği ve İrfan Can’ın Mesut Özil’e attığı pasla gole dönüşen pozisyonda kendi silahıyla vurulmuş oldu. İkinci yarıda oyunu rakip sahada oynamak konusunda daha kararlı bir Galatasaray gördük. Daha net pozisyonlar üretti ancak ya doğru vuruşu bulamadı ya da mesela 57’de ve 77’de olduğu gibi kim Min-Jae’ye veya Berke’ye takıldı.

Fenerbahçe de dönem dönem Galatasaray’ı zorladı. Uyguladığı presle sarı kırmızılıları hata yapmak sınırına getirdi.

Son dakikalarda Galatasaray bir kişi eksilen rakibini iyice sıkıştırdı, golcüleri birbir ardına sahaya sürdü, dokunsa değecek pozisyonlar buldu, bir golü VAR’dan döndü ama ne yaptıysa olmadı.

NE YAPTIYSA OLMADI

Ve futbolun klasik kuralı devreye girdi: “Atamayana ararlar...”

Fenerbahçe maçın uzatma dakikalarında bulduğu golle hem 3 puanı, hem derbiyi hem de işleri yoluna koymak için gerekli krediyi ve morali kazandı. Galatasaray da bu mağlubiyeti hazmetmek ve yeniden yarışa katılabilmek için bu ağır hasarla başa çıkmak zorunda kaldı.

Yazının Devamını Oku

‘Şair hep çocuk, hep yeni’

18 Kasım 2021
“Bin dokuz yüz kaç, şimdi aklımda değil. Ama iri bir yaz günüydü, Ankara’ydı, bazı arkadaşlardı, o aklımda. Fakültenin karşısına düşen bir çayevinde oturmuştuk. Mutlaka akşamdı. Varlık’ta Turgut Uyar’ın ‘Tralala’ adlı şiirini taze okumuştuk...”

“İkinci Yeni”nin filizlenmeye başladığı günler, Cemal Süreya’nın 18 Ocak 1959 tarihli Pazar Postası’nın “Sanat-Edebiyat” bölümünde yayınlanan “Anılar” başlıklı yazısında böyle başlayıp şöyle devam ediyor:

“Öğrenciyken iyi bir sanat çevresi kurmuştuk kendi aramızda. Sezai Karakoç, Muzaffer Erdost, Orhan Duru, Seyfettin Başçıllar, ben, sık sık toplanır, sanat üstüne, şiir üstüne konuşmalar yapardık. Arada Gülten Akın da katılırdı. Bir Yalçın vardı, o da katılırdı. Mülkiye ve Evrim dergilerinde yurtlamıştık. Konuşmalarımızda sık sık Turgut Uyar’dan söz ettiğimiz olurdu. Fazıl Hüsnü’nün şiirini, bir de onun şiirini önemserdik. Sezai, en çok önemseyendi aramızda...”

‘YENİ’Yİ DÜŞLEYENLER

Cemal Süreya’nın, Turgut Uyar’ı ve yeni çıkacak kitabını merkeze alan yazısı önemli ancak yayınlandığı mecra daha da önemli.

“Pazar Postası”, Cemil Sait Barlas’ın Demokrat Parti’ye muhalif konumdaki gazetesiydi. 1951-1952 arasında yayınlandıktan sonra ara verilmiş, daha sonra 1956’dan 1959’a kadar yeniden hayata dönmüştü.

Bu ikinci hayata dönüş aynı zamanda “İkinci Yeni”nin adını bulduğu, kahramanlarının belirdiği ve iyice görünür hale geldiği, polemiklerin, müthiş analizlerin üretildiği platformu da oluşturmuştu.

Geleneksel şiiri yerle yeksan eden

Yazının Devamını Oku

Ya tedbir ya karantina

16 Kasım 2021
Salgının başladığı dönemde her akşam Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasına kilitlenirken günlük istatistiklere hava raporu gibi bakar hale geldik...

Maskeler fora yaşanıyor sokaklarda, caddelerde, AVM’lerde... İstiklal Caddesi’nde yürürken maskelilerin sayısının çok daha az olduğunu gözlemliyorum, toplu taşımada maskeyi sarkıtanların gülcemalini daha sık görür oldum, sosyal mesafe eski bir masal, küçük kolonya şişeleri giderek azalıyor...

“Ne değişti peki o endişe dolu günlerden bu yana?” demek haksızlık olabilir... Aşı bulundu, bulunan aşıya ulaşıldı mesela.

Fakat aşılanma oranında kritik eşik aşılamadığından, virüs kendisini geliştirerek, önde koşmayı başararak ilerlediğinden, o sebepten veya bu sebepten “kesin zafer” bir türlü ilan edilemedi, edilemiyor...

Hollanda kapanmaya başladı. Almanya, günlük vaka sayısı 50 bini aşıp yoğun bakımları doldurmaya başlayınca teyakkuza geçiyor, Avusturya’da aşısızlara özel geniş kapsamlı bir karantina uygulaması devreye girdi...



Yazının Devamını Oku

Gel de rockçı olma

11 Kasım 2021
“Amy Winehouse’un 800’e yakın eşyası açık artırmada yaklaşık 4 milyon dolara (40 milyon lira) satıldı...”

İnanması güç gelse de Amy Winehouse’un trajik ölümünün üzerinden 10 yıl geçmiş...

Hepsi de 27 yaşında bu dünyadan göçmüş olan Jimi Hendrix, Jim Morrison, Robert Johnson, Janis Joplin, Brian Jones, Kurt Cobain gibi efsanelere ithafen “27’ler Kulübü” olarak anılan kulübe katılan Amy’nin serbest düşüşünü çaresizce, hüzünle izlemiştik...

Büyük bir yetenekti Amy Winehouse. Sorunlarından, travmalarından kaçmak için sığındığı alkol ve uyuşturucu bağımlılığı girdabında kaybettik...

İşte haberde bahsedilen o 4 milyon dolar, bağımlılık sorunuyla baş etmeye çalışan gençler için harcanacak...


Amy Winehouse’un son konserinde giydiği bu elbise 243 bin dolara satıldı.

YUHALANDIĞI GÜN GİYMİŞTİ

Yazının Devamını Oku