Suriye dezenformasyonu

DÖRT yıldır Türkiye’nin Suriye politikasını özetlemem istenseydi, sanırım bunu tek kelimeyle yapabilirdim: Dezenformasyon.

Haberin Devamı

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad düştü düşecek, Türkiye Amerika’yı ikna etti, güvenli bölgeler kurulacak... Türkiye Süleyman Şah için IŞİD’e saldıracak. Türkiye içeri bir girecek Şam’dan çıkacak. Türkiye haşa muhaliflere silah vermiyor.
Çok var. Ancak özellikle son bir haftada yaşananlara bakarsak, artık bu sözlerin hükmünün kalmadığını da rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü eğit-donat konusundan Suriyeli rejim karşıtlarına silah teminine, ne Amerikan Yönetimi ne de Suriye muhalefeti Ankara’nın ne söylediğini dikkate alıyor.

*


İLK hikâye, Amerikalılarla 19 Şubat’ta anlaşması imzalanan eğit-donat programında yaşandı. Bu, ABD Yönetimi’nin Suriyeli muhaliflere sağlanan silahların ve eğitim programının CIA’nin örtülü operasyonundan çıkarılıp Amerika’nın Silahlı Kuvvetler (10. Madde) Yasası kapsamında askere devredilip açık bir operasyona dönüştürülmesi çabasının bir sonucu olacaktı. Ve NATO ülkesi Türkiye de Washington’ın programına uygun biçimde işin ağır yükünü istihbarattan alıp TSK’ya devredecekti. Şubat’ta anlaşma imzalanana kadar Ankara Yönetimi de buna uygun davrandı. İki ülke arasındaki askerden askere ilişki de bu sayede, uzun yıllar sonra, hatta belki Çuval’dan beri ilk kez kapsamlı bir işbirliğine doğru ilerlemeye başladı. Hatta Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar’a bu yüzden ocak sonunda Washington’da madalyalar bile verildi. Ama ne zaman ki o anlaşma imzalandı. Ankara, Suriye meselesini büyük ölçüde askere devredeceği yere, istihbarat üzerinden yürütülen çalışmalara birden yeniden hız verdi. Erdoğan’ın 2 Mart’ta Riyad’da Suudilerin yeni kralıyla yaptığı görüşme de bu keskin dönüşün bir dönüm noktası oldu. Artı, Ankara bu yeni askerden askere mekanizmadan bir enstrüman da yarattı. 2007’den beri nefes aldırmadığı askeri öne çıkardı. Eğit-donat işinde Amerikalılarla yürütülen müzakerelerde yaşanan anlaşmazlıklarda da topu askere atmaya başladı. “Ben istiyorum ama TSK istemiyor” diye. Hatta eğit-donat konusundaki farklılıklar devam ettiği halde sanki Amerikalılarla yürütülecek program başlayacakmış gibi bir hava yaratmak istediğinde öne yine askeri çıkardı. Bu yüzden geçen hafta, üst düzey ve güvenilir bir askeri yetkiliyi Ankara’daki gazetecilerin karşısına oturttu. “123 Amerikan askeri, eğit-donat programı için silahlarla birlikte İncirlik’e geldi” dedirtti. Ne oldu? Pentagon ertesi gün yalanladı: “Asılsız ve yanlıştır.”


*

Haberin Devamı


PEKİ nedir tam olarak anlaşmazlık? Bu da ikinci hikâyenin konusu. Başlayamıyorlar. Çünkü programa alınacak muhalif grupların Suriye’ye döndüklerinde nerede konuşlanıp kiminle savaşacaklarında aynı fikirde değiller. Türkiye diyor ki, Esad’la savaşacaklar. Washington da diyor ki, hayır bu, IŞİD’le savaş kapsamında bir program. Ta Eylül 2014’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başkan Yardımcısı Joe Biden arasında prensip anlaşmasına varılan işin sekiz aydır süren müzakeresi işte bu. Ancak Ankara ne yapıyor? Sanki her şey çözümlenmiş gibi, Türkiye’deki program başladı başlayacakmış gibi bir hava yaratıyor. Mart dediler olmadı. Nisan dediler olmadı. En son Dışişleri Bakanı’na 9 Mayıs diye tarih bile verdirttiler. Gidin bakın bakalım Kırşehir’e, başlamış mı? Perşembe günü, bu konuda Pentagon’da üst düzey, yetkili bir isimden beyanat aldım. “Bizim için öncelik IŞİD. Türkler ise önce Esad rejimini devirmek istiyorlar. Bir değişiklik olmazsa, Türkiye’deki eğit-donat programı başlamayabilir” dedi. Cuma günü durum halen böyleydi. Ve Ankara halen sanki her şey yolundaymış gibi, program başladı başlayacak diye beyanatlar veriyordu.


*

Haberin Devamı


ÜÇÜNCÜ hikâye meşhur silah mevzuu. Şimdi düşünün. Suriyeli muhaliflerin başındasınız. Rejimle savaşıyorsunuz. Yardıma ihtiyacınız var. Washington’a gelmiş, bize silah verin, bizim için güvenli bölge yaratın, diyorsunuz. Bu durumda, almadığınız bir yardımı, almışsınız gibi gösterir misiniz? Aksine, almadıysanız şikâyet edersiniz. Suriye Ulusal Koalisyonu Başkanı Halid Hoca da aynısını yaptı. Kaldığı otelde buluştuk. Oturduk, uzun uzun her şeyi konuştuk. Ve o da her şeyi şaşırtıcı ölçüde açık açık anlattı. Suudilerin güneyden Türklerin kuzeyden yardımları artırdığını söyledi. “Somut olarak Türkiye’nin verdiği destek size nasıl bir momentum kazandırdı” dedim. Aynen şöyle yanıt verdi: “Sadece Türkiye değil, güney cephesi ve kuzey cephesine eşzamanlı olarak gelen silah yardımlarını artırmaları son savaşa yansıdı. Esad çekiliyor şu anda” dedi. Ankara ise cuma günü daha hâlâ “Türkiye’nin muhaliflere askeri yardım yaptığı yönündeki haberlerin tamamen uydurma” olduğunu söylüyordu.


*

Haberin Devamı


EVET doğru, Suriye’deki işler çok hızlı dönüşüyor. Muhalifler ve rejim arasındaki denge bir anda değişiyor. Ama değişmeyen ne derseniz. Ona da sanırım yine aynı şekilde yanıt verebilirim: Dezenformasyon. Yanıltma... Yanıltma...

Yazarın Tüm Yazıları