Önemli olan satılabilecek öyküler yaratmak

Haberin Devamı

Uğur Yüce güzel söylemiş. “Mutlu bir kent yaratmanın iki şartı var. Biri rekabet edebilme gücü, diğeri de mukayeseli üstünlüğü...”

Uğur Yüce; üç usta gazeteci Erol Yaraş, Hamdi Türkmen, Ünal Ersözlü’nün sorularını cevaplamış.
İzmir için önemli tespitler ve öneriler var.

***

* Refah ve mutluluğu kentlerde iki şey sağlıyor. Bunlardan biri rekabet edebilme gücü, diğeri de mukayeseli üstünlüğü... İzmir Körfezi ve liman rekabet gücümüzü artıran unsurlar. Liman bilinçli bir şekilde yok edilmeye çalışılıyor. Bir de Kemeraltı var. Hiç sevmediğim bir tabir olsa da buranın bir çöküntü olmaktan çıkarılıp “Old city” halinde ihya edilmesi gerekiyor.

* Kemeraltı Konak’tan başlıyor, Basmane’ye kadar gidiyor ve üçgenin birleşme noktası Kadifekale oluyor. İçine Anafartalar ve Agora’yı da alıyor. Dünyada çok az örneği olan 9 tane Sinagogun bulunduğu, Sabetay Sevi’nin evinin yer aldığı bir alan burası.

* Mühim olan satılabilecek olan öyküler yaratmak ve bunun altını da doldurabilmektir.

* TARKEM ne yapacak? Bütün alan stratejik olarak planlanacak. Mevcut dokuya sadık kalınıp iyileştirmeler yapılacak. Planlamalar 1985’teki koruma planına göre olmalı. Kadifekale’ye doğru giden yolların biri tarihi Türk mahallesi, diğeri de Prag’da olduğu gibi tarihi Yahudi mahallesi şeklinde olacak. Buraları batıda örnekleri olduğu gibi gençlerle buluşturacağız. Buranın akşamüstüne kadar değil; geceleri de yaşayan bir hale gelmesi lazım.

* TARKEM’i planlayıcı ve yönetici şirket olarak muhafaza edeceğiz. Kuracağımız TARKEM-1, TARKEM-2, TARKEM-3 gibi şirketler halka açık olacak. Önce orada yaşayan insanları, sonra İzmirlileri, sonra Türkiye’de yaşayan diğer insanları, ardından yurt dışında yaşayan Türkleri ve nihayetinde yabancıları buna ortak edeceğiz.

* İzmir’i İzmir yapan limanıdır. Liman bu kente hayat kazandırıyor. Şimdi biz ne yapıyoruz? Körfezin derinliği artık büyük gemiler için yetmiyor. Yeni nesil konteyner gemileri 9 bin TIR’a denk geliyor. En az 16 metre derinliğinde bir kanal lazım. Şimdi diyorlar ki orası için kruvaziyer turizmi olsun. Kruvaziyer turizmi çok hoş ama ne kadar bırakıyor? İnsanların yüzde 40’ını Kemeraltı’na bile ulaştıramıyoruz. Antik tiyatroyu, kaleyi, tarihi bu insanlar görecek ki buraya gelecek, para harcayacak.

* Rahmetli Özal Başbakan iken İzmir’e geldi ve bizi de yanına aldı. Bir serbest bölge yapılması gündeme geldi. Ben, “Sayın Başbakanım önümüzde bir Hong Kong var, Singapur var” dedim. Fakat rahmetli Özal hepimizin bildiği sebeplerden dolayı bizi biraz uzaktan severdi. Özal bunu yapabilecek cesarete sahip bir insandı. Liman için iki ayrı kanaldan bahsediyoruz. Biri sirkülasyon için olan küçük kanal, diğeri de 16 metre derinliğinde olan ve gemilerin yolu olacak kanal. Bunun işleyişi durduruldu. Kararı alınmış bir şey uygulanmıyor. İzmir Limanı 17 tane vilayetin ekonomisinin bağlı olduğu bir liman.

***

Birincisi...
Uğur Yüce’nin “Mühim olan satılabilecek olan öyküler yaratmak” sözüne sonuna kadar katılıyorum. Artık ülkeler değil; kentler yarışıyor. Ve İzmir’in unutulmuş, gün yüzüne çıkarılmamış değerlerinin önemli bir avantaj yarattığını görüyorum.

İkincisi...
TARKEM’i çok önemsiyorum. Çünkü Kemeraltı gibi yerin bu haliyle kalması inanın içime sinmiyor. 24 saat yaşaması gereken bir yer; güneş battıktan sonra kaderine terkediliyor. Bu hem İzmir’e, hem de Türk turizmine bir haksızlık...

Üçüncüsü...
Limansız bir İzmir’i düşünmemek gerekir. Kruvaziyer turizminin kente hareket kazandırdığı bir gerçek... Limanı kruvaziyersiz düşünemiyorum. Ama tek başına kruvaziyer limanı olmasının da İzmir’in gerçeklerini bilmemek olduğunu düşünüyorum. Kaldı ki; büyük ihracat hedefleri olan bir ülkenin daha çok limana ihtiyacı bulunuyor. Keşke daha fazlası yapılsa...
Dördüncüsü...
İzmir’in daha çok konuşması lazım. İzmir’in Türkiye’nin gündemini değiştirmesi lazım. Geçmişte bu böyleydi. Yine böyle olacağını düşünüyorum. O yüzden Uğur Yüce’nin tespitlerine gönülden katılıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları