Artık Atatürk hakkında öyle düşünmüyorum

Haberin Devamı

-ESKİDEN Atatürk’ün aleyhinde konuşanların, “müthiş cesaretli şahıslar” olduğunu düşünürdüm.
-Artık Atatürk’ün lehinde konuşanların, “müthiş cesaretli şahıslar” olduğunu düşünüyorum.

*

-Eskiden Atatürk’ün süper şık kıyafetlerine bakarken... İçimden “ama şık kıyafetler giyilirken millet yoksul ve perişan idi” cümlesini geçirirdim.
-Uçakları, sarayları falan görünce... Artık geçirmiyorum.

*

-Eskiden “Atam sen kalk da ben yatam” edebiyatıyla kafa bulurdum.
-Artık “Benim atam Erdoğan’dır” diyenlerle kafa buluyorum.

*

Haberin Devamı

-Eskiden Atatürk’ün zaferinin fazlasıyla abartıldığını düşünürdüm.
-Beş seçim kazanmanın ülke kurtarmaktan bile daha önemli sayıldığı bugünleri görünce... Atatürk’ün zaferinin az bile abartıldığını düşünüyorum.

*

-Eskiden Atatürk’ün, ülkenin yönünü Batı’ya çevirmesini şiddetle eleştiriyordum.
-Mısır, Suriye, Irak falan... Bugün bunların içine düştüğü durumu görünce şiddetli eleştirilerimi epey yumuşattım.

*

-Eskiden Atatürk’e saygı gösterenlerin tümünü, “devlet katlarında bir şeyler elde etmek isteyenler” olarak görürdüm.
-Atatürk’e saygı göstermenin devlet katlarında hiçbir şey vaat etmediği bugünlerde... Atatürk’e saygı gösterenlerin içtenliğine tanıklık eder hale geldim.

*

-Eskiden Atatürk’ün -1920’lerde de olsa- otoriter bir sistemin başında yer almasını “Olmaz böyle şey” diye karşılıyordum.
-1920’lerde yapılanın bir benzerinin 2014’lerde yapıldığını görünce... Tepkim yumuşar hale geldi.

*

Haberin Devamı

-Eskiden her türlü farklılığın, değişimin, özgürlük talebinin karşısına “Atatürk” çıkarılırdı ve ben bu duruma ifrit olurdum.
-Bugünse her türlü farklılığın, değişimin, özgürlük talebinin karşısına “Darbe olabilir, şimdi sırası değil” cümlesi çıkarılıyor ve ben bu duruma da ifrit oluyorum.


AK Parti’den kopanların kurdukları partiler

İDRİS BAL’IN PARTİSİ
-ADI:
Demokratik Gelişim Partisi... Yani DGP...
-İŞARETİ: Beş parmak...
-HANDİKABI: Ne kadar yalanlanırsa yalansın “Cemaat’in partisi” yaftasını almış olması...
-LAKABI: Hükümetçi kanadın taktığı lakabı: “Tuzluk partisi.”
-SORUNU: İlgisizlik. Bakınız: İdris Bal’ın basın toplantısını sadece bir gazetecinin izlemesi.
-ÇİZGİSİ: Liberal, demokrat merkez sağ parti.
-ŞANSI: AK Parti merkez sağda boşluk mu bıraktı ki şansı olsun... Cemaat’in tabanı mı var ki şansı olsun.

*

Haberin Devamı

İDRİS NAİM’İN PARTİSİ
-ADI: Anayurt Partisi... AP yani... Kesin değil ama... İddia...
-İŞARETİ: Tabii ki henüz belli değil... Belki “taklacı güvercin” olur, kim bilir?
-HANDİKABI: İdris Naim Şahin’in İçişleri Bakanlığı yaptığı dönemde kırdığı tüm potlar ve de gaflar.
-LAKABI: Hükümetçi kanat henüz buna lakap takmadı ama eli kulağındadır, bulurlar bir lakap.
-SORUNU: Hükümetin ağır propaganda makinesinin altında ezilip kalma ihtimali.
-ÇİZGİSİ: Milliyetçi yönü ağır basan muhafazakârlık... Ama merkez sağ... Bilhassa PKK karşıtı bir ses...
-ŞANSI: “MHP varken bu partiye neden kayılsın?” sorusuna verilecek cevapla doğrudan bağlı bir şans...


Muhafazakârlar komedi yapamaz

Haberin Devamı



YAPAMAZLAR.

*

Çünkü “komedi” denilen şey...
-Biraz münasebetsizlik ister.
-Edepsizliğe göz kırpar.
-Hadsizliğe eğilimlidir.
-Tabu bilmez.
-Otorite tanımaz.
-Alaya alınmadık unsur bırakmaz.
-Kişinin kendisiyle bile alay edebilmesini talep eder.
-Afra tafraya gelemez.
-“Kemal-i ciddiyet” denilen olgunun düşmanıdır.
-Hep yaramazlığa yatkındır.
-Misyon denilen olguya yabancıdır.

*

NOT: Yukarıdaki maddelerin çıkarılmasına “Hürriyet.com.tr”de yazan Ceren Şehirlioğlu’nun “Muhafazakârlar Komik Olabilir mi?” başlıklı yazısı ilham kaynağı olmuştur.


Alevinin gönlüne girmek istiyorsan


-AÇILIM yapmak yerine...
-Hacı Bektaş’a gitmek yerine...
-Tumturaklı sözler söylemek yerine...
-Gönül almaya çalışmak yerine...
-“Ah Dersim, vah Dersim” demek yerine...
Şu iki şeyi yapacaksın:
-BİR: Cemevlerine ibadethane statüsü tanıyacaksın.
-İKİ: Zorunlu din dersleri uygulamanı değiştireceksin.

Haberin Devamı


Kimseye hayır gelmez


-KESİLEN zeytin ağaçları karşısında içi titremeyenden...
-Mescid-i Aksa’ya yapılan saygısızlık karşısında öfkelenmeyenden...
-Kitap Fuarı vakti geldi diye heyecanlanmayandan...
-Garsona saygısızlık yapandan...
-Aşure ayı gelince hüzünlenmeyenden...
-Bol kitap okuyup da hayatını hiç değiştirmeyenden...
-Düşündüklerini yazamayan ve söyleyemeyenden...
KİMSEYE HAYIR GELMEZ.

Yazarın Tüm Yazıları